Avustralya'da gerçekleştirilen ve sonuçları International Journal of Eating Disorders Dergisi'nde açıklanan araştırma, gençlerde sosyal medya kullanımı ile yeme davranış bozukluklarının ilişkili olduğunu ortaya çıkardı.
ANKARA (AA) - Avustralya'da gerçekleştirilen bilimsel araştırma, gençlerde sosyal medya kullanımı ile yeme davranış bozukluklarının ilişkili olduğunu ortaya koydu.
Avustralyalı araştırmacılar tarafından yürütülen ve sonuçları International Journal of Eating Disorders Dergisi'nde yeni yayımlanan araştırma, gün içinde 2 saatin üzerinde sosyal medya kullanılmasının gençlerde yeme bozukluğu gelişmesine neden olduğunu belirledi.
Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Avrupa Endokrinoloji Derneği Yöneticisi Prof. Dr. Okan Bülent Yıldız, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sosyal medya kullanımının yeme alışkanlıkları ve beden algısı üzerine etkisi konusunda erişkinlerde yapılmış birçok çalışma olduğunu söyledi.
Okul çağındaki çocukların bu konuda nasıl etkilendiklerini belirlemenin önemli olduğunu vurgulayan Yıldız, sosyal medya kullanma sıklığının bütün dünyada arttığını ve kullanım yaşının giderek düştüğünü ifade etti.
Yıldız, bu konuda Avustralya'da yeni bir çalışmaya imza atıldığına dikkat çekerek, şunları kaydetti:
"Yapılan araştırmaya, 5 ayrı okuldan 7. ve 8. sınıf öğrencileri katıldı ve öğrencilerin ortalama yaşı 13 olarak belirlendi. Toplam 534 kız, 462 erkek öğrencinin dahil edildiği araştırmada, facebook, instagram, snapchat, tumbIr kullanımları hakkında bilgi edinilirken, katılımcıların yeme davranışları standart anketlerle ölçüldü.
Öğrenciler arasında kızların yüzde 75'inin, erkeklerin ise yüzde 70'inin en az bir sosyal medya hesabı olduğu belirlendi. Araştırmada, ayrıca sosyal medya uygulamaları arasında kızlarda yüzde 68, erkeklerde yüzde 62 ile en yaygın kullanılan uygulama instagram olarak tespit edildi."
"Kız öğrencilerde yeme davranışı bozukluğu erkeklere oranla daha fazla"Prof. Dr. Yıldız, araştırmada kız öğrencilerin yüzde 52'sinde, erkek öğrencilerin yüzde 45'inde yeme davranışı bozukluğu bulunduğu, en fazla karşılaşılan problemlerin kilo verme ya da kilo almama amacıyla öğün atlama ve aşırı egzersiz yapma olduğunu aktardı.
Yıldız, araştırmaya ilişkin şu bilgileri verdi:
"Çalışmada her 3 öğrenciden birinin aşırı egzersiz yaptığı saptanırken, kız öğrencilerin yüzde 31'inde öğün atlama ve yine kız öğrencilerin yüzde 26'sında öğünlerde çok az yeme, erkeklerin ise yüzde 18'inde öğün atlama ve yüzde 14'ünde öğünlerde az yeme belirlendi.
Bir öğrencinin ne kadar fazla sosyal medya hesabı varsa ve bunları aktif olarak kullanıyorsa, yeme davranış bozukluğu görülme ihtimalinin de o kadar arttığı gözlendi. En çok kullanılan sosyal medyanın instagram olduğu belirlendi. Ayrıca kız öğrencilerde yeme davranış bozukluğu instagramda geçirilen zaman ile ilişkili bulundu. Burada geçirilen zaman arttıkça yeme bozukluk oranının da arttığı tespit edildi. Sosyal medyanının günlük kullanımı 0-30 dakikadan 2 saatin üzerine çıktığında, gençlerde yeme bozukluğu gelişme ihtimalinin yüzde 56'nın üzerine yükseldiği saptandı."
"Ailelere ve politika yapıcılara önemli sorumluluklar düşüyor"Erken yaşta yeme bozukluğu ile sosyal medya kullanımı arasında tanımlanan ilişkinin neden-sonuç olup olmadığını söyleyebilmek için takip çalışmalarının devam etmesi gerektiğinin altını çizen Yıldız, yeme bozukluğu gelişiminde, aile, arkadaşlar, evde yeme alışkanlıkları, sosyal medyada yapılan paylaşımların özellikleri gibi birçok faktörün de katkısı olabildiğini bildirdi.
Yıldız, erken yaşlardaki yeme davranış bozukluklarının erişkin yaşta diyabet ve obezite gibi metabolik hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalığın gelişme riskini artırdığını vurguladı.
Bu nedenle önleyici tedbirlerin alınması gerektiğine işaret eden Yıldız, "Bir yandan sosyal medya ile yeme davranış bozuklukları arasındaki ilişkiyi daha iyi anlamaya yönelik geniş çalışmalar yapılırken bir yandan da çocukların sağlıklı ve kontrollü sosyal medya kullanım alışkanlıklarının geliştirilmesi için ailelere ve politika yapıcılara önemli sorumluluklar düşüyor." değerlendirmesinde bulundu.