Op. Dr. Suzan Gençsoy, infertilite sorunu hakkında bilgi verdi.
Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Suzan Gençsoy, evli çiftlerin yaklaşık yüzde 15-20’sinin infertilite sorunu ile karşılaştığını bunların yüzde 50’sinin erkeğe bağlı faktörler olarak ortaya çıktığını ifade ederek” Erkek infertilitesi tedavisinde son 15-20 yıl içinde uygulanan teknikler ile hızlı bir ilerleme kaydedilmiştir. Özellikle, mikroenjeksiyon tekniği ile daha önceden tedavi imkanı olmayan birçok infertil çifte tedavi şansı verilmiş; testisten biyopsi yapılarak sperm elde edilmesi ile de menisinde hiç sperm hücresi saptanmayan erkeklere çocuk sahibi olabilme imkanı sağlanmıştır. Gelişen tanı ve tedavi yöntemlerine bağlı olarak infertil çiftlerin değerlendirmesi kadın hastalıkları-doğum uzmanı, üroloji uzmanı, embriyoloji uzmanı ve genetik uzmanını içeren ve koordineli olarak çalışan bir ekip tarafından yapılmasını gerekli kılmaktadır. Bu ekip içinde bireylerin öyküsü çiftlerle birlikte ayrıntılı olarak ele alınırken, gerekli muayeneler ve tedavi planlaması kendi uzmanlık alanına giren doktorlar tarafından planlanmakta ve gerçekleştirilmektedir. Bu noktada infertil erkeğin değerlendirilmesi her zaman konusunda uzman bir ürolog tarafından yapılmalıdır” dedi.
Op. Dr. Gençsoy erkek infertilitesi nedenlerini ise şöyle sıraladı:
“Testis öncesi nedenler: Bu grup bozukluklar genelde hormonal nedenler olarak adlandırılır. Beynin alt kısmında bulunan ve üreme sistemin fizyolojik olarak düzenlenmesinde ilk basmakta yer alan alt beyin bölgesi hipotalamustan salınan GnRH hormonu hemen alt bölümde yer alan hipofiz bezine etki göstererek FSH ve LH hormonlarının salınmasına neden olur. Bu hormonlar testisten sperm üretimini (FSH) ve erkeklik hormonu olan testosteronun salgılanmasını (LH) uyarır. Bu hormonların salınımında ortaya çıkan bozukluklar infertiliteye neden olurlar.
a) Hipotalamus bozuklukları; hipotalamusdan salınan GnRH hormonu eksik olduğu için hipofizden salınan FSH ve LH düzeyleri de azalır ve testis fonksiyonları bozulur. Hipotalamus patolojileri genelde doğumsal anomaliler ile birliktelik gösterir:
- Kallman sendromu; koku alma duyusunda bozukluk, kafa/yüz kemikleri gelişiminde şekilsel bozukluk, yarık damak ve tavşan dudak, renk körlüğü, doğuştan olan sağırlık ve testislerin skrotuma inmemesi ve karın içinde kalması (kriptorşidizm) bu olgularda sıklıkla ortaya çıkar. Genetik incelemede hastalarda X kromozomu kısa kolunda 22.3 gen bölgesinde bozukluk olduğu gösterilmiştir.
- Prader-Willi Sendromu; obezite, zayıf ve güçsüz kaslar, zihinsel gerilik, küçük el ve ayaklar, yapısal cücelik ile seyirlidir. GnRH salımındaki bozukluğa bağlı olarak testis fonksiyonları etkilenmiştir.
- Lawrance-Moon Biedel Sendromu; testiküler yetmezliğe ilave olarak retinitis pikenmentoza (tavukkarası/gece körlüğü) ve çok parmaklılık (polidaktili) vardır.
b) Hipofiz hastalıkları: hipotalamusun alt bölümünde yer alan hipofiz bezinin ön bölümü sadece üreme sistemi değil tiroit bezi, böbrek üstü bezi, meme dokusu gibi birçok organın çalışmasını kontrol eden hormonların salınmasında görev alır. Dolayısıyla, bu bezin işleyişinde ortaya çıkan bozukluklar sadece üreme sistemi değil, diğer sistemleri de önemli ölçüde etkiler. Hipofiz bezinde bozukluğa neden olan durumlar şunlardır:
-Hipofiz bezi ameliyatları
- Hipofiz bezi tümörleri
- Hipofiz bezinin kanlanmasında bozukluk sonrası atrofiye (gerileme) uğraması
- Radyoterapi uygulaması
- Enfeksiyonlar”
Op. Dr. Gençsoy, testislerde üretilen spermlerin, epididim organından geçerek vaz deferens olarak bilinen sperm taşıyıcı kanallar aracılığı ile penise taşındığını üretilen sperm hücrelerinin bu sistemdeki bir tıkanıklığa bağlı olarak ejakülata (meni) ulaşamamasının ortaya çıktığını vurgulayarak, “Doğuştan sperm kanalının gelişmemiş olması (iki taraflı doğuştan vaz deferens yokluğu):Doğuştan olan bu bozuklukta testisten sperm taşıyan vaz deferens olarak adlandırılan sperm taşıyıcı kanalların tek veya sıklıkla çift taraflı olarak olmaması durumudur. Sıklıkla vesicula seminalis (meni keseciği) ve epididim organının büyük bir kısmının yokluğunda görülür. Bu kişiler %50-80 oranında Kistik Fibrozis adı verilen genetik hastalığın taşıyıcısı olabilirler. İğne ile girilerek testisten elde edilen spermlerin yumurta hücresine mikroenjeksiyonu ile çocuk sahibi olabilen bu kişilerin eşlerinin mutlaka kistik fibrozis taşıyıcısı olup olmadıkları incelenmelidir.
Sonradan gelişen kanal tıkanıklıkları: Enfeksiyon (özellikle, gonore/bel soğukluğu ve tüberküloz), travma, bu organlara veya komşu olan organlara daha önce yapılan cerrahi müdahaleler, prostat, vezikülo seminalis kistleri veya taşların varlığında testislerde sperm üretimi devam etmesine rağmen kanal bütünlüğü bozulduğu için dışarı çıkış engellenmiş olabilir. Çeşitli cerrahi müdahale yöntemleri ile tıkanıklığın giderilmesi (vazovazostomi, vazoepididimostomi, TURED ameliyatları) mümkün olmaktadır. Doğuştan kanalın gelişmediği durumlarda testisten iğne ile sperm alınarak mikroenjeksiyon yöntemi ile çiftler çocuk sahibi olmaktadır” ifadelerini kullandı.