Radyasyon onkolojisinde 20'den fazla ülkede 80 merkezde uygulanan proton tedavisi ile tümörün dışında kalan sağlam dokuların, radyasyon dozu sıfıra yakın olarak ayarlanarak korunabildiği bildirildi.
Türk Radyasyon Onkolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Yavuz Anacak, AA muhabirine, kanser tedavisinde önemli yer tutan radyasyon onkolojisinde yenilikçi tedavilerin kullanımına ilişkin bilgi verdi.
Radyasyonun kanserler üzerinde çok etkili olduğunu vurgulayan Anacak, yeterli radyasyon dozu verildiğinde kanserlerin pek çoğunun ortadan kaldırılabildiğini söyledi. Sorunun kanserlerin etrafında bulunan sağlam hücreler, dokular ve organların korunması olduğunun altını çizen Anacak, sözlerine şöyle devam etti:
"Ne yazık ki bu sağlam dokular da çoğunlukla radyasyondan en az kanser kadar etkileniyor. Radyasyon onkolojisinin son 50 yılı bu soruna çözüm aramakla geçti. 21'inci yüzyılın başından itibaren radyasyon onkolojisi tamamen ileri düzey bilgisayar yazılımı ve çok yüksek teknolojili cihazların kullanıldığı bir tıp dalı haline geldi.
Kanseri saran sağlam dokulara vermek zorunda kaldığımız radyasyon dozu çok azaldı. Bu şekilde birçok kanserin radyoterapisinde daha yüksek, kansere daha etkili radyasyon dozu verebiliyoruz. Daha önce yan etki kaygısıyla tedavi veremediğimiz durumlarda da radyoterapiyi kullanmaya başladık. Geldiğimiz noktada vücutta radyoterapi veremeyeceğimiz doku ve organ kalmadı diyebiliriz."
"Dünyada 20'den fazla ülkede proton tedavisi uygulanıyor"Prof. Dr. Anacak, uzun zamandır bilinen ancak teknolojik ve ekonomik nedenlerle uygulanamayan proton ışınları ile yapılan radyoterapide de büyük ilerlemeler kaydedildiğini belirterek, bu tedavinin dünyada giderek yaygınlaştığını anlattı.
Anacak, "Proton ışınları ile daha iyi bir radyasyon dozu dağılımı sağlanarak sağlam dokuları daha da iyi korumak mümkün. Özellikle radyasyona bağlı geç dönemlerde ortaya çıkan kalıcı yan etkilerin çok büyük sorun olduğu çocuk kanserlerinde proton tedavisi büyük önem kazanıyor." diye konuştu.
Türkiye'de tümörlerin ışın tedavisinde yaygın olarak X-ışını kullanıldığına işaret eden Anacak, şunları kaydetti:
"Bu tür ışın tedavisi ile yapılan radyoterapide tümörlü dokuya maksimum doz verilirken yakın çevre doku ve organlar da minimum da olsa verilen dozlardan etkilenebiliyor. Bu durum geçici veya kalıcı yan etkilerin gelişmesine neden olabiliyor.
Proton tedavisi ise parçacık özelliği olan bir ışın çeşidi. En büyük özelliği tümörün arkasında kalan sağlam dokuların aldığı radyasyon dozunun sıfıra yakın olması. Bu da bugün yaygın olarak kullanılan X-ışınlarına göre oldukça avantaj sağlıyor. Proton tedavisinin bugün için en büyük dezavantajı ise maliyeti. Bir proton tedavi merkezinin maliyeti büyüklüğüne bağlı olarak birkaç yüz milyon doları bulabiliyor."
Gelişen teknolojiyle birlikte proton tedavisini uygulayan cihazların boyutlarının küçüldüğünü ve maliyet olarak daha erişilebilir düzeye geldiğini ifade eden Anacak, dünyada 20'den fazla ülkede proton tedavisi uygulandığını söyledi. Anacak, "Bu tedaviyi uygulayan merkezlerin sayısı 80'e ulaştı. Henüz Türkiye'de bulunmayan proton tedavisinin de bir an önce ülkemizde uygulanabiliyor hale gelmesi, Sağlık Bakanlığı tarafından kanser tedavisinde öncelikler arasına alınmalı." değerlendirmesinde bulundu.