Dr. Sevgi Ekiyor, ozon terapisinin bir çok derde deva olduğunu söyledi.
“Ozon, Yunanca da "koklamak anlamına gelir. Zemin seviyelerine yakın yerlerde bulunan hava partikülüdür” diyen Dr. Sevgi Ekiyor, “Ozonun içinde bulundurduğu bileşenler sayesinde, güçlü okside edebilmesi ve dezenfekte özelliği bulunduğu için içme suyu sağlayan artıma tesislerinde mikrop öldürücü olarak kullanılır. Son yıllarda adından sıkça söz edilen ozon kelimesini, ozon terapi ve ozon tedavisi kelimeleriyle birlikte duyuyoruz. Ozonun artık hayatımızdaki öneminin arttığını düşünebiliriz” dedi.
Ozon terapinin cilt hastalıklarında yüzde 72-98 arası destekleyici bir tedavi olduğunu kaydeden Dr. Sevgi Ekiyor, “Egzemadan , alopesiye, dermatitlerden , liken planusa , birçok dermatolojik rahatsızlıkta yeri vardır. Ayrıca şeker, tiroid, romatolojik faktörler gibi hormonal bozukluklarda ozon tedavisinin de yeri vardır” diye konuştu.
Ozon gazı kullanılarak uygulanan yapıcı tedavilere "ozon terapi" denildiğini dile getiren Dr. Sevgi Ekiyor, açıklamasını şöyle sürdürdü; “Oldukça eski bir tedavi yönetimi olan "ozon terapi" gün geçtikçe yararlarının ortaya çıkmasıyla günümüzde de fazlaca kullanılmaya başlamıştır. Ozon tedavisinin bilinmesi gereken en önemli özelliği "alternatif tıp" olarak değil, tedavi etkilerinin bilimsel olarak kanıtlanmış etkisi yüksek bir tedavi yöntemi olduğunun bilinmesidir.
Almanlar tarafından "kan yıkama" olarak adlandırılan ozon tedavisi, pek çok hastalıkta kullanılmıştır ve kullanılmaya devam etmektedir. Ozon terapisinin en önemli özelliği, hastaya ve hastalığa özgü olarak pek çok farklı yollarla verilebilmesidir. Ozon tedavisi sonucunda yenilenmiş, daha sıkı ve pürüzsüz bir cilde sahip olursunuz. Ozon tedavisi ile deri kan dolaşımını arttırarak bu işlemlerin gerçekleşmesinde önemli rol oynar. Ozon tedavisi ile artık, daha temiz, yenilenmiş, yumuşak ve daha gençleşmiş bir cilde kavuşursunuz. Hücre ve dokulara giden kan dolaşımını artırır. Bağışıklık sistemini güçlendirir. Enfeksiyon hastalıklarına direnci artırır.”
Dr. Sevgi Ekiyor, ozon terapinin uygulama yöntemleri konusunda ise şunları söyledi;
“Ozon tedavisinde, en yaygın kullanım olarak bilinen; "Major Yöntemi" 50-200 ml kan alınarak, dozu tedaviye göre belirlenmiş ozonla karıştırılarak tekrar kişiye verilmesidir. "Minör Yöntem" dediğimiz yöntem de ise; kişiden 2 ila 5 cc arasında kan alınarak, belirlenmiş dozda ozonla karıştırılarak kas içine enjekte edilen yöntemidir. “Subikutan” dediğimiz ozon tedavi yöntemi ise, belirlenmiş doz hacmindeki ozon gazı, ince uçlu bir iğne ile cildin altına enjekte edilir. Yaşımız ilerledikçe yüzümüzdeki çizgiler daha da belirgin olmaya başlar. Bunu önleyebilmek için çeşitli kremler ve tedaviler uyguluyoruz. Anti-aging dediğimiz yöntem aynı zamanda "geriye yaşlanma" olarak ta biliniyor. Cilt yaşlanmasından doğan istek ile cilt gençleştirme işlemi için pek çok şey duyuyoruz ve uyguluyoruz. Yapılması gereken pek çok işlem var. Bunlardan biri de ozon terapiyöntemi. Ozon sayesinde oksijenin dokular tarafından daha iyi kullanımı sağlanır. Bağışıklık sistemi harekete geçirilerek cildinizdeki farklılığı görebilecek duruma gelebileceksiniz.
Ozon farklı mekanizmalarla selülitte etkilidir. Ciltte biriken yağ asitleri ile etkileşerek yağ zincirlerinin kırılmasına ve vücuttan atılmasına neden olur. Ayrıca alyuvarların oksijen taşıma kapasitesini artırarak kılcal damarlardan kan akımının düzelmesi ile yağ dokusu hücrelerinin metabolizmaları normal hale döner. Yapılan çalışmalarda ozon terapinin selülitin geleneksel tedavisinden daha etkili olduğu ortaya çıkarılmıştır.”