Sürtünmenin veya baskının deride sebep olduğu tahriş sonucunda, kendini koruma amacıyla derinin kendisini kalınlaştırmasıyla meydana gelen ölü ve katı sert deri tabakası nasır olarak isimlendiriliyor. Nasır genellikle; vücudun belirli bir ağırlık taşıyan ya da sürekli olarak sürtünmeye maruz kalan bölgelerinde ortaya çıkıyor. Bundan dolayı nasırın en çok görüldüğü bölge ayaklar olup ayak tabanları yüksek olan kişilerde nasır görülme olasılığı daha yüksek oluyor.
Nasır, yürüme esnasında parmağın üst kısmının ayakkabı ile temas etmesi durumunda parmak üzerinde ya da parmakların birbirine sürtmesi dolayısıyla iki parmak arasında oluşabiliyor. Nasır; sıkı ve dar ayakkabıların kullanılması, ayağın anatomik yapısı ile uyumsuz yüksek topuklu ayakkabıların tercih edilmesi, ayak parmaklarında şekil bozuklukları olması ve yere yanlış şekilde basılması gibi birçok farklı nedenden meydana gelebiliyor. Nasır oluşumuna dair ilk belirti çoğunlukla, fazla basınç nedeniyle bölgede ağrı oluşması oluyor.
Nasırlar ağrıya neden oldukları için yaşam kalitesini olumsuz yönde etkiliyorlar. Uygun tedavi uygulanması ve düzenli ayak bakımı yapılması ile nasır sorunu çözümlenebiliyor. Nasır oluşumun engellenmesi konusunda en önemli konu, baskının ortadan kaldırılması oluyor. Oluşmuş olan nasırların ortadan kaldırılması ve yeniden oluşmasının engellenmesi söz konusu olduğunda doktor kontrolünde ve belirli aralıklarla yapılan temizleme işlemlerinin en doğru tedavi yöntemlerinden biri olduğu biliniyor. Ayrıca; banyodan sonra yumuşatılmış ayaklardaki nasırların ponza taşıyla cilde zarar vermeden sürtülerek temizlenmesi de diğer bir tedavi yöntemi olarak biliniyor.
Nasır Artık Çözümsüz Değil
Nasır tedavisi İstanbul ve diğer şehirlerimizde podolog bulunan kurumlarda titizlikle gerçekleştiriliyor. Nasır tedavisi esnasında reçetesiz olarak da satılan ve içerisinde salisilik asit bulunan nasır bantlarının kuvvetli ve tahriş edici olmaları nedeniyle dikkatli bir şekilde kullanılmaları gerekiyor. Doğru ve bilinçli kullanılması durumunda nasır bantları, nasırın üzerindeki baskıyı azaltıp tedavi sürecini hızlandırıyor. Ancak yanlış uygulama durumunda sağlıklı cilt dokusunun zarar görmesine ve alerjik reaksiyonlara sebep olabiliyor. Ayrıca nasır bantlarının, dolaşım bozukluğu ve şeker hastalığı olan kişiler tarafından kullanılmaması gerekiyor.
İnsan vücudunun her bölgesine yerleşebilen HPV, el ve ayak bölgesine yerleştiğinde de el ve ayak siğillerine neden olabiliyor. Özellikle ayak bölgesindeki siğillerin, nasırla karıştırıldığı durumlarla karşılaşılabiliyor. Siğiller uzun süre tedavi edilmediği takdirde, yere her basıldığında daha fazla derinin içerisine gömülüyor ve üzerinde nasıra benzeyen bir kitle oluşuyor. Bu tür durumlarda oluşumun nasır mı yoksa siğil mi olduğunun tespit edilebilmesi için üzerinin kazınması gerekebiliyor. Eğer söz konusu olan siğilin oluşturduğu bir kitleyse biraz kazındıktan sonra küçük siyah noktacıklar görünüyor, biraz daha kazındığı takdirde küçük kanama adacıkları ortaya çıkıyor.
Özellikle aşırı kilolu olan kişilerde, yanlış ayakkabı tercih edenlerde ve yanlış basanlarda ayakların alt kısımlarında geniş nasır plakları oluşuyor. Bu nasır plakları tedavi edilmediği takdirde deri kuruluğu ve derin çatlaklar meydana gelebiliyor. Daha da ilerlediği takdirde ağrıya ve bakteriyle birlikte ilave enfeksiyona neden olabiliyor. Bu nedenle tedavinin erken dönemde gerçekleştirilmesi gerekiyor. Hastaların kendi kendilerine müdahale etmesi, en basit nasırların bile istenmeyen sonuçlar verecek hale gelmesine neden olabiliyor. İltihap oluşumu, uzun süreli tedaviyle iyileşebilecek, derine işlemiş kronik enfeksiyonlar, uzuvda fonksiyon kaybı, şiddetli ağrılar ve kalıcı yara izleri ortaya çıkabiliyor. Böylece, uzman tarafından kolaylıkla tedavi edilecek bir nasır çok ciddi bir problem haline gelmiş oluyor.
Tırnak Mantarı Gözünüzü Korkutmasın
Mantar mikronu nedeniyle ortaya çıkan bir enfeksiyon olan tırnak mantarı hem ellerde hem de ayaklarda görülebiliyor. Tırnaklarda; kalınlaşmaya, kırılmaya, şekil ve renk değişikliklerine neden olabilen tırnak mantarı tanısını; tırnakların görünümüne bakarak dermatologlar koyabiliyor. Bazı durumlarda tırnaklardan küçük örnekler alınması ve test edilmesi gerekliliği ortaya çıkabiliyor.
Tırnak mantarının tedavisinde, öncelikle enfekte olmuş tırnağın çeşitli yöntemlerle uzaklaştırılması yoluna başvuruluyor. Bu aşamada tırnak makasla kesiliyor, törpüleniyor ve üre içeriğine sahip bir krem kullanılarak eritiliyor. Mantar enfeksiyonu hafif şiddetteyse ve tırnaktaki yalnızca küçük bir alanı etkiliyorsa, bu durumda ilaçlı tırnak cilası ya da antifungal krem kullanılması doktorun önerisi olabiliyor. Ancak enfeksiyonun tırnağın geniş bir alanını etkilemesi ya da birkaç tırnakta ortaya çıkması durumunda itrakonazol ya da terbinafin gibi oral antifungal tedavisine başvurulabiliyor. Lazerle tırnak mantarı tedavisi İstanbul dışında da tüm illerimizde en çok kullanılan yöntemler arasında yer alıyor. Lazer tedavisi her yaş döneminde; düşük riske ve geniş güvenli kullanım özelliğine sahip olmasının yanı sıra yüksek iyileşme oranı nedeni ile de ilk tedavi seçeneği olarak kullanılıyor.
Tırnak mantarı tedavisinde lazer yönteminin kullanılması bakteri etkisi dolayısıyla son derece avantajlı oluyor. Isı artışı patojen mikroorganizmaları öldürücü etki yaratıyor ve tedavi sürecini başlatmış oluyor. Basit bir yöntem olan lazer tedavisinde, mantar enfeksiyonundan etkilenmiş olan tırnağın derinleme ısıtılması prensibi temel alınıyor. Hem tırnak yatağının hem de tırnak yüzeyi ısıtılıp mantar öldürüldükten sonra, vücut tırnak yatağını yeniden yapılandırıyor ve iyileşme zaman içerisinde sağlanmış oluyor.