Müfide Şahin, 'Hep hastalığı taşımaktan korkuyorduk. Kendimizden değil de yakınlarımıza bulaştırmaktan korkuyorduk, bu da benim başıma geldi maalesef.' dedi.
ADANA (AA) - Yakalandığı yeni tip koronavirüsü (Kovid-19) atlatan ancak yoğun bakım hemşiresi olarak çalıştığı Seyhan Devlet Hastanesinde 35 günlük tedavi sürecinin ardından annesini kaybeden Müfide Şahin, yaşadığı zor günleri gözyaşları içerisinde anlattı.
Şahin, AA muhabirine, birlikte çalıştığı arkadaşının Kovid-19 belirtileri göstermesi üzerine kendisinin de yaptırdığı testin pozitif çıktığını söyledi.
Hemen nöbeti bırakıp anne ve ablasıyla yaşadığı evde karantinaya girdiğini aktaran Şahin, hastalığın belirtilerini fazla hissetmediğini kaydetti.
Kendisinden 7 gün sonra da 71 yaşındaki annesinin rahatsızlandığını dile getiren şahin, şöyle dedi:
"Karantina süremin 8. gününde içerden bir ses geldi. Kardeşim hemen annemi hastaneye götürdü. Ertesi gün onun da Kovid-19 testinin pozitif olduğunu öğrendik. Tabii sistemik hastalıkları olduğu için hastaneye yatışı önerildi. Ben evde, o orada baktım ki çok mutsuz, bir de hastane fobisi var. 'Evde idare ederim, nasıl olsa ben atlattım.' diye düşündüm. 5 gün sonra hızlıca ilerledi. Diyabet çok büyük bir dezavantaj bu hastalıkta. Sonuç olarak ters köşe kuralı oldu. Hep hastalığı taşımaktan korkuyorduk. Kendimizden değil de yakınlarımıza bulaştırmaktan korkuyorduk, bu da benim başıma geldi maalesef."
Şahin, 5. günün sonunda sağlık tablosu giderek kötüleşen annesinin kendisinin çalıştığı hastanede 35 gün yoğun bakımda kaldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Benim de karantina sürecim bitti, işe başlamak zorundaydım. Dedim ki 'Hem çalışayım hem kendi anneme bakarım hem diğer hastalarla ilgilenirim'. Diğer hastalarla işlemlerimi bitirip annemin her şeyini daha sonra yapıyordum. O şekilde 35 gün bir sürecimiz geçti. Bu süreçte yoğun bakımdaki tüm arkadaşlarım bebek gibi baktılar anneme benimle beraber. O şekilde bir süreç yaşadık. Hem fonksiyonel tıp hem alternatif hem medikal tıp, hepsini denedik annem üzerinde. Zaten bakımda da hiçbir sıkıntı yoktu ama maalesef hastalığın spesifik bir tedavisi olmadığı için her şey geriye gitti. Yani tek organ yetmezliğiyle annemi kaybettim ben. İlk acile girdiğimiz dakikadan itibaren, 'Herhalde ben bu hastalıktan öleceğim Müfide.' diyordu. Yoğun bakım sürecinde de ister istemez kayıplar uyanık hastaların önünden geçiyor. Sadece annem değil, diğer hastalar da aynı şekilde, bir psikoza giriyorlar. Ölüm korkusu oluşuyor, annemde de bu oluşmuştu."
"Acaba ağırlaşacak mıyım?' diye tedirginlik yaşadım"Çukurova Devlet Hastanesi Kovid-19 servisi hemşiresi Havva Eşki de geçen yıl marttan bu yana hastaları hayata bağlayabilmek için mücadele ettiklerini virüse kendisinin de yakalandığını belirtti.
Hastalık sürecinde her günün farklı geçtiğini anlatan Eşki, "İlk 5 gün semptomsuz ve hafifti. Daha sonra akciğerlerimde tutulum oldu. Yaklaşık 10 gün hastanede tedavi gördüm. Akciğer tutulumum olup da öksürük ve nefes darlığıyla sırt ağrıları çekince 'Acaba ağırlaşacak mıyım?' diye bir tedirginlik yaşadım. Tedaviler iyi sonuç verdi ve şu an iyiyim." diye konuştu.
"Kalbim yerinden fırlayacak gibiydi"Kentte bir işletmenin sahibi Savaş Çetin de mide bulantısı, ishal ve eklem ağrıları şikayetiyle yaptırdığı testinin pozitif çıktığını ifade etti.
Öncelikle evde karantinada kaldığını ancak durumunun kötüye gitmesiyle ambulansla hastaneye götürüldüğünü belirten Çetin, "Hastaneye gittiğimde nabzım kötü ve tansiyonum çok yüksekti, çarpıntım vardı, yoğun bakımda bir müddet kaldım. Zor bir süreç yaşadım, etrafımdaki kişilerin hayatını kaybettiğini gördüm. Sanki etlerim lime limeydi, kalbim yerinden fırlayacak gibiydi." dedi.
Çetin, hastalığı atlatmasına rağmen halen bazı sıkıntılarının sürdüğünü kaydetti.
Muhabir: İsmihan Özgüven