Tarih: 21.05.2021 16:33

MTÜ’de “Arı Ürünleri ve Apiterapi" Konferansı düzenlendi

Facebook Twitter Linked-in

Arı ve Arı Ürünleri Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi ile bölgede bu konuda bilimsel çalışmalar için alt yapı oluşturma çalışmalarını sürdüren Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nin (MTÜ) ev sahipliğinde “Arıcılık, Arı Ürünleri ve Apiterapi" konulu konferans düzenlenerek, arıcılığın önemi dile getirildi.

Konferans, Covid - 19 pandemisi dolayısıyla online gerçekleştirildi. E konferans programına, MTÜ Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Malatya İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Ramazan Çolak, Malatya Arıcılar Birlik Başkanı Ali Çolak, Malatya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek, Bursa Uludağ Üniversitesi’nden Prof. Dr. İbrahim Çakmak, Şeyh Edabali Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Şaban Keskin, MTÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi GETAT Merkezi’nde görevli Dr. Feyzi Doğru, MTÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kazım Gündüz ve MTÜ Dr. Öğr. Üyesi Semiramis Karlıdağ katıldı.

“Arı olmadan tarım olmaz”

MTÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kazım Gündüz, “Tabi Bahçe Bitkileri Bölümü Öğretim Üyesi olarak arılar bizi meyve ve sebzelerin tozlanmaları bakımından ilgilendiriyor. Meyve ve sebzelerin arılar tarafından tozlaştırılması yalnızca verimi artırmakla kalmıyor aynı zamanda meyve kalitesini de yükseltiyor. Bu hususlarda literatürler mevcut fakat yetersiz. Üzerinde detaylı araştırmaların yürütülmesi gerekmektedir. Ben doktoramı çilek türünde yürüttüm ve o dönem bombus arısı kullandık ve gerçekten meyve kalitesi bakımından ve özellikle aroma bakımından oldukça üstün meyveler gözlemledim” şeklinde konuştu.

“Arılar hayatımızda vazgeçilmez bir yere sahiptir”

Programda açılış konuşması yapan MTÜ Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, “Çiçekten çiçeğe konarken taşıdıkları polenler ile yaşamımız için gerekli sayısız farklı bitki türünün çoğalmasını sağlayan arılar hayatımızın vazgeçilmezlerindendir. Gıdalarımızın en az yüzde 33’ü arıların tozlaşma işlemi sayesinde elde ediliyor. Çiçekli bitkilerin ve ağaçların yüzde 80’i arıların taşıdığı polenler sayesinde çoğalıyor. Eğer ülkemiz için başarılı projeler geliştirip kendimizi ispatlamak istiyorsak çok çalışmalıyız. Çünkü önemli projeler üretmek, başarı ister, güç ister, gayret ister, bilgi ister. En büyük başarı çalışmak ve öğrenmektir” diyerek arıcılığın önemine değindi ve Malatya Turgut Özal Üniversitesi’nin, yükseköğretimde yüklenmiş olduğu misyonunu yerine getirirken, topluma karşı da sorumluluklarını da yerine getirme gayretinde olduğunu belirtti.

“Arılar sağlımız içinde bir umut kaynağı olmaya devam ediyor”

Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp’ın önemine vurgu yapan ve Apiterapi kavramına değinen Karabulut, “Doğayı birlikte inşa ettiğimiz arılar sağlımız için bir umut kaynağı olmaya devam ediyor. Arılar ve arıcılık dünyanın her yerinde ve her bölgesinde insanlığın geçimine yönelik katkılar sağlamaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre; dünyadaki gıda üretimini yüzde 90’ını oluşturan 100 tarımsal ürün çeşidinden 80’i arılar tarafından tozlaştırılıyor, bu sayede üretim sağlanıyor. Son yıllarda Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmenliği ile birlikte Apiterapi kavramı konusu gündemini korumakta ve her geçen gün biraz daha önem kazanmakta. Bu alanda Malatya Turgut Özal Üniversitesi olarak özel çaba ve gayretleriyle Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Araştırma Merkezi ile birlikte Arıcılık Araştırma Merkezi’ni kurduk” ifadelerine yer verdi.

Arı ve Arı Ürünleri Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nin kapsamı ve çalışmalarına değinen Rektör Karabulut, “Merkezimiz bünyesinde 40 adet arı kolonisi bulunmaktadır. Kolonilerde bal, propolis ve polen üretimi yapılmakta olup, ileriki sezonlarda arı sütü üretimi ve ana arı yetiştiriciliği de yapılacaktır. Aynı zamanda merkezimiz bünyesinde arı ürünleri üretimi ile balarısı ve ana arı yetiştiriciliği eğitimleri verilmektedir. Yine, merkezimiz, Malatya arıcılığının durumu hakkında çalışmalar, Malatya ve ilçelerinin bal analizi çalışmaları, propolis karakterizasyonu çalışmaları, kenevir propolisi proje çalışmaları, fermente polen çalışması, ürün geliştirme çalışmaları gibi birçok projeye ev sahipliği yapmaktadır. İnsanlar bal arılarından binlerce yıldır yararlanıyor. Eski Mısır mezarlarında da bal kalıntıları keşfedildi. Bal, çok az tatlı yiyecek içeren tarih öncesi dönemde nadir ve pahalı bir yiyecekti. Bugün ise bal, antibiyotik direncine karşı mücadelede kullanılıyor. Bilim insanları, ayrıca yapışkan maddenin yaralara uygulanmasını kolaylaştırmanın yolları üzerinde çalışıyor” şeklinde konuştu.

"Arıcılık rakamlarını açıkladı"

Malatya İl Tarım ve Orman Müdür Yardımcısı Ramazan Çolak konuşmalarında, Türkiye’de arıcılık faaliyetlerine değinerek, “İlimizde 2020 AKS (Arıcılık Kayıt Sistemi) de kayıtlı 956 arıcılık işletmesinde 83 bin 637 adet arılı kovan mevcuttur. 2020 arılı kovan desteklenmesinden toplam 1 milyon 254 bin 555 TL destekleme ödemesi yapılmıştır. İlimizde 2021 yılında yüzde 50 hibe olan Arıcılık Alet Ekipman Desteği kapsamında 15 çiftçimize 224 bin yüzde 50 hibe desteği projesi bakanlığımız tarafından kabul edilmiştir. İlimizde 3 adet ana arı yetiştirme işletmesi faaliyet göstermektedir. İlimizde en fazla toplam arılı kovan sayısı Battalgazi ilçesinde 18 bin 456 adet, Pütürge ilçesinde 13 bin 100 adet ve Yeşilyurt ilçesinde 11 bin 876 adet bulunmaktadır” ifadelerini kullandı.

“Arıların değerini bilip sahip çıkalım”

Bitkilerin ilkbahardan sonbahara kadar yüksek kesimlere doğru tedrici olarak çiçeklenmekte ve sürekli bir bal potansiyeli sağladığını belirten Malatya Arıcılar Birlik Başkanı Ali Çolak, “Mart ayında kaysıların erken açması nektar ve polen kaynağı açısından arılara büyük bir potansiyel oluşturmakta ve ilimize katkı sağlamaktadır. Bilim insanları dünyanın en sağlıklı insanlarının arıcılar olduğunu ve bundan dolayı arı ürünlerinin ecza deposu niteliğinde olduğunu vurgulamaktadırlar. Arılar dünyada insandan sonra en çok sözü edilen canlılardır” ifadelerine yer verdi.

Malatya Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Fevzi Çiçek ,verimin arttırılması için gübre ve tohumun önemi konusunda bilgi aktararak, “Tarımsal üretimi artırmak için yüksek verimli tohum kullanılması, sulama ve gübreleme gibi tekniklerin yanında tarımsal mücadele tedbirlerinin de çok önemli yeri vardır.” İfadelerini kullanan, “Gerek birim alandan daha fazla ürün elde edilmesi gerekse de hastalık ve zararlılar nedeni ile üretilen ürünlerde verim ve kalite kayıplarının önlenmesi için zirai mücadele kaçınılmazdır. Temelde istenen çok basit. Arıcılarımız konaklama yerlerini seçerken, çiftçilerimiz zirai mücadelede ilaçlarını kullanırken, toplu ya da ferdi ilaçlamalarda birlikte hareket etmeleri bilgilendirmeleri temeline dayanmaktadır” şeklinde konuştu.

Arı ürünlerinin genel özellikleri, ülkemizde ve dünyada arı ürünlerinin standardizasyonu konularına değinen Dr. Öğr. Üyesi Şaban Keskin ise özellikle proses edilerek, son tüketiciye sunulan propolis üzerinde durarak, apiterapide öne çıkan bir ürün olan propolisin işleme teknikleri ve proses sürecinde dikkat edilmesi gerekenler üzerinde değerlendirmelerde bulundu.

“Ülkemizde arı ölümleri her geçen yıl giderek artmakta”

Bursa Uludağ Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Çakmak da , “Arı üretimi ön plana almak yerine boşalan kovanları doldurmayı hedeflemektedir. Sonuç olarak koloni başına verim düşmektedir. Arı kayıplarına hastalık ve parazitler açısından bakıldığında 3 önemli etkeni sıralayabiliriz. Bu üç önemli etkenin kontrolü ve mücadelesi konusunda ciddi sıkıntılar bulunmaktadır. Ülkemizde zaten kısıtlı olan ilaçlar uzun mesafeli, yoğun gezginci arıcılık ve direnç nedeni ile etkili olamamaktadır ve sorun gideren büyümektedir. Sorunun uzun vadeli çözümü hastalık ve parazitlere dayanıklı arı hatlarının seçilmesi ve geliştirilmesidir” dedi.

MTÜ Eğitim ve Araştırma Hastanesi GETAT Merkezi’nde görevli Dr. Feyzi Doğru, “Arının dokunduğu her şeyde bir şifa vardır. İlk çağlardan beri insanlar arı ürünlerinden şifa aramışlardır.” dedi ve “Arı ürünlerinin tıbbi tedavide kullanım alanı oldukça geniş olup doğru seçilen hastalara, doğru ortamlarda, doğru şekilde uygulandığında birçok akut ve kronik durumda yüz güldürücü sonuçlar elde edilebilmektedir. Dünyada arı kovanı sayısında 3. sırada olan ülkemiz bal üretiminde ise 2. sıradadır. Bunun yanında daha değerli diyebileceğimiz arı zehri, propolis, arı sütü, polen gibi diğer arı ürünleri dikkatimiz dışında kalmıştır” diye konuştu.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —