Op. Dr. Meltem Aksu Sönmezer, miyomların kadın rahminde, miyometrium adı verilen kas tabakasında bulunan düz kas hücrelerinin anormal büyümesi ile oluşan iyi huylu tümörler olduğunu söyledi.
Op. Dr. Meltem Aksu Sönmezer, miyomların kadın rahminde, miyometrium adı verilen kas tabakasında bulunan düz kas hücrelerinin anormal büyümesi ile oluşan iyi huylu tümörler olduğunu söyledi.
Kadın Hastalıkları Doğum ve Tüp Bebek Uzmanı Op. Dr. Meltem Aksu Sönmezer, ailesinde özellikle annesi, kız kardeşi veya anneannesinde miyom olan kişilerde miyom gelişme olasılığının fazla olduğunu ifade ederek “ Toplumda her dört kadından birinde görülür. 30-40 yaşlarında görülen miyomlar, menopoz sonrasında küçülür. 40 yaşın üzerindeki kadınların yüzde 40’ında miyom vardır ve miyomu olan kadınların yaklaşık yüzde 75’i miyomunun olduğunun farkında değildir. Çünkü herhangi bir şikayete yol açmayabilir. Miyomların kesin nedeni bilinmemekle beraber östrojenin (kadınlık hormonu), miyomların büyümesine yol açtığı düşünülmektedir. Gebelik sırasında, salınan östrojen miktarı arttığından miyomlar bu dönemde büyür. Menopoz döneminde ise östrojen düzeyi azalır ve miyomlar küçülür” dedi.
Miyomların ne hızda büyüyeceği, kadınlık hormonu olarak bilinen östrojen hormonu ile ilgili olduğunu belirten Op. Dr. Aksu Sönmezer, “Genellikle çok yavaş büyüyen miyomlar, gebelik döneminde veya östrojen içeren hormon tedavisi gibi kandaki östrojen değerinin çok yüksek olduğu durumlarda hızla büyüyebilir. Birçok miyom hiçbir bulgu vermez ve jinekolojik muayeneler esnasında tesadüfen saptanır. Miyomların yol açtığı yakınmalar; miyomların büyüklüğü, yerleşim yeri ve sayısına göre değişir. Ancak en sık yol açtığı yakınmalar: Kasık ve karın ağrısı, kasıkta ve karında dolgunluk ve basınç hissi, cinsel ilişki sırasında ağrıdır. Bir diğer sık görülen yakınma ise fazla ve uzun süren adet kanaması, ara kanamalar, düzensiz kanamalardır” şeklinde konuştu.
Op. Dr. Meltem Aksu Sönmezer rahim ve rahim duvarında gelişen miyomlar oluşan embriyoların tutunmasına engel olarak kısırlığa ve düşüklere neden olabildiğini vurgulayarak “ Boyutu büyük olan miyomlar ise ön taraftan idrar kesesine bası yaparak sık sık idrara gitme ihtiyacına arka taraftan bağırsaklara bası yaparak kabızlık ve hemoroidlere sebep olabilir. Miyomların tanısı son derce basit konulur. Jinekolojik muayene esnasında veya sadece karından yapılan ultrasonografi ile tanınabilir. Çok tipik bir ultrasonografik görüntüsü olan miyomların çok az bir kısmında (MR) manyetik rezonans ile ileri bir görüntüleme yapma ihtiyacı duyulabilir. Rahim iç duvarında yerleşen miyomlar da ultrasonografi ile tespit edilebilirken çok az bir kısmında (HSG) rahim filmi veya histeroskopik görüntülemeye ihtiyaç duyulabilir” ifadelerini kullandı.
Şikayetlere yol açan ve hızla büyüyen miyomlar cerrahi olarak çıkartılması gerektiğini kaydeden Op. Dr. Aksu Sönmezer, “Kadın rahmi çok kanlanan bir organdır. Bu nedenle rahimden kaynaklanan bir tümör olan miyomlar da çok kanlanan tümörlerdir. Bu durum miyom ameliyatlarında çok kan kaybetmeye ve rahimin alınmasına kadar giden sonuçlara yol açabilmektedir. Ancak tecrübeli ellerde yapılan cerrahi teknikler ile rahim korunabilir ve bir kadının yaşı ne olursa olsun, mümkün olduğunca rahim korunmaya çalışılmalıdır. Her miyom ameliyatı kadının rahmini kaybedeceği anlamına gelmediği gibi aksine rahimi miyomdan kurtarmak ve korumak amacıyla yapılan cerrahiler olmalıdır. Rahim iç duvarında gelişen submuköz dediğimiz miyom çeşitleri histeroskopik yöntemle, vaginal bölgeden girilerek ameliyat kesisi olmadan kolaylıkla alınabilmektedir. Histeroskopik yöntemle miyom alınan ameliyatlarda hastanın hastanede gece yatmasına gerek kalmaz. Hızlı bir iyileşme süreci vardır. Rahim kas duvarının içinde veya dış kısmında yerleşen intramural ve subseröz dediğimiz miyom tipleri ise laparoskopik yöntemle alınabilir. Laparosopik yani kapalı yöntem cerrahi ile karından çok küçük kesilerle girilen özel aletler vasıtası ile miyomlar çıkarılmaktadır. Bu büyük tümörler karın içinde kıyma makinesi gibi özel cihazlar yardımı ile kıyılarak dışarı küçük kesilerden çıkarılmaktadır. Kapalı cerrahi yöntemi ile kişinin iyileşme süreci çok daha hızlı olmakta ve estetik olarak da son derece yüz güldürücü ameliyatlardır” açıklamalarında bulunda.