Tarih: 04.10.2017 11:03

Lösemi kanserlerinde beslenmeye dikkat

Facebook Twitter Linked-in

Uzman Diyetisyen Şebnem Kandıralı, lösemi hastalarında beslenmenin önemine değindi.
Kandıralı şu açıklamayı yaptı:
“İyi bir beslenme alışkanlığı, kanser ile yaşayan bireylerin kanserle mücadele esnasında ve tedavi sonrasında daha iyi ve daha güçlü hissetmelerine yardımcı olur. Yeterli ve dengeli beslenip, sağlıklı bir ağırlıktaysanız tedavinin yan etkilerini daha iyi yönetirsiniz. İyi beslenmek kanser tedavisi sırasında zarar gören kan hücreleri ve sağlıklı dokuların yeniden yapılanmalarına da yardımcı olur. Sağlıklı bir diyet meyve ve sebzeler, tam tahıllar ve kurubaklagiller, az yağlı proteinli besinler (balık,yağsız et, tavuk) ve az yağlı süt ürünlerini içerir. İyi beslenmenin yanı sıra yeterince sıvı alımı, alkol veya sigara kullanılmaması, stresle mücadele dinlenme, günlük aktivite (yürüyüş) ve yeterli uyku alımı önemlidir. Besinler kanseri tedavi etmek için kullanılamaz ancak aldığınız ilaçlarla hangi besinlerin kötü reaksiyona gireceğini ve sağlıklı hayati fonksiyonların devamı ile sağlıklı bir kiloda olmak için ne kadar yemeniz gerektiğini bilmeniz önemlidir.
* Her gün 5-10 porsiyon meyve ve sebze tüketmeye çalışın. 1 porsiyon çoğu meyve ve sebze için ½ su bardağı kadardır. 1 porsiyon aynı zamanda 1 su bardağı yeşil yapraklılar, kavun ve böğürtlengillerdir.
* Hemen hemen hergün 1 veya 2 porsiyon brokoli, karnabahar, lahana, brüksel lahanası, tere, turp, kıvırcık lahana vb. besinlerden tüketmeye çalışın.
* Etleri daha yumuşak hale getirmek için marine edin. Kırmızı etin tadı iyi gelmiyorsa tavuk, balık, yumurta veya peynir gibi alternatifler deneyin.
* Kızarmış, baharatlı veya aşırı tatlı besinlerden kaçının.
* Gün içinde sık sık küçük öğünler veya atıştırmalıklar tüketin. Önceden küçük küçük paketlerinizi hazırlayın, dışarı çıkarken yanınıza alabilmeniz için gözünüze çarpacak bir yere koyun.
* Katı besinleri tüketmek bir sorunsa meyve suları, çorbalar veya koyu kıvamlı içecekler gibi yüksek kalorili sıvıları tercih edin. Ekstra kalori için sos, süt, tereyağ, krema vb. ekleyin.
* Yumuşak besinleri ya da yumuşayana kadar pişen besinleri tercih edin.
* Tat ve kokudaki değişikliklere uyum sağlamak için farklı besinler ve tarifler deneyin. Kavun, üzüm, portakal, karpuz gibi meyveler dondurulabilir veya dondurulmuş yaban mersini, çilek, vişne vb. tercih edilebilir. Taze meyveler yoğurt, dondurma veya içeceklere eklenebilir.
* Mümkün oldukça iştahı arttırmak için yemek öncesi bir yürüyüş yapın. Yemeyi imkan varsa arkadaş veya aile üyeleri ile almaya çalışın.
* En sevdiğiniz yiyeceklerin bir listesini yapın ve bu besinleri hep el altınızda bulundurun.
* Gün içinde susuzluğu önlemek için yanınızda bir su şişesi bulundurun.
* Besinleri soğuk veya oda sıcaklığında tercih edin. Bu sayede besinlerin tat ve kokuları azaldığından tolere edilmeleri daha kolay hale gelir.
* Ağızda metalik bir tat varsa bardak, çatal, bıçak vb. plastik tercih edin.
* Ağız yaraları veya boğaz ağrısı vb. bir rahatsızlık var ise ekşi veya asitli besinler, tuzlu besinler, turunçgiller (limon, portakal, greyfurt vb.), turşu, sirkeli besinler, domates bazlı besinler ve bazı konserve et sularından uzak durun. Fındık, granola, kızarmış ekmek, çiğ meyve-sebze, cips vb. sert besinlerden kaçının.
* Ağız kuruluğu ya da tükürükle ilgili bir sorun varsa küçük ısırıklarla besinlerin iyi çiğnenmesi sağlanmalıdır. Serin veya oda sıcaklığında yumuşak ve nemli besinler tercih edilmelidir. Blendirize meyve ve sebze, yumuşak pişmiş tavuk ve balık gibi besinler ağırlıklı olarak alınabilir. Fıstık ezmesi ve yumuşak ekmek gibi damağa yapışan besinlerden kaçınılmalıdır. Besinleri çorba, et suyu, soslar, yoğurt vekrema ile yumuşatın. Tükürüğü uyarmak için şekersiz sakız ya da şekerlemeler alınabilir. Limon damlaları da eğer ağızda yara yok ise kullanılabilir. Kafein içeren çay, kahve, kola, çikolata sınırlandırılmalıdır. Gargara ve asitli içeceklerden kaçının. İçecekler pipet yardımı ile alınabilir.
Kanser ve tedavisi hastalık ve mikroplara karşı koruyan beyaz kan hücrelerini etkileyerek bağışıklık sistemini zayıflatır. Bunun sonucunda vücut enfeksiyonlara, yabancı maddelere veya hastalıklara karşı sağlıklı bir bireyin savaştığı gibi savaşamaz. Bağışıklık sisteminin kendisini yeniden toparlamaya başladığı bu zamanlarda enfeksiyon oluşumuna neden olan mikropları veya yüksek seviyedeki bakteri alımını önlemek için nötropenik diyet adllı bir diyet takibi gerekir. Tüm sebze ve meyveler pişmiş olarak tüketilmelidir. Çiğ besinler, yağlı, acı, ekşi ve tatlı besinler, baharat, bal, çay, kahve, portakal suyu gibi asitli ve ekşi içecekler, kızartmalar, ekşi meyve ve sebzeler (domates, mandalina vb.) ve sindirimi zor olan besinlerin (soğan, sarımsak, lahana, karnabahar, salatalık, bakla, kurubaklagiller, bezelye, havuç, turp, fasülye vb.) tüketilmesi sakıncalıdır.”


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —