BAKIRKÖY DR. SADİ KONUK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA HASTANESİ KALP VE DAMAR CERRAHİSİ KLİNİĞİ’NİN KURUCU KLİNİK ŞEFİ VE AYNI ZAMANDA İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ-CERRAHPAŞA, SAĞLIK BİLİMLERİ FAKÜLTESİ DEKANI PROF. DR. AHMET AKGÜL
Prof. Dr. Ahmet Akgül, EKMO (vücut dışında kan oksijenlendirme) tedavisi hakkında bilgi verdi.
Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniği’nin Kurucu Klinik Şefi ve aynı zamanda İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Akgül, “Kovid-19 hastalığında her türlü virüs öldürücü tedaviye rağmen yoğun bakıma yatan ve akciğer yetmezliğine giren hastalarda tedaviye yardımcı olmak amacıyla EKMO tedavisi uygulanmaya başladı. 41 yaşındaki erkek hasta halsizlik şikayetiyle acil servise geldikten sonra akciğer tomografisi çekildi. Akciğerlerinde virüse bağlı zatürre bulguları üzerine hastaneye yatırıldı. Daha önce hipertansiyon ve şeker hastalığı da olan hastada daha sonra ateş şikayeti de başladı. Bu arada kanında oksijen seviyesi de düşmüş ve hastanın burnundan oksijen tedavisi başlandı. Hasta korona virüs ilaçları kullanmaya devam etmesine rağmen hastaneye yatışının 4. günü nefes darlığı ve hızlı soluk alıp verme şikayetleri başladı. Kan oksijen düzeyinde ciddi düşüklük olunca yoğun bakıma alınıp solunum cihazına bağlandı. Hastaya virüse bağlı ARDS (Acute Respiratory Distress Syndrome, Acil Solunum Yetmezliği Hastalığı) tanısı kondu. Solunum cihazının desteğine ve virüs tedavisine rağmen hastanın kanında yeterli oksijen olmadığı için hastaya EKMO cihazı takıldı” dedi.
Ekstrakorporal membran oksijenizasyonunun (ECMO) hayatı tehdit eden kalp ve akciğer yetmezliği durumlarında, bu organların görevini yapan bir tıbbi cihaz ile hastanın hayatta kalmasını sağlama işlemi olduğunu ifade eden Prof.Dr. Akgül, “Akciğer yetmezliğinde kan içinde yeterli oksijen bulunmaz, bu durumda vücudun tüm dokuları, ihtiyacı olan oksijeni alamaz. Bu durumda dokular, organlar ve sonuçta tüm sistemde bozulma gerçekleşir ve hasta kaybedilir. Kalp yetmezliğinde de akciğerler çalışsa bile, kana oksijen geçse bile yeterli kan dolaşımı olmadığı için yine dokulara ve organlara yeterli kan ve dolayısıyla oksijen gidemez ve sonuç yine aynı olur. Yani temel amaç oksijenin yeterli bir şekilde kana alınması ve oksijenlenmiş kanın yeterli dolaşımla dokulara ve organlara ulaşmasıdır. İşte kalp ve/veya akciğer kendi görevini yapamıyorsa EKMO tedavisi yardımcı bir destek olarak hastaya uygulanmaktadır. Bu işlemde kan vücudun dışına alınır ve oksijenlenip tekrar vücuda verilir. Kanın vücut dışına alınması için tıbbi kanüller yani bir anlamda “borular” kullanılır. Bu “borular” hastanın toplar damarlarının içine sokulur ve vakum etkisiyle kan boruların içine alınır ve oksijenlenme cihazından geçirilirken kan içindeki oksijen miktarı artar. Sonra bu oksijenlenmiş kan, başka bir toplar damardan tekrar vücuda verilir. Aslında kalp ameliyatlarında kullandığımız Kardiyopulmoner Bypass Cihazına benzer yani kalp ameliyatlarında kalp ve akciğer durdurulduğu zaman solunum ve dolaşımın sağlandığı yapay sistemler gibidir. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki EKMO tedavisi ile hasta ve doktor zaman kazanır. Yani akciğer ve/veya kalp yetmezliğine bağlı ölüm riski çok arttığı zaman, hastaya yapılan asıl tedavinin etkisini göstermesi için zaman gerekebilir. Bu zaman sırasında tedavi akciğer veya kalpteki esas sorunu çözecektir ama yetmezlik o kadar fazladır ki hastanın kanının oksijen taşıma kapasitesi neredeyse hiç olmadığından bu zaman yoktur ve hasta kaybedilir. İşte EKMO ile hastaya o zaman kazandırılır ve hasta hayata tutunur ve bu arada esas tedavi ile hasta iyileşmeye başlar. Yani sonuç olarak EKMO ile hastanın hayatı kurtarılabilir ama esas hastalığı iyileştirilemez yalnızca esas hastalığının ana tedavi ile yapılması için zaman kazandırılır. Hangi hastalarda kullanılır sorunsun cevabına gelince de: Kalp hastalığı için örnek vermek gerekirse: bazı gebeliklerde doğum sonrası kalp yetmezliği gelişir ve bu geçici bir durumdur ama destek olunmazsa anne kaybedilebilir, işte bu durumda o hayati zaman EKMO ile kazandırılır. Diğer bir örnek kalbe mikrop bulaşması yani “miyokardit” hastalıklarıdır. Bulaşan mikrobun mikrop öldürücü tedaviye cevap vermesi için zaman lazım ama kalp kası mikropla o kadar bozulur ki dolaşım durma noktasına gelir, işte bu arada bize zaman gerekir ve EKMO takılır. İşte korona virüs de kalbi tuttuğu zaman bu şekilde davranır. Akciğer hastalıklarına örnek vermek gerekirse; ARDS hastalıkları söylenebilir. Yani herhangi bir nedene bağlı akciğer dokusu bozulmuş ise artık o akciğere giren oksijen, olması gerektiği gibi kana ulaşamamaktadır. Çünkü geçişi sağlayacak olan dokumuz artık bozulmuştur ve o bölgede istenmeyen sıvılar birikmeye başlamıştır. Yani oksijen kana geçememekte dolayısı ile dokular ve sonuçta hasta hayatını kaybetmektedir. İşte korona virüs hastalığı da bu şekilde hastanın akciğerini bozmaktadır. Bu durumlarda da EKMO kullanılabilir. Fakat şunu da belirtmeliyim ki diğer ARDS yapan nedenlerin aksine Covid-19 da kanda ve akciğerde çok ciddi şekilde vücudumuzdan salınan savunma hücreleri ve enzimleri oluşmaktadır. Bu duruma “sitokin fırtınası” denir. Bu durumda EKMO her zaman yeteri kadar zaman kazandırmayabilir, bunun için de EKMO yaparken farklı olarak sitokinleri yani vücudun savunma amaçlı ürettiği ama çok olduğu için kendimize de zarar verdiği sistemi azaltmak için kana filtre uygulamak da gerekir. Ayrıca EKMO tedavisi başlanacaksa Covid-19 da, diğer hastalıkların aksine daha erken yapılması gerekmektedir. Başarılı olmak için korona virüse bağlı yaygın organ hasarının başlamamış olması gerekir” açıklamalarında bulundu.