Tarih: 18.09.2020 12:34

Kovid-19 çocuklarda da ağır, hatta ölümcül seyredebiliyor

Facebook Twitter Linked-in

ANKARA (AA) - Hacettepe Üniversitesi (HÜ) Tıp Fakültesi Çocuk Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı da olan Ceyhan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında 65 yaş üstündekilerin ve kronik hastalığı olanların hastalığı daha ağır geçirdiğini ve hayati risklerinin diğer bireylere oranla daha yüksek olduğunu hatırlattı.

Çocuklarda kanser, diyabet, böbrek, akciğer, karaciğer, kalp gibi kronik hastalığı olanların da risk altında olduğunun altını çizen Ceyhan, "Salgının başlangıç döneminde yapılan çalışmalar yanıltıcı oldu. Çünkü çocukların bulaştırmadığı ya da daha az bulaştırdığı ifade edildi. Halbuki dünyada kısıtlamaların olduğu ortamda çocuklar zaten dışarı çıkamadıkları için bulaştırma şansı yoktu. Ne zaman ki kreş ve anaokulları açıldı, durumun öyle olmadığı anlaşıldı. Çocuklar da virüsü en az yetişkinler kadar bulaştırabiliyor. Oran olarak yetişkinler kadar olmasa bile çocuklar da ağır hastalık geçirebiliyor ve ölebiliyorlar." diye konuştu.

"Çocuklara hiçbir şey olmaz, çocuklar az bulaştırıyor düşüncesinin yanlış"

Prof. Dr. Ceyhan, Kovid-19'un çocuklar üzerindeki etkisine ilişkin yaptıkları bilimsel araştırma hakkında bilgi verdi.

Araştırma ile önemli sonuçlar elde edildiğini aktaran Ceyhan, şunları kaydetti:

"Hacettepe Üniversitesi ile Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından takip edilen 220 Kovid tanısı alan çocuk üzerinde çalışma gerçekleştirildi. 220 çocuğun 6'sının uzun süre yoğun bakımda tedavi gördüğü, 2'sinin de hayatını kaybettiği belirlendi. Araştırma ile, çocuklara hiçbir şey olmaz, çocuklar az bulaştırıyor düşüncesinin yanlış olduğunun altı çizildi. Hatta okullar açıldığında yapılan çalışmalarda çocukların hastalanma ve bulaştırma riskinin daha da arttığını göreceğiz.

ABD'de 2 Nisan'da bütün kreş ve okullar kapalıyken yapılan çalışmada, ülkedeki bütün vakaların sadece yüzde 2'sinin çocuk olduğu, 6 Ağustos'ta yapılan değerlendirmede ise bu oranın yüzde 9,1'e yükseldiği saptandı. Çünkü orada da henüz okullar açılmadı ama kreşler açık. Okullar açıldığında bu oran daha da artacaktır. Bu durum okulların açılma kararında mutlaka dikkate alınmalı."

"Okulların açılmasına yönelik bir eylem planı yapılmalı"

Okulların hastalık açısından her zaman risk taşıdığını, ama bunun sadece pandemiye ve okula özgü olmadığını anlatan Ceyhan, bir yerde ne kadar fiziksel mesafe bozuluyorsa, bağırmak, yüksek sesle konuşmak, maskeyi çıkarmak gibi bulaş riskini artıran aktiviteler varsa ve temas süresinin uzaması gibi durumlar söz konusuysa o yerlerin yüksek riskli alanlar olduğunu söyledi.

Ceyhan, "Aynı zamanda çocukların büyük çoğunluğunun hastalığı belirtisiz geçirmesi de salgın kontrolü açısından kötü bir durumdur. Çünkü fark edilmeyecek, evlerine gidecek ve riskli yetişkinlere bulaştıracak ve o aşamadan sonra fark edilecek." ifadesini kullandı.

Okulların açılması sürecine ilişkin de değerlendirmede bulunan Ceyhan, "Okulların açılmasına yönelik mutlaka bir eylem planı yapılmalı, hedefler konulmalı, günlük vaka sayısı, testlerin pozitiflik oranı gibi bir kriter olmalı. Örneğin günlük yeni vaka sayısı 500'ün altına indiğinde okullar açılacak denmeli. Bu, yüzde 50 uzaktan, yüzde 50 yüz yüze şeklinde olacak gibi. 'Günlük vaka sayısı 100'ün altına indiğinde de yüzde 100 yüz yüze eğitime geçilecek; vaka sayısı 1000-1500'ün üzerine çıktığında ise tekrar eğitime ara verilecek.' gibi kriterler olmalı. 21 Eylül'de durumun daha kötü olacağı görünüyor." diye konuştu.

Prof. Dr. Ceyhan, bu noktada alınan bazı kararların çok önemli olduğunu vurgulayarak, "Birinci sınıflarla başlanması ve aile rızası alınması şeklinde Milli Eğitim Bakanı bir açıklama yaptı. Bu çok yararlı. Çünkü belli bir grup çocuk okula gitmediğinde gidenler de daha güvenli, daha mesafeli bir ortamda eğitim alma şansı olacak." açıklamasında bulundu.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —