Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç
Psikolog Fundem Ece Kaykaç, korona virüsünün psikoloji üzerindeki etkileri hakkında bilgi verdi.
Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç, “Korona Virüsü (SARS-CoV), ilk kez 2003 yılında Çin’de görülen ve şiddetli akut solunum yetmezliğine neden olan bir virüstür. Günümüzde aralarında Japonya, Tayland, Güney Kore, ABD, Singapur, Vietnam, Almanya, Fransa, İtalya, İran ve Tayvan olmak üzere 27 ülkede görülen virüs birçok ülkenin sorunu haline gelmiştir. Özellikle hayvanlardan insanlara bulaşan bu virüs insanlarda mutasyona uğrayarak insandan insana geçişi mümkün kılar. Kişilerde yüksek ateş, öksürük, kas ağrısı, ishal, zor nefes alma, iştahsızlık, bulantı ve çeşitli vücut ağrıları şeklinde şikayetlere neden olmaktadır. Virüs yaşlılarda, kanser ya da bağışıklığı baskılayan hastalıkları olanlarda, akciğer hastalıkları bulunanlarda daha ağır bir sürece neden olabilmektedir. Görüntüsü itibariyle grip benzeri bir hastalık olmasına karşın gripten daha ağır bir tablo seyrederek ölümlere sebep olmaktadır. Virüs özellikle yakın temas sonucunda oluşur. Belirli bir tedavisi olmamakla birlikte çeşitli korunma yolları vardır. Koruma yolları arasında; elleri sık sık yıkamak, temel hijyen kurallarına uyma ve kapı kolları gibi sık dokunulan alanları dezenfekte etmek gibi adımlar sayılabilir” dedi.
Kaykaç, korona virüsünün psikolojik yansımaları hakkında şu bilgileri verdi:
“Çin’de başlayarak tüm dünyada büyük bir yankı uyandıran korona virüsü ülkemizde de korku unsuru olmuş bir salgın olarak karşımıza çıkıyor. Virüsün yayılma gücünün yüksek olması korkuları arttırıyor. Sosyal medya aracılığıyla hızlı bir şekilde paylaşılan bilgiler insanların sürekli maruz kalmasına neden olurken doğru bilginin yanlış bilgiden ayırt edilmesini zorlaştırıyor. Küresel anlamda maruz kalınan bu durumun psikolojik yansımaları elbette olumsuz olabiliyor. Salgın hastalıkların beklenmedik ve yaşamı tehdit eder yapısı korku ve kaygı uyandırıcı olmakla birlikte bireylerin yaşamsal faaliyetlerini değiştirmelerine ya da kısıtlamalarına neden olabiliyor. İnsanlar konser alanları, alışveriş merkezleri veya toplu taşımalar gibi kalabalık yerlere korkuyla yaklaşıyor veya bu alanlardan kendilerini çekiyorlar. Böylesi bir durumda kişinin sosyal hayatı, iş hayatı veya eğitim hayatı gibi önemli alanlar etkilenebiliyor. Bilinmezlik ve tehdit uyandıran salgın, insanların psikolojini olumsuz etkilemeye devam ediyor. Kişilerde panik atak, yüksek düzeyde stres, fobi, uykusuzluk, yeme sorunları gibi rahatsızlıklar artış gösteriyor. Bu kaygı ve korkular korona virüsü hakkında daha çok bilgi edinilmesine ve insanları korunma yollarının araştırılmasına yöneltti. Aynı zamanda salgın karşısında psikolojik dayanıklılığımızı korumak bir diğer önemli konu. Aynı zamanda korona hakkında haberlere veya yetişkinlerin konuşmalarına maruz kalan çocuklar korkabilir ayrıca ebeveynlerdeki panik hali çocuklarda aynı olumsuzluklara neden olabilir. Bu sebeple ebeveynlerin çocukların yanında yapacakları konuşmalara dikkat etmeleri gerekmektedir. Buradan konu hakkında tamamen sessiz kalmak anlaşılmamalıdır. Tamamen sessiz kalarak gerçeği yok saymak çocuğun endişelerini arttıracaktır. Çocuğun yaşına ve gelişim düzeyine uygun olarak korona virüsü ve diğer tüm hastalıklardan korunma yolları açısından bilgi vermek en doğrusu olacaktır. Virüse yönelik farkındalığın artması yaşanan olumsuz psikolojik durumların kontrol altına alınmasında önem taşıyor. Bu gerçeği kabul ettikten sonra panik halinden çıkarak gerekli önlemler konusunda bilinçlenerek buna uygun adımlar atılması önemli. Gerekli korku düzeyinin bilinçli hareket etmemizde bize yardımcı olacağını fakat günlük yaşantımızı olumsuz etkilemeye başladığında kontrol altına almamız gerektiğini unutmamalıyız. Böyle durumlarda bir uzmandan yardım almak size fayda sağlayacaktır.”