Tarih: 30.05.2019 14:11

Kontrol altında tutulmayan kıskançlık cinayete sürüklüyor

Facebook Twitter Linked-in

Kıskançlık konusunda Çin ve Brezilya’dan sonra Dünya genelinde üçüncü sırada yer alan Türkiye’de çiftler hayatı çekilmez hale getirdiğini ve kontrol altında tutulmayan kıskançlığın, bazı ilişkileri cinayetle sonlandırdığını belirten Psikolojik Danışman Şenol Baygül, ilişkilerde sıkça görülen kıskançlık konusunda önemli noktaların altını çizdi.

Uzman Psikolojik Danışman Şenol Baygül, “Türkiye’de çiftlerin adeta korkulu rüyası olan kıskançlık romantik ilişkilerde etkili, yaygın ve zarar verici duygulardan biri olarak öne çıkıyor. Kıskançlık, ilişkiyle ilgili sıkıntıların ve boşanmanın en önemli sebeplerinden biri olarak görülüyor. İlişki, çift, evlilik danışmanlığının kapılarını çalan çiftlerin üçte birinin ise temel sıkıntısı kıskançlık” dedi.

‘Seven insan kıskanır inanışı bir şehir efsanesidir’

‘Evet, biraz kıskanç ama umursamamasından iyidir’ gibi sözlerin sık sık karşılarına çıktığını ifade eden Baygül, “Sahiplenmese böyle yapar mı?”, “Sevgisini böyle gösteriyor.”, “Tabi canım sevmese kıskanır mı?” Bu ifadeler kıskançlığın sevgi işareti hatta gerekliliği olarak görüldüğünü anlatabilir. Bazı insanlar sevdiğini kıskanmakla ya da kıskanılmakla övünür. Ancak toplumda var olan bu yanılgının aksine, kıskançlığın sevgi göstergesi olduğu söylenemez. “Seven insan kıskanır.” inanışı bir şehir efsanesidir” diye konuştu.

“Kontrol altında tutulamayan kıskançlık cinayetlere kadar gidebilir”

Kıskançlığın önemsenen birinin kaybedileceği ya da ilişkinin bozulacağına yönelik korku, ilişkinin varlığına yönelik algılanan tehdit ve bu tehdide karşılık verilen bir tepki, olumsuz tutum olarak tanımlanabildiğini ifade eden Şenol Baygül, “Duygu, düşünce ve davranış boyutları olan karmaşık bir duygu durumdur. Diğer her bir duygu gibi doğal ve normal olan kıskançlığın seviyesindeki dengesizlik sorunlara sebep olabilir. Tabi ki değer verdiğimiz bir şeyi kaybetmekten endişe duyabiliriz ancak bu kararında olmadığında korktuğumuz şeyi başımıza getirme olasılığımız yüksektir. Her ne kadar sevgi işareti olarak görülse de aslında kıskançlık mevcut ilişkideki sevgiyi bitirebilir. Kontrol altında tutulamayan kıskançlık cinayetlere kadar gidebilir” şeklinde konuştu.

Kıskançlığın dozunun arttığını gösteren birkaç ipucundan bahseden Şenol Baygül, “İncir çekirdeğini doldurmayan, küçük şeyler için artan tartışmalar, konuşulan tek konunun kıskançlık olması, giydiğiniz kıyafetin eleştirilmesi, dışarı çıkınca fotoğraf istenmesi, görüntülü arama, karşı cinsle hatta bazen hemcinslerle bile görüşmenin yasaklanması, dışarıya tek başına göndermeme, sürekli masum olduğunuzu ispatlamak zorunda kalma gibi davranışlar güvenin kaybolduğuna işaret eden göstergelerdir” ifadelerini kullandı.

“Ben sana değil başkalarına güvenmiyorum” cümlesine dikkat

Kıskançlığın sıkıntı olduğu ilişkilerde, ‘Ben sana değil başkalarına güvenmiyorum’ açıklaması olduğunu belirten Uzman Psikolojik Danışman Şenol Baygül, “Bu cümleyi söyleyen kişinin genellikle bilinçaltında yatan, kişinin başkalarına değil kendine güvenmemesidir. Kendisini olduğu gibi kabul etmeyen, iç dünyasında kendisinin eksiklerine ve kusurlarına odaklanan, kendini işe yarar ve tam hissetmeyen kişiler, eşinin ilgisini, sevgisini ve kendi hayatındaki varlığını kaybetme korkusunu yoğun bir kıskançlık şeklinde dışa vururlar. Kıskançlık davranışları çoğu zaman yetersizlik, değersizlik, önemsizlik gibi duyguların ifade edilemeyip maskelenmiş şekilde ortaya çıkmış hali olabilmekte” diye konuştu.

Kıskanç kişilerin tipik özelliklerini sıralayan Uzman Psikolojik Danışman Şenol Baygül, “Düşük özgüven, düşük öz saygı ve yetersizlik duygularına sahip olmalarıdır. Kendilerini diğer insanlara denk görmeyen bu kişilerde ortaya çıkan güvensizlik duyguları önemsiz ve değersiz hissetmelerine neden olur. Eşinin başkasını tercih edebileceği ve terk edilebileceği düşüncesi kişide endişe oluşturur. Kişi bu karmaşık duygularla yanlış şekilde baş etmeye başladığında ilişkide problemler ortaya çıkmaya başlar. Ve bu durum kişilerin güvensizlikleri ile ilgilidir, eşlerine besledikleri sevgi duygusu ile ilgili değil. Öte yandan diğer endişe biçimlerine benzer şekilde düşünce tarzları da kıskançlıkta rol oynar. Çarpık algılamalar ve varsayımlar olayları yorumlama şeklinizi etkiler. Eşinizin davranışını, size olan ilgisini ve başkasına yaklaşımı yanlış yorumlarsanız bu duygunuza ve davranışınıza yansır. Bir partidesiniz ve eşiniz arkadaşlarıyla sohbet edip gülümsüyor, eğer size ihanet ettiğini ya da edebileceğiniz düşünürseniz öfke ve endişe hissedersiniz. Ya da eşiniz bugün eve her zamankinden geç geleceğiniz söyledi. Mesaiye kaldığını ve çalıştığını düşünürseniz iyi ve rahat hissedersiniz. Ancak ofisinde çalışan o güzel kadın / yakışıklı adam ile olduğunu düşünürseniz ne hissedersiniz? Sinirlenir, üzülür, korkarsınız hem de düşündüğünüz şeyin gerçek olduğunuza dair kanıt olmadan” şeklinde konuştu.

“Bu davranışlar bir ilişkinin çökmesine neden olabilir”

Kıskanç davranışların bir ilişki için oldukça zararlı olabileceğine dikkat çeken Baygül, “Kıskanç partner sürekli olarak tek olduğuna ve kimsenin yerini almak için bir tehdit olmadığına dair güvence arar. En kötü haliyle kıskançlık kontrol etme ve güvensizlik davranışlarını hatta fiziksel ve duygusal istismarları ortaya çıkarabilir. Kıskanç partner eşinin nerede olduğunu kontrol etmeye, çağrılarını veya mesajlarını takip etmeye çalışabilir ve eşinin üstünde büyük bir baskı ve sınırlama oluşturabilir. Bu davranışlar bir ilişkinin çökmesine neden olabilir. Sağlıklı ve mutlu bir ilişkinin temeli güven ve saygıdır. Kıskançlıkla mücadele eden kişi birlikte olduğu kişiye güvenemez, ona ve sınırlarına saygı gösteremez. Bu zaman geçtikçe eşinizin size duyduğu şefkat ve sevgiyi yok edebilir ve karşı tarafı daha da uzaklaştırabilir. ‘Eşimden ayrılmayayım.’, ‘İlişkim bitmesin.’ diye endişeyle yapılan bu kontrolsüz davranışlar korkulan şeyin başa gelmesine sebep olabilir. Böylece kehanetinizi gerçekleştirmiş olursunuz” dedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —