Dr. Öğr. Üyesi Tolgahan Karaimamoğlu, seminerde yaptığı konuşmada, salgın hastalıkların tarihin dönüm noktalarından biri olduğunu belirterek, imparatorluklar, ordular, ekonomi, nüfus hareketleri, tıbbi ve teknolojik gelişmeler üzerinde
Dr. Öğr. Üyesi Tolgahan Karaimamoğlu, seminerde yaptığı konuşmada, salgın hastalıkların tarihin dönüm noktalarından biri olduğunu belirterek, imparatorluklar, ordular, ekonomi, nüfus hareketleri, tıbbi ve teknolojik gelişmeler üzerinde derin etki oluşturduğunu vurguladı.
Malatya İnönü Üniversitesi Güney Asya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (İNÜGAM) tarafından “Ortaçağ Avrupa’sında Salgın Hastalıklar” semineri düzenlendi.
Çevrim içi düzenlenen seminere, İnönü Üniversitesi Rektör Danışmanı ve İNÜGAM Müdürü Prof. Dr. Neslihan Durak, Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tekin İzgi, İletişim Fakültesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Vefalı Ansarov, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Gülcan Kızılözen, Muğla Sıtkı Koçan Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Keçiş ile birlikte çok sayıda öğrenci katıldı.
İnönü Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Arş. Gör. Çiğdem Kıranşan’ın moderatörlüğünde düzenlenen seminerde, Ortaçağ Avrupa’sında salgın hastalıklar hakkında bilgi veren Dr. Öğr. Üyesi Tolgahan Karaimamoğlu, salgın hastalıkların tarihin dönüm noktalarından biri olduğunu belirterek, imparatorluklar, ordular, ekonomi, nüfus hareketleri, tıbbi ve teknolojik gelişmeler üzerinde derin etki oluşturduğunu vurguladı.
Karaimamoğlu daha sonra şu şekilde konuştu:
“İnsanlık kadar kadim bir tarihe sahip hastalıklar, insanlığın doğaya müdahalesinin en başat sonucudur. Salgınlar tarih boyunca insana eşlik etmiş, özellikle Ortaçağ boyunca dünyayı enfeksiyon girdabı sarmıştı. Ortaçağ’da nüfusun her keskin artışında bir salgın patlak vermiş, nüfus patlamaları böylece dengelenmiştir. Haçlı Seferleri, ticaret ve savaşlar vasıtasıyla dünyadaki her salgın Ortaçağ’da Avrupa kıtasına taşınmıştır. Avrupa’daki idari düzen, hijyen koşulları ve yaşam pratikleri sebebiyle neredeyse tüm salgınların merkez üssü Avrupa kıtası olmuştur. Kıtlık ve kuraklık gibi etmenler salgınların oluşturduğu toplumsal sorunları tırmalamıştır.”
Veba’nın yüzyıllar boyunca salgın denince akla gelen ilk hastalık olduğunu vurgulayan Karaimamoğlu, 1346-1353 yılları arasında Asya, Avrupa ve tüm Akdeniz ülkelerine yayılan, yayıldığı her coğrafyada en küçük yerleşim birimlerini dahi etkileyen bu sebeple "Kara Veba" olarak isimlendirilen salgının tüm zamanların en yıkıcı pandemisi olduğunu ifade etti. Karaimamoğlu,
“Veba, yüzyıllar boyunca salgın denildiğinde ilk akla gelen ve ölüm oranlarıyla insan ırkını dehşete düşüren hastalıklardan biri olmuştur. Yaklaşık üç yıl içerisinde tüm Avrupa’ya yayılan veba salgını, 14. yüzyılda milyonlarca insanın ölümüyle sonuçlanmıştır. Öyle ki bu hastalıklar Avrupa’nın din işleyişini de değiştirmiştir. Hastalığa çözüm bulamayan Kilise’ye güven azalmış, hastalığa çözüm için yeni araç gereçlerin gerekliliği ve insan sayısındaki azalmalar neticesi teknolojik araçların kullanımı artmıştır” ifadelerini kullandı.
Seminer, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.