Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna
Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna, kişilerde bulunan hırs konusunda önemli bilgiler verdi.
Uzman Klinik Psikolog Merve Kırna, “Hırslı olmak; kişinin motivasyonu, daha aktif çalışma, başarıda artış için önemli bir pekiştirici unsurdur. Eğitim hayatında, aile içinde, iş yaşamında, özel hayatta ya da ilişkilerde yaşanan hırs durumunun aşırıya kaçması kişinin hayatını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Hırs doğru yönetildiği taktirde kişiyi başarıya götürürken, aşırı hırs kişiyi olumsuz duygu duruma götürebilmektedir. Arkadaşlarıyla oynadığı oyunu kaybettikten sonra çocuğun bunu kabullenmemesi ve hırçınlaşması, sınavdan 100 isterken 95 aldığı için bir öğrencinin ağlanması, sınavlarda herkesi geçmek isteyip birinci olmak isteyen kişinin, bunun için gece gündüz çalışması, “Çocuğum en başarılı öğrenci olsun” diyerek çocuklarının sürekli ders çalışmasını isteyen ebeveyn baskısı, iş yerinde sürekli kendi isteğiyle fazla mesaiye kalarak iş yükünden fazlasını üstlenen çalışanların yaptıkları başarı gibi gözükse de, ardında olan fazla hırs kişinin hayatında olumsuz duruma yol açabilmektedir. Örneğin; İş yaşamında daha iyi olma, terfi alma, iş verenin gözüne girme, yükselmezse diğer kişilerin kendisini dikkate almayacağı duygusu ya da rakibi geçme arzusu ile gereğinden fazla hırslı olma durumu kişinin en ufak hataları görmesine olanak tanırken, yaşanan olaylara daha fazla tepki göstermesine ve kendisine ya da karşısındakine zarar verici yıkıcı davranışlara dönüşebilir. Fazla hırsın en yakın arkadaşı strestir. Sonu olmayan bir hırs durumunda olan kişi elindeki başarılarla yetinmez, daha iyisi olması için daha fazla hırs yapar ve daha çok stres etkeniyle karşı karşıya kalır. Aşırı hırslı olma durumuna strese bağlı rahatsızlıklar da eşlik edebilir. Bunun yanı sıra kişisel hayatın ihmali, ev ve aile yaşamının ihmaline de sebebiyet verir” dedi.
Doğumdan itibaren çocuğa verilen rollerin çocuğun yetişkin hayatının biçimlenmesinde de etkin rol oynayan faktörlerden biri olduğunu ifade eden Psikolog Kırna, “Başarıların övüldüğü, başarısızlıkların ardındaki çabanın göz ardı edildiği durumlar, “Bu bölümü kazanmalısın”, “Şu sınavdan en iyi notu sen almalısın”, “Bak şu arkadaşın bu notu aldı, sen alamadın” gibi kıyaslamalar, “Şu sınavı kazanmazsan çok üzülürüm” vb. gibi söylemler çocuğun çabasını göz ardı edip, başarıya yoğunlaşmaya ve başarılı olursa sevileceği ve taktir edileceği düşlemine sebep olabilir. Yetişkin hayatında da aynı şekilde sürekli çalışma ve karşılığında takdir görme arzusuna dönüşebilir ve ne kadar çalışırsa çalışsın, ne kadar başarılı olursa olsun memnun olmama hissi yaşar kişi. Hırs tek başına bir duygu olmamak ile birlikte altında birçok olumsuz duygu da barındırmaktadır. Kişi elde ettiği başarıları kendi kimliğine atfederek kendi değerini başarıları ile örtüştürebilir. Alınan her başarıda kendini daha yeterli ve değerli hissederken, yaşanan başarısızlıklarda kişisel olarak değersizlik hissi yaşanabilir. Fazla hırslı olup herhangi bir yaşanan başarısızlıkta demoralize olma, en başarılı olma arzusu, yapılan her işi eksiksiz ve mükemmel yapma isteği, başarılan her işi kendi kimlik değeriyle örtüştürme, başarısızlığı ya da en ufak hatayı kabul etmeme durumu yaşayan kişiler de genelde narsistik kişilik özellikleri de görülebiliyor. Başarılı olmada hırslı olmak etken olmakla birlikte, tek etken değildir. Yapılacak iş için doğru bilginin edinimi, azimli olmak, hayal gücü ve yapabileceğine inanmak da başarılı olmanın önemli etken maddeleridir. Hırslı olunduğunda her ne olursa olsun sonucunda sadece ve sadece başarmak ön planda olurken, azim ile çabalayıp hayal gücüyle harmanlanan işlerde başarılı olmak için çaba harcansa da bu istek hayatlarının tümünü kaplamaz, yapılan iş için harcanan çaba ve emek de oldukça değerlidir. Bu yüzden yapılan iş her ne olursa olsun tek amaç sadece başarı olmamalı, yapılan iş için harcanan çaba da taktir edilmelidir” şeklinde konuştu.