Doç.Dr. Memet Işık, hacamat tedavisi hakkında bilgiler verdi.
Doç.Dr. Memet Işık, “Hacamat ya da kupa tedavisi herhangi bir hastalıktan dolayı veya sağlıklı kalmak maksadıyla vücudun belli bölgelerini hafifçe çizip üzerine boynuz, bardak veya şişe oturtarak kan alma işlemine denir. Kan aldırmadan sadece kupa uygulayarak yapılan tedaviye de kuru hacamat veya kupa tedavisi denilmektedir. Hint Tıbbında ve Mısırlılarda kan aldırma tedavisinin milattan önceki yıllarda da uygulandığı bilinmektedir. Günümüzde modern tıbbî uygulamalarda seyrek de olsa bazı hastalıkların tedavisinde hacamat kullanılmaktadır. Hacamat, Arap Tıbbında, İslam öncesi dönemlerde de bir tedavi metodu olarak sıkça kullanılıyordu. Hz. Muhammed’in de birçok defa hacamat yaptırdığı ve hacamat yaptırmayı teşvik ettiği bildirilmektedir. Sünnet olarak hacamat yaptırmak ise tedavi olmak ve sünnete uymak maksadıyla yapılan hacamattır. Hacamat yapılacak yer bir antiseptik solüsyon ile silindikten sonra hacamat kupaları veya vakumlar yerleştirilir. Beş dakika kadar beklendikten sonra uygulanan kupa uygulandığı yerden alınır ve bu kısım neşterle veya zemberek denilen bir aletle 1 mm’den derin ve 5 mm’den uzun olmayacak şekilde çizilir. Bir şekilde 15-20 çizik atılır. Daha derin ve uzun çizenler de vardır. Fakat daha derin çizikler hastada ciddi ağrıya ve kan kaybına neden olabileceğinden tavsiye edilmemektedir. Hacamat kupaları tekrar aynı yerlere vakumlanır ve kupaların içine kan dolması beklenir. Biriken kan kupadan boşaltılarak aynı yerlere ikinci defa kupa uygulanabilir ve berrak kan gelinceye kadar bu işlem 1-3 defa tekrarlanabilir. Kan gelme durduktan sonra antiseptik bir solüsyonla pansuman yapılarak kapatılır. Haccamlara göre hacamat bittikten sonra kesiklere dokunmadan, kanın durmasını ve kurumasını beklemek gerekir. Kanı silmeye, kesiklere antiseptik kullanmaya, merhem sürmeye veya bantlamaya gerek yoktur. Çünkü taze kesikler için kandan daha iyi yara temizleyici, kapatıcı, enfeksiyondan koruyucu ve iyileştirici bir şey yoktur. Kesikler üzerinde kandan oluşmuş kabukları çoksarsak, enfeksiyona yol açmamak gerekir” dedi.
Acil durumlarda hacamatın her zaman yapılabildiğini ifade eden Doç.Dr. Işık, “Sünnet olarak yapılan hacamat ise Pazar, Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri yapılabilir. Fakat hacamat için en uygun zaman dilimi hicrî ayların 17., 19., 21., 23. günleri ile Pazartesi ve Perşembe günleridir. Ancak bunlar geleneksel bilgilerdir, bilimsel bir dayanağı yoktur, hacamat her zaman yapılabilir. Hacamat aç karnına yapılması tavsiye edilir. Akupunktur noktaları gibi çok ayrıntılı tarif edilmemiş olsa da hacamatın klasik olarak uygulandığı bölgeler ve bu bölgelerin kullanıldığı endikasyonlar vardır. Şunu unutmamak gerekir ki bu bölgelerin kullanımı ile ilgili kanıta dayalı bir veri yoktur. Bu bölgeler yüzyıllardan beri kullanılagelen yerlerdir” diye konuştu.
Doç. Dr. Işık, hacamat yapılan bölgeleri şöyle sıraladı:
“Kafa arkası: Ruh hastalıklarında, psikolojik problemlerde, kulak ağrısı ve çınlamasında, baş ağrısında ve dönmesinde, yara, egzama, uçuk, sedef ve saç dökülmesinde, göz ve göz kapakları, ağız, diş, diş etleri ve burun hastalıklarında, yeni başlayan katarakt tedavisinde tavsiye edilmektedir.
Ense çukurunun altı (boyun): Göz ve göz kapağı hastalıklarında (arpacık, göz kapağı ağrıları ve ödemi), ağız kokusunda, diş ve diş eti hastalıklarında, tiroit ve lenf bezi hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.
Kulak altı ve biraz arkası: Kulak, burun, boğaz ve göz hastalıklarında, ön dişler ve köpek dişlerinden kaynaklanan ağrılarda, baş ağrılarında, karaciğer ve safra kesesi sancılarında, baş titremesinde kullanılmaktadır.
Omuzlar: Akciğer hastalıkları ve yüksek tansiyon, baş ağrısı ve baş dönmesi, kepek, saç dökülmesi, boyun kireçlenmesi ve fıtığı, kol-omuz ağrıları, hormon dengesizliği gibi rahatsızlıklarda kullanılır.
Kürek kemikleri arası: Skapulaların tam ortasına değil, biraz yukarısına kupa kapatılır. Akciğer, kalp, pankreas ve safra kesesi hastalıklarında kullanılır.
Kürek kemikleri altı: Bel ağrısı ve bel fıtığında, karın ağrısında, mide ve karaciğer hastalıklarında kullanılır.
Bel: İdrar tutamama, bel ağrısı, fıtık, böbrek rahatsızlıkları ve kadın-erkeği ürogenital hastalıklarında tercih edilir.
Kuyruk sokumu: Prostat, lenfödem, basur, adet düzensizliğinde kullanılır.
Dizlerin üstü ve altı, iç ve dış kısımları: Diz ağrısı ve diz hastalıklarında, adet düzensizliğinde, basur, varis, baldır ve ayak yaralarında, mide, karaciğer, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarında kullanılır.
Baldırlar (arka kısmı): Yüksek tansiyon, sedef, bacaktaki ödem, idrar yolları ve böbrek hastalıklarında, baş ağrısı, baldır ve ayak ağrılarında ve buralardaki yaralarda kullanılır.
Ayak bileği dış kısmı: Siyatik ağrılarında, varis, gut ve bacak ödemlerinde kullanılır.
Ayak bileği iç kısmi: Adet düzensizliği ve hemoroid tedavisinde kullanılır. İdeal olan hastalanmadan önce, koruyucu amaçla hacamat yaptırmaktır.”