Tıbbi Farmakoloji Fitoterapi Ve Homeopati Uzmanı Prof.dr. Mustafa Iraz
Dr. Mustafa Iraz, fitoterapi hakkında bilgi verdi.
Tıbbi Farmakoloji Fitoterapi Ve Homeopati Uzmanı Prof.Dr. Mustafa Iraz, “İnsanlarda görülen kanserlerin %85’i epitel dokusu denilen; vücudun dışını ve içi boş organların iç yüzeyini döşeyen hücreler ve glanduler (salgı yapan bezler) organların salgı yapan hücrelerinden kaynaklanır. Bu nedenle kanserler en fazla akciğer, meme, kalın bağırsak, pankreas, mide, prostat, yumurtalık, rahim, tiroit gibi organlarda görülmektedir. Bu özellik aynı zamanda kanserlerin çoğunun benzer etken ve/veya mekanizmalardan kaynaklandığına da işaret etmektedir. Normalde epitel hücrelerin bir ömrü vardır. Ömrünü tamamlayan hücreler programlı bir şekilde ölürken yerini en yakın komşuluktaki hücrenin bölünmesiyle veya kök hücrelerin aktive olmasıyla oluşan yeni genç hücreler alırlar. Dokularda hızlı bir şekilde devam eden bu ölen hücrenin yerine yenisinin gelmesi sürecinde zamanla genç hücrelerin olgunlaşma süreci bozulur. Genç hücreye gereken besinlerin yeterince sunulamaması ve toksik maddelerin hücreden ve çevresindeki dokulardan yeterinde uzaklaştırılamaması nedeniyle hücre DNA’sıda bozulmalar olur. Aynı zamanda hücrede kendine ait genetik materyali olan ve hücrenin enerji santrali olan mitokondri denilen ünitesinde de bozulma başlar. Kanser hücresinin enerji metabolizması ilk bozulan sistemidir” dedi.
Genetik işleyişi farklılaşan hücrelerin normalden daha sık bölünmeye başladıklarını ifade eden Prof.Dr. Iraz, “Hızlı çoğalan bu hücrelerde normalde olması gereken programlı hücre ölümü ortadan kalkar. Ölümsüz, sürekli çoğalan bir hücre grubu oluşur. Bu hızlı çoğalan ve ölümsüzleşen asi hücre grubuna da kanser denilir. Kanser dokusu büyüdükçe çevredeki damarlardan kanser dokusunun kan, oksijen ve besin ihtiyacını karşılayacak yeni damarlar gelişir. Akciğer, meme, mide-bağırsak sistemi, pankreas, prostat, yumurtalıklar, rahim gibi içi boş organlar ve salgı bezlerinin içini döşeyen epitel hücreleri sürekli bir salgı faaliyeti içerisindedirler. Ayrıca epitel hücrelerinin üzerine yerleştikleri bazal membran denilen bir zemin vardır. Bu zemin yine epitel hücresinin kendisi tarafından yapılır. Kanserleşen epitel dokuları normal salgı fonksiyonlarını yapamazlar aynı zamanda normalde üzerine tutundukları bazal membranı da yapamazlar. Bu durumda kanser dokusu organın hem iç hem de dış kısmına doğru büyümeye başlar. Kan ve lenf damarlarına ulaştığında ise diğer organlara yayılma şansı bulmuş olur. Bu şekilde kanserin köken aldığı organdan başka bir organa yayılmasına metastaz (sıçrama) denilir. Kanserde tedavi kanser hücresinin direkt öldürülmesi veya olgunlaşmamış olan kanser hücresinin tam olgunlaşmış epitel hücresi haline dönüşebilmesi için eksiklerinin giderilmesi ve kanserleşmeye neden olan çevresel faktörlerin ortadan kaldırılması şeklinde bir tedavi protokolü oluşturulabilir. Fitoterapi (bitki veya bitkisel ürünlerle yapılan tedavi) kanser tedavisinde yeniden parlayan bir destek tedavisi şeklidir. Son yıllarda, hayat tarzını değiştirerek ve bitkisel ürünler kullanarak kanserden tamamen kurtulan bir çok hasta bulunmaktadır” diye konuştu.
Prof. Dr. Mustafa Iraz, “Kanser hastalarında bazı özel bitkilerin, mineral ve vitaminlerin ameliyat, kemotarapi ve radyoterapi tedavileriyle birlikte veya tek başına hastaya zarar vermeden kullanılabileceğini belirmektedir. Bilinçli kullanımı durumunda fitoterapinin kanser hastalarında tedavideki başarıyı artırabilir. Fitoterapinin kanser hastalarının hayat konforunu bozmadan uygulanabilmesinin önemli bir avantaj olduğu vurgulanmaktadır. Fitoterapi kanser hastalarının sağlıklı hücrelerine zarar vermemektedir. Hatta fitoterapi kemoterapi alan hastalardaki yan etkileri de azaltabilmektedir. Rastgele, bilinçsiz bir şekilde kullanılan bitkisel tedavilerin zararlı da olabilir. Fitoterapi eğitimli hekimler tarafında uygulanması gereken bir tamamlayıcı tıp uygulamasıdır” açıklamalarında bulundu.