Erzincan’da bu sene son 1 ay içerisinde 17 hasta Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığı şüphesiyle tedavi gördü.
Erzincan ve çevre illerde yaşanan kene vakaları münasebetiyle Mengücek Gazi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Faruk Karakeçili, açıklamalarda bulundu.
Doç. Dr. Faruk Karakeçili, “Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı, Türkiye’de ilk kez 2002-2003 yılında görülen vakalardan sonra tanındı ve kesin tanı doğrulandıktan sonra ülkemizde birçok bölgeden vakalar bildirildi. Öncelikle Tokat ve Kelkit Vadisi sahasında görülen vakalardan sonra Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı hala varlığını korumakta ve her yıl birçok insanı etkilemektedir. Hastalık Türkiye’nin birçok ilinde görülmektedir. Ancak yoğunluklu olarak vakaların kümelendiği bölgeler; özellikle Orta Anadolu ve Doğu Karadeniz’in Orta Anadolu’ya komşu illeri başta gelmektedir. Özellikle Kelkit Vadisi sahasında her yıl birçok vaka görülmektedir. Bu vakalar gerek hastanemizde, gerekse çevre illerde takip edilmektedir. Hastalık Erzincan ili ve ilçelerinin kırsal kesimde de yaygın görülmektedir. 2011-2020 yılları arasında hastanemizde her yıl ortalama 30 ile 40 arasında olmak üzere yaklaşık 300 kesin tanı alan hasta takip edilmiş ve 7 hasta kaybedilmiştir. Son 2 yıldır bu sayı biraz azalmakla birlikte yine de 25-30 civarında olmuştur. Hastanemize Erzincan’ın ilçeleri ile birlikte çevre illerden (Tunceli, Gümüşhane, Bayburt, Giresun, Bingöl) başvurular olmaktadır. Geçtiğimiz yıllarda genellikle Nisan ayında, hatta bazı yıllar Mart ayından itibaren hasta görmeye başlardık. İlk vakalardan sonra hava şartlarına bağlı olarak özellikle Temmuz sonuna kadar vakaların devam edeceği kanaatindeyiz. covid 19 nedeniyle biraz ikinci planda gibi kalsa da Bakanlığımızın önerileri doğrultusunda diğer hekimlere ve sağlık çalışanlarına yönelik her yıl olduğu gibi konuyla ilgili eğitim faaliyetleri düzenliyoruz. Özellikle bizim gibi endemik bölgelerde çalışanlar açısından her an vaka gelebileceği konusunda dikkat edilmesi gerektiğini vurguluyoruz. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı yeni bir hastalık değildir. Bazı vakalarda ölümle sonuçlanabilen bir kırsal bölge hastalığıdır. Virüsü taşıyan kenelerin bulunduğu alanları iyi bilmekteyiz. Şehir merkezlerinde, kentsel park ve bahçelerde kene tutunması sonucu çok sayıda kene ısırık vakaları endişeli bir şekilde bizlere başvurmaktadır. Ancak şuana kadar bunlardan hiçbirinde hastalık gelişmedi. Bu nedenle bu alanlardaki keneler hastalık taşımadığı için ısırsa dahi herhangi bir virüs bulaştırması söz konusu değildir. Hastalığın görüldüğü bölgeler bellidir. Hastanemizde tanı koyduğumuz hastaların hepsi ya bu kırsal bölgelerde ikamet edenler ya da herhangi nedenle buraları ziyaret eden/bir süre kalan kişilerdir. Bu açıdan hastalığın sık görüldüğü bu endemik bölgelerde yaşayan insanların dikkat etmesi gerekmektedir.” dedi.
Özellikle tarım ve hayvancılıkla uğraşanların önerilere dikkat etmeleri gerektiğini kaydeden Doç. Dr. Faruk Karakeçili, “Bu önlemlerin başında pantolon paçalarını çorap içine sokmak, uzun kollu giymek ve eldiven kullanmak gibi basit önlemler çok etkili olmaktadır. Aynı önlemlere bu bölgelere gidenlerin de uyması gerekmektedir. Ayrıca bu bölgelere gidenlerin işi bitip eve gelindiği zaman vücutta kene muayenesi/kontrolü yapması da önemlidir. Çünkü kene ısırıp vücuda yapıştığında ağrı hissi olmamaktadır. Kenenin tükürük salgılarında anestezik yapıda maddeler vardır ve saatler sonra bile fark edilmeyebilir. Bu yüzden riskli bir bölge ziyaretinden sonra baştan tırnağa kadar bir kene kontrolü önemlidir. Kene tutunmuş ise çoğunlukla sizin bulmanız gerekecektir.
Keneler, virüsü en fazla kendisi travmaya maruz kaldığı zaman salgılıyor. Bu nedenle vücuda yapışmış bir kenenin özerine kimyasal madde dökmek, sigara söndürmek, bıçakla kesmek veya çıplak elle koparıp atmak gibi davranışlardan sonra virüsü taşıyan bir kene ise, daha fazla virüs bırakacak ve hastalık riskini artıracaktır. Bu nedenle vücuda yapışmış bir kenenin fazla kurcalanmadan uygun şekilde çıkarılması oldukça önemlidir.
Hastalık belirtileri çoğu hastada ateş, üşüme, titremenin eşlik ettiği bir soğuk algınlığı şeklinde ani başlar. Çoğu hastada halsizlik, şiddetli kas eklem ağrıları olur. Bazen bulantı/kusma, ishal ve vücutta döküntü vb. olabilir. Riskli bölgelerde yaşayan ve hastalık belirtileri olan bazı kişilerde kene ısırık öyküsü olmayabiliyor. Bizim takip ettiğimiz ve kesin tanı koyduğumuz hastaların neredeyse yarısında kene ısırma öyküsü yoktu. Bu durum başlıca şu şekilde açıklanabilir; bu kişileri kene ısırmış ancak kişi fark etmemiş olabilir. Bir diğer neden ise, hastalık kene dışında bazı hayvanların kan ve salgılarında olabilmektedir. Özellikle büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar hastalığa yakalanabiliyor. Ancak hastalık bu hayvanları öldürmüyor ve insanlara bulaş açısından bir kaynak oluşturuyor. Yani riskli bölgeden başvuran hastalarda yukarıda sayılan belirtiler varsa hastanın basit tam kan tetkikleri yol gösterici olabiliyor.
Hastalık dünyanın birçok bölgesinde görülmektedir. Türkiye’de yaklaşık 18 yıldır iyi bilinmekte ve çok fazla hasta takip edilmektedir. Bu açıdan Türkiye hastalık açısından dünyanın en deneyimli ülkelerinin başında gelmektedir. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığından ölüm oranı en düşük ülkelerden biri Türkiye olmakla birlikte her yıl ölüm vakaları görülmeye devam etmektedir. Hastalığın spesifik bir tedavisi ve henüz etkin bir aşısı yoktur. Ancak hastalara erken tanı konup gerekli tedbirlerin alınması, yatırılarak yakın takibi, bakım, destek tedavisi ve gereğinde kan ve kan ürünlerinin verilmesi çok büyük önem arz etmektedir.” diye konuştu.