Erzincan’da, yaz mevsimi ile birlikte görülmeye başlayan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında artış yaşanıyor. Uzmanlar kene tehlikesinin devam ettiğini belirterek uyarıda bulunuyor.
Erzincan’da yaz ayları ile birlikte kene ısırması ile ortaya çıkan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) vakalarında artış yaşanıyor. Pandemi döneminde insanların daha çok bağ, bahçe ve doğaya yönelmesi sayılarının artmasına sebep oluyor. Uzmanlar ise kene Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) tehlikesinin devam ettiğini belirterek uyarıda bulunuyor.
Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Faruk Karakeçili, Kırım Kongo Kanamalı Ateşi Hastalığı yeni bir hastalık olmadığını dikkatli olunması gerektiğini söyleyerek, “Bugünkü tekrar gündemimiz Kırım Kongo Kanamalı Ateşi. En son konuşmamızın üzerinden herhalde bir buçuk iki ay geçti. Vakalar güncellendi, sayılar güncellendi. Sevindirici olan tarafı yani bir kaybımızın olmaması. Ama geçen yıl da uyarmıştık, bu sene de özellikle Covid-19 ile birlikte Kırım Kongo vakalarında ciddi artış gördük. Bu sene de o şekilde. Geçen yılda 100’ün üzerinde vaka görülmüştü. Şu an sezonun en yoğun dönemini yaşıyoruz.” dedi.
“Son iki üç haftadır çok yoğunlukta hasta takip ediyoruz”
Güncel rakamlara değinen Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Faruk Karakeçili, “Kırım Kongo kanamalı ateşi şüphesiyle bu yıl Mayıs ayında başladığımız sezona yoğunluklu olarak son 2 aydır 101 tane şüpheli Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastası yatırmışız. Bunların 17 tanesi farklı hastalıklar çıktı, negatif çıktı sonucu yani temiz çıktı. 3 hastamızın sonucu henüz çıkmadı. Dün akşam ve bugün yatırdığınız 3 hasta. Ama 81 hasta kesin tanı aldık yani pozitif. Mayıs ayında bir tane vatandaşımızı kaybetmiştik. 40’lı yaşlarda bir kadın hastamızı kaybetmiştik maalesef. Ondan sonra kayıp olmadı, bu sevindirici olan tarafı. 2 tane hastamız yoğun bakıma gitti. Birkaç tanesi yoğun bakım sınırından döndü. Son iki üç haftadır çok yoğunlukta hasta takip ediyoruz. İşte bugün 2-3 tane taburcu ettik. Çok güzel bizi sevindiren şeyler tabi hastaların sağlığına kavuşması. Şu anda yine 7 tane yatan hastamız var. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ile ilgili sürekli uyarılarda bulunuyoruz. Özellikte bu sezonlara baktığımız kadarıyla hastalar keneleri fark etmeyebiliyor. Bakın hastaların yarısı kene yapışması nedeniyle rahatsızlanınca başvuruyor. Ama birçoğu fark etmeyebiliyor. Onun sebeplerine değinmiştik. Kene yapıştığı zaman, ısırdığı zaman, tutunduğu zaman ağrı duyusu olmuyor, fark etmeye biliyorlar veya keneler dışında da yine hasta hayvanlarda insanlara geçiş yaptığını biliyoruz. Özellikle bir diğer önemli nokta belki her konuşmamızda açıklamamız da dile getirdik. Kene kırma olayına sürekli dikkat çekiyoruz. Bu sene de bakın dün taburcu ettiğimiz hasta taburcu olurken itiraf etti, hayvanın üzerinden o işte siyah kene, inek kenesi diyorlar, biz bunların ayırt etmiyoruz. Keneler çoğunlukla bulaştırıcı olabiliyor. Vatandaş, bunlar şimdiye kadar zararsızdı diyor haklı olarak, kendi eliyle keneleri bir şekilde alarak ezip atma olayı var veya koparma olayı var. Özellikle buna dikkat çekmek istiyorum.” diye konuştu.
“Farklı belirtiler gösteriyor”
İnsanlar üzerinde farklı semptomlar etkili olduğunu belirten Karakeçili, “Hastalık belirtileri çoğu hastada ateş, üşüme, titremenin eşlik ettiği bir soğuk algınlığı şeklinde ani başlar. Çoğu hastada halsizlik, şiddetli kas eklem ağrıları olur. Bazen bulantı, kusma, ishal ve vücutta döküntü vb. olabilir. Riskli bölgelerde yaşayan ve hastalık belirtileri olan bazı kişilerde kene ısırık öyküsü olmayabiliyor. Bizim takip ettiğimiz ve kesin tanı koyduğumuz hastaların neredeyse yarısında kene ısırma öyküsü yoktu. Bu durum başlıca şu şekilde açıklanabilir; bu kişileri kene ısırmış ancak kişi fark etmemiş olabilir. Bir diğer neden ise, hastalık kene dışında bazı hayvanların kan ve salgılarında olabilmektedir. Özellikle büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar hastalığa yakalanabiliyor. Ancak hastalık bu hayvanları öldürmüyor ve insanlara bulaşması açısından bir kaynak oluşturuyor. Yani riskli bölgeden başvuran hastalarda yukarıda sayılan belirtiler varsa hastanın basit kan tetkikleri yol gösterici olabiliyor.” şekilde konuştu.
“Erzincan il merkezinden hiç hasta görmedik”
Daha çok ilçelerden ve başka illerden vakaların geldiğini, kent merkezinde şuana kadar hiç vaka görülmediğinin altını çizen Doç. Dr. Faruk Karakeçili, “Dışarıdan çok fazla misafirimiz var. İstanbul’dan, yurtdışından gelen vatandaşlarımız, köylerine giden vatandaşlarımız bu şekilde hastalanıp yatan hastalarımız var. Aslında metropollerde yaşayan ama kırsal bölgeye gelince bir şekilde kene teması olup yatan hastalar var. Onların da mutlaka keneye karşı dikkatli olmalarını öneriyoruz. En çok hastalar nereden geliyor bize, tabii sadece Erzincan il ve ilçelerinden değil çevre illerdeki yakın ilçelerden de hasta alıyoruz. Örneğin Bingöl Yedisu’dan tutun, Giresun Çamoluk. Buralardan hastalar geliyor. Pülümür ilçesinden gelebiliyor. Tunceli’de veya Gümüşhane, Bayburt’un ilçelerinden gelebiliyor. Sevindirici tarafı şu, Erzincan il merkezinden hiç hasta görmedik. Mutlak bir kırsal bölgeye giden hastalar olmuştur. Bunlara kırsal bölge hastalığı diyoruz. Kendi ilçelerimizden baktığımız zaman bu dönem üzerinde yoğunluklu olarak Tercan’dan Refahiye’den çok hastamız var. Son dönemlerde Kemah’tan hastalar var. Çevre ilçelerdeki kırsal köylerden de hastalarımız var. Özellikle öyle hastalar geliyor ki Tercan’ın Bir köyün ismini söylediğin zaman veya Refahiye’nin veya Kemah’ta aynı köyden mesela 3 tane 4 tane takip ettiğimiz hasta olmuştur. Bundan dolayı dikkat etmek gerekiyor. Ancak şehir merkezinde dediğim gibi şu ana kadar bir vaka görmedik. Bir gereksiz paniğe de sebep olmamak gerekiyor. Şehir merkezlerinde görmedik ama kırsal bölgelere dikkat diyerek teşekkür ediyorum sağlıklı günler diliyorum.” ifadelerine yer verdi.