Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Kahveci, 'Sağlık Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde 70 binden fazla hasta, kronik böbrek yetmezliği nedeniyle diyaliz tedavisi altında.' dedi.
ANKARA (AA) - Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye'de 70 binden fazla hasta kronik böbrek yetmezliği nedeniyle diyaliz tedavisi alıyor, bu hastaların 22 bin 683'ü böbrek nakli bekleme listesinde kayıtlı, bu yılın başından itibaren ise 641 hastaya böbrek nakli yapıldı.
Türkiye Organ Nakli Vakfı Başkanı Eyüp Kahveci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bulaşıcı olmayan bir hastalık olarak kronik böbrek hastalığının halen dünya çapında yaklaşık 850 milyon kişiyi etkilediğini söyledi.
Her 10 yetişkinden birinde kronik böbrek hastalığı (KBH) bulunduğunu ifade eden Kahveci, gelecek 20 yıl içinde dünyada tüm ölümlerin ilk 5 nedeni arasında kronik böbrek hastalığının da yer alacağının öngörüldüğü bilgisini verdi.
Kahveci, artan kronik böbrek hastalığı yükünün, sağlık sistemlerine ekonomik olarak ağır maliyet getirdiğini dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:
"Yapılan çalışmalar Türkiye'de her 100 kişiden 15'inde değişik seviyelerde kronik böbrek hastalığı olduğunu gösteriyor.
Böbrek hastalığında önleme, tanı ve erken tedaviye uygun erişim ile son dönem böbrek hastalığına ilerleme gecikebilir. Bununla birlikte genel olarak bulaşıcı olmayan hastalıklara yönelik ulusal politikalar ve stratejiler birçok ülkede mevcut olmakla birlikte, böbrek hastalığı, KBH taraması, yönetimi ve tedavisinin yanı sıra eğitime ve farkındalığa yönelik özel politikalar genellikle bulunmamaktadır. Toplum, sağlık profesyonelleri ve politika yapıcılar arasında önleyici tedbirlerin önemi konusunda farkındalığın artırılmasına ihtiyaç vardır."
Böbrek hastalıkları alanında çalışan uluslararası kuruluşların, tüm dünyada bu rahatsızlıkların artan yükü konusunda farkındalığı artırmaya ve herkes için, her yerde böbrek sağlığı için çabalamaya devam ettiğini aktaran Kahveci, özellikle, uzmanlar tarafından böbrek hastalığının başlangıcını ve ilerlemesini önlemek için önleyici müdahalelerin öneminin vurgulandığını söyledi.
"Bağış oranı yüzde 20 düzeyinde"Kahveci, "önleme" teriminin, üç tanımla kategorize edilen faaliyetleri ifade ettiğini anlatarak "Birincil önleme, hastalık süreci başlamadan önce böbrek hastalığının başlamasını önlemek için sağlık üzerine etkileri ortaya çıkmadan müdahale edilmesi anlamına gelir. İkincil önleme, ciddi sağlık problemlerinin gelişmesini önlemek için erken tanı ile hızlı tedaviye imkan veren önleyici tedbirlerin alınmasıdır. Tersiyer önleme ise hastalığın ilerlemesini ve daha ciddi komplikasyonların ortaya çıkmasını kontrol altında tutmak için böbrek hastalığının iyi bir şekilde yönetilmesidir." diye konuştu.
Özellikle hipertansiyon, diyabet, kolesterol düzeyinin yüksekliği, sigara, fiziksel aktivite azlığı, menopoz, psikososyal stres ve aile öyküsü olan vakaların yakından takip edilmesi ve bu risk faktörlerinin sağlığa etkilerini en aza indirecek tedavi yöntemleri ve davranış değişikliklerinin sağlanmasının kronik böbrek hastalığının önlenmesinde hayati öneme sahip olduğunun altını çizen Kahveci, şunları kaydetti:
"Tedavi edilmeyen veya kötü yönetilen kronik böbrek hastalığı ilerleyerek kronik böbrek yetmezliğine, sonuçta da son dönem böbrek yetmezliğine dönüşerek hastayı yaşama tutunmak için diyaliz veya böbrek nakli seçenekleri ile karşı karşıya bırakır.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, ülkemizde 70 binden fazla hasta kronik böbrek yetmezliği nedeniyle diyaliz tedavisi altındadır. 12 Mart 2020 itibarıyla bu hastaların 22 bin 683'ü böbrek nakli bekleme listesinde kayıtlıdır. Yine bu yılın başından itibaren 641 hastaya böbrek nakli yapılmıştır. 2019'da ise toplamda 3 bin 862 hastaya böbrek nakli yapıldı."
Daha fazla organ bağışına ihtiyaç olduğuna dikkati çeken Kahveci, "Yılbaşından bugüne kadar yoğun bakım ünitelerinde beyin ölümü tespiti yapılan 433 vakanın sadece 90'ının organları bağışlandı. Bu durum bize bağış oranının yüzde 20 düzeyinde olduğunu göstermektedir. 2019'da ülkemizde bağış oranı yüzde 27 idi. Bu oranlar, organ bağışında daha fazla toplumsal farkındalık çalışmasının yapılmasına ve profesyonel kapasitenin artırılmasına işaret etmektedir." değerlendirmesinde bulundu.