Dünya Danışmanlık Merkezi Kurucusu Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç
Psikolog Fundem Ece Kaykaç, gelin kaynana çatışmasının evlilikleri olumsuz yönde etkilediğini söyledi.
Dünya Danışmanlık Merkezi Kurucusu Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç, “Türkiye, toplumsal olarak gelenekselci bir aile yapısına sahip olmakla beraber aile üyelerine saygı göstermenin esas kılındığı bir kültürden beslenir. Bu gelenekselci ailelerdeki kız çocuklarına “Evlendiğin zaman kaynana hürmette saygıda kusur etme.” cümleleri sıklıkla kurulduğu için doğrudan bu düşünce yapısıyla hareket edilmektedir. Yani doğruyu yanlışı ayıt etmeden, haklılığı gözetmeden kaynanalara davranıldığı için kızlar, evlendikleri zaman ezilmekte ve psikolojik olarak etkilenmektedirler. Aslında kız çocukları “Evlendiğin zaman normla hayatta olduğu gibi kaynana da saygısızlık yapma ama kendinden emin olduğun durumlarda hakkını gözetmeyi de ihmal etme.” cümleleri ile yetiştirilirse her şey daha rayına oturacaktır. Burada karşı tarafın yani kaynananın yapıcı olmasını da göz ardı etmemek gerekir. Gelin kaynana sorunu bizim toplumumuzda çok büyük problem veya evliliklerin yıkıcı gücü olarak görülmektedir. Gelin biz bu durumu normalleştirelim. İki bireyin birbiri ile çatışması gibi gelin ile kaynana da birisiyle çatışabilmektedir. Burada hassas nokta ailesel bağların olmasıdır. Bu husus biraz can alıcı olmaktadır. Çünkü bizler diğer insanlara davrandığımız gibi aile üyelerimize davranamayız çoğunlukla. Arada bir zaaf veya hassasiyetlik mutlaka olur. Bu olaylarda oldukça sakin ve profesyonelce davranmalıyız ki çatışmalar şiddetli kavgalara, ayrılıklara dönüşmesin. Peki nasıl olacak? İlk başta konuşurken seçtiğimiz üslup son derce önemlidir. Ses tonumuz, kelimelerimiz yapıcı olmalıdır. Karşı tarafın canını acıtacak ya da onu tahrik edecek cümlelerden uzak durmalıyız. Çünkü her şeyin yarası geçer ama dil yarası hep kalıcı olur. Sarf edilen cümleler, ilişkiler iyi olsa bile asla unutulmazlar. Söz gelimi, kurulan cümleler konusunda dikkatli olmamız bizim açımızdan faydalı olacaktır. Burada duyguları bastırıp hiçbir şey söylememek ya da ifadelerde bulunmamak tehlike arz etmektedir. Tehlike çanları ruhumuz ilgili çalmakta olup bizi psikolojik sorunlara doğru çekmekte olabilir. Gelin kaynana arasında kalan ise gelinin eşi (erkek) olur genelde. Gelinin eşi, anne üzerinde çok durduğu zaman gelin huzursuz olabiliyor. Bunun sebeplerinden biri erkeğin annesinin yaşamın belli bir döneminde acılar çekmiş olması ve çocuklarıyla bu durumu atlatmış olmasıdır. Bu bakımdan gelinin eşi, annesinin üzülmesini hiç istememektedir. Kadın ve erkek arasında bir çatışma meydana gelir ve aşılmaz bir hal alır. Sorunun köküne bakacak olursak erkeğin gelin ile kaynana arasında arabulucu olmaya çalışmasını görebiliriz. Bu durumu var olan sorunu tetikleyebilir. Çünkü erkeğin iki taraf ile arasında bir duygusal bağ bulunmaktadır. Sorunu çözmede profesyonel yaklaşım sekteye uğrayabilir. Gelin ile kaynananın burada duygularını ifade edebilmesi önemlidir. Arada ne bir erkek ne de bir başkası olmaması sorunu çözmeyi kolaylaştıracaktır” dedi.
Gelin kaynana çatışmasına sebep olabilecek faktörün kaynananın oğlunu kıskanması olduğunu ifade eden Kaykaç, “Erkeğin evlendikten sonra ayrı bir ailesi olabileceğini, erkeğin annesi ya hiç fark etmez ya da geç fark eder. Kaynana erkeğin ailesine denetlemeler ve müdahaleler de bulunabilir. Çözüm ise zorunlu durumlar olmadıkça gelin ile kaynananın aynı evde oturmaması yönünde olabilir. Çünkü her evin bir kadını olma ve baskın olma rolünü her iki kadın da üstlenmek isteyecek ve bu durum çatışmaya sebep olacaktır. Sürekli engellenen, çatışma yaşayan bireyler psikolojik sorunlar ve psikiyatrik hastalıklar yaşamaya yatkın olurlar. Sorunlar ortadan kalkmadıkça tedaviye dirençli hastalıklar ortaya çıkmaktadır” şeklinde konuştu.