Psikolog Fundem Ece Kaykaç, gece yeterince uyunmasına rağmen gündüz aniden gelen dayanılmaz uyku isteğinin Narkolepsi hastalığının en önemli belirtisi olduğunu söyledi.
Dünya Danışmanlık Merkezi Kurucusu Uzman Klinik Psikolog Fundem Ece Kaykaç, “Uyku haliniz içtiğiniz fincanlarca kahveye rağmen geçmiyorsa belki de bir uzmana görünme zamanı gelmiştir. Halk arasında çok fazla bilinmediği için ihmal edilen ve uzmana başvurmakta geç kalınan bir hastalıktır. Gündüzleri aşırı uyuma isteği olarak tanımlanan bir nöropsikiyatrik bir hastalıktır. Halk arasında uyuyakalmak, çok fazla uyumak istemek gibi basit bir durum değildir. Bu hastalık kişiyi günlük yaşamından koparan ve maalesef tedavisi mümkün olmayan sadece hastaların yaşamını kolaylaştırabilecek bir takım tedavi yöntemlerine sahiptir” dedi.
Uyku atakları en belirgin göstergesi
Kişi gece yeterli miktarda uyumuş dahi olsa bu hastalarda gündüz vakitlerinde aşırı uyuma isteğinin ve uygun olmayan ortam ve koşullarda dahi uyku ataklarının görüldüğünü ifade eden Kaykaç, “Bu ataklar ani düşme ve yaralanmalara sebep verebilir ve çok ciddi yaralanmalar ile sonuçlanabilir. Bu ataklar gün içerisinde bazen kişiyi uyararak bazen de uyarmadan fiziksel şekilde uyuma ihtiyacı ortaya çıkarır. Narkoleptik kişilerde sıklıkla görülen katapleksi, kasların fonksiyonunu yitirdiği, anlaşılır konuşulamadığı, boyun ya da dizlerdeki gücün zayıflaması sonucu vücudu çökerten epizodik bir durumdur. Süresi birkaç saniyeden birkaç dakikaya kadar uzayabilir. Kişi bilincini kaybetmez fakat vücut fonksiyonları sekteye uğramıştır. Katopleksi yalnızca narkoleptik hastalara özgü bir durumdur. Narkolepsinin semptomları, özellikle gündüz aşırı uyuma eğilimi ve katapleksi kişinin sosyal, kişisel ve profesyonel yaşamında sık sık ciddi problemlere yol açar ve kişiyi birçok yönden kısıtlar. Tam olarak nedeni bilinmese de beyinde uyku ve uyanıklığı kontrol eden beyin kısmının bozukluğu ile açıklanabilir. Narkolepsi’nin ortaya çıkmasında genetiğin(ailesel geçiş) rolü çok fazladır. Narkolepsi hastalığı kesin bir şekilde nedenselleştirilmiş değildir, şu ana dek bulunan en somut neden genetik yolla oluşmasıdır. Teşhisinde klinik semptomlarla birlikte laboratuvar desteğinden yararlanılır. Polisomnografi, MSLT testleri uykunun özellikle REM latansının izlenmesinde değerlidir. Tedavisinde ise ilaç tedavisi, eğitim, davranışsal ve destekleyici tedaviler uygulanmaktadır” diye konuştu.
Sıklıkla kişinin yetersiz uykusu sonucunda ise uyku felci, hipnogojik halisünasyonlar gözlendiğini kaydeden Kaykaç, “Uyku felci, uyanma sırasında geçici bir konuşamama ya da hareket edememe durumudur. Hipnogojik halüsinasyonlar ise son derece canlı, korkutucu olan , uykuya dalış ve uyanış esnalarında görülen, rüya benzeri bir durumdur” açıklamalarında bulundu.