Psikolog Merve İlikçi İygün, ani duygu değişimlerine dikkat edilmesi konusunda uyarılarda bulundu.
Uzman Klinik Psikolog Merve İlikçi İygün, “Bipolar bozukluk (iki uçlu duygudurum bozukluğu) bir diğer adıyla manik-depresif hastalık, kişinin duygu durumunda, enerjisinde ve sosyal aktiviteleri tamamlama yetisinde bozulmalara neden olan psikolojik hastalıktır. Kişinin ruh halinde çarpıcı değişikliklere yol açan yükselme ve alçalma dönemleri, depresif ve manik ‘ataklar’ olarak tanımlanmaktadır. Bazı kişiler depresyona ya da maniye daha yatkın olurken bazı kişilerde belirtiler, iki uç duygu durum arasında gidip gelme (karma epizot) şeklinde olabilmektedir. Toplumda her 100 kişiden yüzde 1-2’sinde görülen bipolar bozukluk, sıklıkla genç erişkenlik de 15-35 yaş aralığında ortaya çıkan, kadın ve erkekte eşit olarak görülen bir rahatsızlıktır. Maniye girmiş kişi son derece neşelidir. Güler şarkı söyler, herkesle sohbet eder ancak hasta neşeli olmakla birlikte kolaylıkla da sinirlenebilir. Bipolar hastalığı (duygudurum bozukluğu) olan kişilerin fikirlerini eleştirmeye, taşkın davranışlarını engellemeye çalıştığınızda da büyük bir öfkeye kapılabilirler. Mani ‘anormal‘ bir durumdur ve kişi neşeli, mutlu, espirili ve enerjik olmasına rağmen kişinin tüm sosyal uyumu bozulmuştur” dedi.
Psikolog İygün, bipolar bozukluk (manik dönem) belirtilerini şöyle sıraladı:
“Uyku problemleri (uyku ihtiyacında azalma), oldukça yükselmiş (öforik) duygu durum, artmış enerji, etkinlikler ve yerinde duramama hali, konsantrasyonda azalma, cinsel istek artışı, çok para harcama, kişinin kendi kabiliyeti konusunda gerçek olmayan inanışlara sahip olması, yargılama kapasitesinde azalma, düşünme ve konuşma içeriğinde artış, tahrik edici, uygun olmayan davranışlarda artış, alkol ve madde kullanımında artış.”
Bipolar belirtilerinin üç veya daha fazlasının her gün görülmesi ve bir hafta veya daha uzun sürmesi gerektiğini ifade eden İygün, “Mani dönemi ani başlar ve tedavi edilmezse haftalarca sürebilir. Kişi genelde mani dönemi yaşarken hasta olduğunu fark etmez ya da tedaviyi reddetme eğilimindedir. Manik atağın başlangıcında ya da bağımsız bir atak olarak da görülebilen bir diğer durum da hipomanidir. Hipomani fazı, üretkenliğin arttığı ancak manik belirtilerin daha hafif olduğu bir dönemdir. Hipomani fazında belirtiler genellikle kişinin okul, iş ve sosyal çevresiyle bağlarını etkilemeyecek derece görülürler. Belirtiler en az 4 gün görülmektedir” diye konuştu.
İygün, bipolar depresif atağa dönemine ait belirtiler hakkında ise şu bilgileri verdi:
“Umutsuz ve karamsar olma, üzgün endişeli ve mutsuz hissetme, yaşamdan zevk alamama, enerji azlığı, unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü, değersizlik hissi, iştah değişikliği; kilo kaybı ya da kilo alımı, fazla uyuma, uykuya dalmakta güçlük çekme, geceleri sık uyanma, çaresizlik ve değersizlik hisleri, ölüm ya da intihar düşünceleri.”
Depresif dönemde de, en az beş belirtinin iki hafta ya da daha fazla sürmesi beklendiğini kaydeden İygün, “Depresif ve manik atakların ağır yaşandığı durumlarda da halüsinasyon ve hezeyan gibi psikotik belirtiler de görülebilmektedir. Yapılan araştırmalar sonucunda bipolar bozukluk nedenleri arasında genetik faktörlerin yer aldığı bilinmektedir. Genetik olarak bipolar bozukluk hastalığına yatkın olan kişilerin yaşadığı stresli bir hayat bu hastalığı tetikleyebilmektedir. Genetik yatkınlığın yanı sıra beyin gelişimi ve beyin hücreleri arasındaki iletişimi sağlayan nörotransmitterların da bipolar bozukluk hastalığına sebebiyet verdiği düşünülmektedir. Aile bireylerinde bipolar hastalığı olan kişilerde bipolar bozukluğun ortaya çıkma ihtimali olduğu belirtilmektedir. Bipolar bozukluğun tedavi süreci hastanın hekimle olan iş birliği ve aile yakınlarının tedavi sürecindeki destekleri oldukça önemlidir. Atakların ciddi bir bölümünde hasta ne hissettiğini, ne yaşadığını ve kendisinde ne tür değişikliklerin meydana geldiğini fark edemeyebilir. Atak dönemlerinde hasta eğer depresif bir dönemdeyse genellikle antidepresanlarla duygu - durum düzenleyici ilaç tedavisi yapılır. Manik dönemde ise eğer psikotik belirtiler eşlik ediyorsa antipsikotiklerden faydalanılabilir. Bipolar bozukluk atakların dışında kişinin normal hayatını sürdürebildiği bir hastalıktır. Tedavi süreci sadece ataklar geldiği zaman değil, atakların oluşmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Duygu durum dengeleyici ilaçlar bu açıdan oldukça önemlidir. Bipolar bozukluğa sahip hastalar bir süre sonra kendilerini iyi hissettikleri için ilaç kullanımını bırakmak isteyebilirler. Burada hasta yakınlarının, hastaya yaklaşımı oldukça önemlidir. Hastanın ilaç kullanımını destekleyici söylemlerde ve özellikle hastalığın atakları açısında aile yakınlarının farkındalığının yüksek olması oldukça önemlidir” şeklinde konuştu.
Bipolar bozukluğu önlemek için bilgiler veren İygün, “Düzenli ve yeterli uyunmalıdır. Yaşa ve vücut tipine uygun sağlıklı ve dengeli beslenme alışkanlığı kazanmak çok önemlidir. Doktor kontrolünde doğru bir beslenme planı oluşturulmalıdır. Mümkün olduğu kadar egzersiz yapılmalıdır. Stresli ortamlardan mümkün olduğu kadar uzak durulmalıdır. Alkol mümkün olduğu kadar azaltılmalı veya hiç tüketilmemelidir. Nefes egzersizleri yapılmalıdır. Öfke kontrolü yapılmalıdır.”