ANKARA (AA) - Türk bilim insanı Doç. Dr. Mehmet İlkin Naharcı tarafından, zihinsel yeteneklerin bozukluğu ile kendini gösteren demans hastalığına sahip bireyler arasında yapılan çalışmada, ilk sırayı alzaymırın aldığı belirlendi.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi Geriatri Bilim Dalı Eğitim ve İdari Sorumlusu Doç. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, 21 Eylül Dünya Alzaymır Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında bunama olarak bilinen bu rahatsızlığın, yaşlılıkla beraber ortaya çıkan ve başta unutkanlık olmak üzere çeşitli zihinsel ve davranışsal bozukluklara yol açan ilerleyici bir beyin hastalığı olduğunu söyledi.
Bellek kaybı ile kendini gösteren rahatsızlığın önemli bir bilişsel bozukluk sürecini kapsadığını ifade eden Naharcı, hastalarda unutkanlık, öğrenme güçlüğü, konuşma bozukluğu, evin yolunu kaybetme, kişileri tanıyamama, kararsızlık ve huzursuzluk, ilgisizlik, saldırganlık, uyku bozukluğu, amaçsız dolaşma, hayal görme ve depresyon görüldüğünü vurguladı.
Naharcı, Yaşla birlikte alzaymır sıklığının arttığının altını çizen Naharcı, bu rahatsızlığın bulaşıcı ve kalıtsal bir hastalık olmadığını, ancak düşük oranda ailesel yatkınlık olabileceğinin öngörüldüğünü anlattı.
Doç. Dr. Mehmet İlkin Naharcı, ileri yaş, ailede benzer öykünün varlığı, sigara ve alkol kullanımı, yüksek LDL kolesterol ve homosistein düzeyleri, hipertansiyon, diyabet, damar sertliği, kafa travması, depresyon, düşük sosyoekonomik düzey ve eğitim düzeyinin risk faktörleri olarak sıralanabildiğini söyledi.
Hastalığın erken evrede yakın bellek kaybı ile kendini gösterdiğini vurgulayan Naharcı, unutma, eşya kaybetme, keyifsizlik ve mutsuzluk ile belirginleşen bir moral bozukluğu halinin görüldüğünü belirtti.
Orta evrede ise kişileri tanıyamama, yıkanma, giyinme gibi gündelik işlerde yardım ihtiyacı, çevrede kaybolma, konuşmada bozulma, hayaller görme, depresyon gibi ruhsal bozukluklarla karşılaşılabildiğine işaret eden Naharcı, ilerleyen dönemlerde ise aile üyelerini tanıyamama, yemek yeme ve yürümede güçlük, zaman içinde yatağa bağımlı hale gelme, tuvaletini kaçırma gibi davranış bozukluklarının görülebildiğini dile getirdi.
"Alzaymır tüm demansların önemli bir oranını oluşturuyor"Naharcı, bellek, muhakeme ve yargılama gibi zihinsel yeteneklerin bozukluğu ile giden hastalıkların tümü olarak isimlendirilen demans hastalarının büyük bölümünü alzaymırlıların oluşturduğunu söyledi.
Demans ana başlığı altında, alzaymırın tüm demansların önemli bir oranını teşkil ettiğine dikkati çeken Naharcı, depresyonun alzaymırda kesin bulunması gerekmediğini ve belirlenmesi halinde mutlaka tedavi edilmesi gereken ayrı bir hastalık olduğunun altını çizdi. Bazen bu hastalara yanlışlıkla alzaymır teşhisi konulup tedavi edildiğine işaret eden Naharcı, "Bu hastalıkta beyin hücreleri zamanla kaybedilmektedir. Hastalık ilerledikçe kişinin ruh halinde değişiklikler ve şuur bulanıklığı sıklıkla karşımıza çıkmaktadır." diye konuştu.
"Hasta ile doğru iletişim geliştirilmeli"Doç. Dr. Naharcı, demans hastalarında alzaymır görülme sıklığına ilişkin bir çalışma yaptıklarını belirterek, "Polikliniğimizde düzenli olarak takip edilen hastalarımız ile demans nedenlerine ilişkin bir araştırma yaptık. Araştırma sonucu Hint Palyatif Bakım Dergisi (Indian Journal of Palliative Care) isimli uluslararası bir dergide de bilimsel makale olarak yayımlandı." dedi.
Araştırmada önemli sonuçlar elde ettiklerini ifade eden Naharcı, şu bilgileri verdi:
"Araştırmamızda, demans nedenleri arasında en sık görülen hastalığın alzaymır olduğu, bu hastaların, tanıdan itibaren ortalama 4 yıl olmak üzere 12 yıla kadar yaşayabildikleri tespit edildi. Hastalarda, en çok kalp-damar hastalıkları, demans ve enfeksiyon kaynaklı ölümlerin görüldüğü ortaya konuldu. Ayrıca, Lewy cisimcikli ve Parkinson demansı bireylerde işlevselliğin daha hızlı ve belirgin bozulduğu saptandı."
Naharcı, bu hastalarda bakımın çok önemli olduğunu hatırlatarak, "Uygun ve doğru bakımla hastanın çektiği sıkıntılar azaltılabilir. Ayrıca aile bireyleri ve bakıcıların hastalığın ilerleyişinde karşılaşabilecekleri zorluklara ilişkin farkındalıkları artırılarak hasta ile doğru iletişim geliştirilebilir." diye konuştu.