İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, binalarda meydana gelen yıkımlarda, zemine göre inşaatların yapılmaması, depremdeki salınımın etkisi, binaların alçak veya yüksek katlı olmasının başlıca sebepler olmadığını belirtti.
Prof. Dr. Kozanoğlu, Kahramanmaraş merkezli depremlerde enkaza dönen binlerce binanın proje, malzeme ve uygulama hataları nedeniyle yıkıldığını, yıkımlarda binaların yüksek katlı veya az katlı olmasının başlıca bir sebep olmadığını söyledi. Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, rezonans aleti ile depremin frekansı ve salınımına göre, alçak veya yüksek katlı binaların farklı farklı etkilenebileceğini, yüksek katlı binaların tek başına tehlike oluşturduğu algısının yanlış olduğunu ifade etti. Binaların altında yer alan iş yeri ve otoparklarda, inşaatın ardından yapılan duvar eksilmesinin de depremde yumuşak kat oluşturduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Kozanoğlu, üst katların sağlam olmasının da böyle bir durumda binanın yıkılmasına engel olamayabileceğine vurgu yaptı.
"Zemini tanımak önemli"
Yüksek katlı binaların yıkımda daha etkili olduğu algısının yanlış olduğuna değinen İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Celalettin Kozanoğlu, suyun üzerinde duran yüksek katlı gemileri örnek verdi. Zemine uygun olduğu takdirde az katlı veya yüksek katlı binaların inşasının depremde tek başına yıkıcı tesir etmediğini söyleyen Prof. Dr. Kozanoğlu, "Alsancak’taki limana bakıyoruz, bazen ve neredeyse 15 katlı gemilerin yanaştığını görüyoruz. Bu gemiler suyun üzerinde duruyor. Biz suyun üzerine 15 katlı binalar yapabiliyoruz. İşte geminin altındaki suyu nasıl tanıyorsak binanın altındaki zemini de aynı şekilde iyi tanımamız lazım. Bu da bize geoteknik çalışmaları, zemin etütlerini mutlaka proje tasarım aşamasında yapılmasını ve zemin özelliklerinin kesin olarak bilinmesini gerektiriyor. Dolayısıyla biz zemini tanıdıktan sonra o zemine göre 3 katlı da bina yapabiliriz, yüksek katlı bina da yapabiliriz. Bugün artık 850 metre yüksekliğinde betonarme binalar yapılıyor. Binaları zemin özelliğine göre tasarladığımız takdirde bu binalar tehlike oluşturmayabilir" açıklamasında bulundu.
"Alçak binalar depremde yüzde 100 yıkılmaz demek mümkün değil"
Depremin geliş ve vuruş frekansına göre yüksek ve alçak binalardaki etkileşimin değiştiğini söyleyen Prof. Dr. Kozanoğlu, rezonans aleti ile salınıma göre binalardaki sarsıntı değişimini gösterdi. Kozanoğlu, "Rezonans aleti ile bunu rahatça görebiliriz. Bu da bize depremde binaların salınımının zeminin cinsine göre binaların salınımının değiştiğini gösteriyor. Alçak binalar depremde yüzde 100 yıkılmaz demek mümkün değil. Kahramanmaraş merkezli depremler de değişik frekanslarda etki yaptığı için ne yazık ki hem alçak hem de yüksek katlı binalara etki yaptı. Bizim bina yapımında imalatta hata varsa, projede hata varsa, uygulamada ve malzemede hata varsa bu büyüklükteki depremde böyle bir yıkımın olması kaçınılmaz olabiliyor. Binalardaki nizamlarda da bazen hatalar olabiliyor. Yan yana dikilen binaların kat seviyelerinin farklı farklı yerlerde olması, yapıların birbirlerine çekiç kuvveti etkisi oluşturmasına sebep oluyor. Binalardaki kolonların ortasına vuran diğer binanın döşemesi, yıkıma ayrıca sebebiyet verebiliyor" diye konuştu.
Yumuşak kat tehlikesi
Bazı binalarda, özellikle alt katların iş yeri ve otopark olarak kullanıldığı takdirde duvar yerine camekan kullanılmasının tehlikesine dikkat çeken Prof. Dr. Kozanoğlu, "Özellikle binaların altlarında yer alan iş yeri veya otoparklarda duvarların kaldırılması, oranın yumuşak kat olmasını sağlıyor. Üst katlar sağlam bile olsa alt katın bu şekilde boşaltılması, yumuşak kat nedeniyle o binanın yana doğru yıkılmasına sebep olabiliyor. Duvarlarımız düşey yük taşımıyor evet ama deprem sırasında yatay yüklerde etkili oluyor" dedi.