Sosyolog Doç. Dr. Adem Palabıyık, 2013 yılında organize olarak gerçekleştirilen Gezi Parkı olaylarının bir siyasal kaos planı olduğunu belirterek, “Gezi kalkışması amacına ulaşsaydı, bugünün Ukrayna’sı biz olacaktık” dedi.
Doç. Dr. Adem Palabıyık, Gezi olaylarına dair İHA’ya açıklamalarda bulundu. Palabıyık, 2013 yılında meydana gelen Gezi kalkışmasının savaş öncesi Ukrayna’daki süreç ile yakından ilişkili olduğunu ve eğer Ukrayna’da savaş öncesi meydana gelen sürecin benzeri Türkiye’de yaşansaydı, bugünün Ukrayna’sı ile ortak bir kader yaşanmış olabileceğini söyledi. Palabıyık, “Gezi olayları masum bir kalkışma değildi, çünkü Gezi kalkışması özellikle başka devletler tarafından ciddi anlamda desteklendi ve fonlandı. Birçok anarşist hareketin buluşma noktası olan Gezi Parkı’nın asıl amacı, iktidarı tamamen Batı ve ABD’ye teslim olmuş kukla bir yönetime teslim etmekti. ABD yanlısı bir iktidarın, ülkemizin beka sorunu ile uzaktan yakından ilişkisi olmayacaktı. Suriye’nin kuzeyine operasyonlar yapılmayacaktı, askeri vesayet devam edecekti, Diyarbakır annelerinin evlat nöbetine son verilecekti ve PKK’nın etkisi özellikle bölgede daha fazla hissedilir hale gelecekti. Sadece bunlar da değil, AB’nin teröre verdiği destek artacak, böylelikle iç çatışmalara zemin hazırlanacaktı. Dış politikada özellikle Doğu bloğu karşıtı bir siyasal tercih izlenecek ve ABD’nin mandası olma yolunda ön kabul gerçekleşecekti. Böylelikle Rusya, İran ve birçok ABD karşıtı devlet ile ülkemiz karşı karşıya getirilecek ve Türkiye, topyekûn bir savaşı içine dahil edilecekti. Gezi kalkışmasının asıl amacı, Menderes ve Özal zincirini koparmak ve Erdoğan’ın karizmasının siyasal hayatı ile birlikte sonunu getirmekti. Böylelikle II. Abdülhamit döneminde olduğu gibi lidersiz bir toplumu yönetmek ve bölmek kolaylaşacaktı. Şurası açıktır ki Gezi kalkışması amacına ulaşsaydı, bugünün Ukrayna’sı biz olacaktık” dedi.
“Gezi kalkışması, 15 Temmuz’un erken fragmanıydı, tüm FETÖ bileşenleri destek verdi”
Gezi olayları ile FETÖ sürecinin yakından ilişkili olduğunu belirten Sosyolog Palabıyık, şöyle devam etti:
“Unutulmamadır ki Gezi kalkışması aynı zamanda 15 Temmuz alçak darbe girişiminin ön fragmanıydı. Tüm FETÖ bileşenleri Gezi kalkışmasına destek verdi. Gezi kalkışması ile bir nabız ölçümü yapıldı ve FETÖ ile bileşenleri, sonraki sürecin neler olabileceğine dair senaryoları Gezi kalkışması üzerinden geliştirdi. Gezi olaylarının yaşandığı günlerde özellikle uluslararası medyanın yayın iştahı hiçbir zaman sona ermedi ve ülkemizi uluslararası arenada güçsüz göstermenin bir yolu olarak kabul gördü. Aynı medya, ülkemizin birçok konuda orantısız güç kullandığını öne sürdü ve Gezi kalkışmasını meşru lanse etmenin yollarını aradı. Yine aynı medya 15 Temmuz gecesi yaşananları neredeyse örtbas etmeyi tercih etti. ABD, ‘şu an Türkiye’de bir girişim yaşanıyor’ ifadesiyle süreci önemsizleştirmeye çalıştı. Çünkü Gezi kalkışması özellikle ABD ve medyası tarafından destekleniyordu. Gezi kalkışması amacına ulaşmış olaydı, 15 Temmuz hain darbe girişimine hiçbir karşılık verilmeyebilirdi.”
“60 darbesi, 27 Şubat, 17-25 Aralık kumpası ve 15 Temmuz neyse, Gezi kalkışması da oydu”
Gezi olaylarının bir sınıf iddiasının olmadığını ve kaos zincirinin devamı olduğunu dile getiren Sosyolog Palabıyık, “Gezi kalkışması sınıflı bir hareket değildi, ayrıca bir toplumsal hareket olarak algılanamazdı. Çünkü Gezi kalkışması, birbirini benimsemeyen ideolojilerin bir arada yer aldığı kalkışmaydı ve meselenin bir toplumsal hareket değil, organize edilmiş bir anarşist hareket olduğu açıktı. Taksim Dayanış Platformu altında ciddi bir örgütlenme gerçekleşti ve bu platform, Soros’çu isim Osman Kavala tarafından fonlanıyordu. Soros’un Ukrayna ve bazı ülkelerde yaptıklarının benzeri Gezi kalkışmasında denenmişti. Halbuki, sosyolojide toplumsal hareketlerin lideri, amacı, ideolojisi ve süreci vardır ama Gezi olaylarında hiçbiri yoktu. 60 darbesi, 27 Şubat, 17-25 Aralık kumpası ve 15 Temmuz neyse, Gezi kalkışması da oydu. Çünkü Gezi kalkışması seçilmiş bir liderin kabul görmediğinin meşru yollarını arama uğraşıydı ve başarı imkânı yoktu. Çünkü Erdoğan, rasyonel ve karizmatik bir siyasal aktördü, gücünü halktan ve Anayasa’dan alıyordu ve Gezi kalkışması, sahip olduğu anarşik tutumla, kanunların hiçe sayılmasından yanaydı. Cumhurbaşkanımızın karizmatik liderliği sayesinde Gezi kalkışması başarılı olamadı ve hem AB ülkeleri hem de ABD, bu süreçten istediğini elde edemedi. Ama bu ülkeler vazgeçmediler ve 15 Temmuz gecesi hain FETÖ darbe girişimini gerçekleştirmeye çalıştılar. İşin ilginç yanı ise Gezi kalkışmasında bir araya gelen sosyal ve siyasal kesimler 15 Temmuz hain darbe kalkışmasının, iktidarın bir oyunu olduğu noktasında söz birliği yaptılar. Bu da Gezi kalkışması ile FETÖ darbe girişiminin aynı doğrultuda ilerlediğini ispatladı” şeklinde konuştu.