Tarih: 05.03.2021 14:58

Milletvekili Fendoğlu, işletmelerin sorunlarını dile getirdi

Facebook Twitter Linked-in

Milletvekili Mehmet Fendoğlu, TBMM’de işletmelerin sorunlarını dile getirip, “Zayıf mali yapıları nedeniyle bankalardan ihtiyaç duydukları finansmanı sağlayamayan KOBİ’ler çok yüksek faiz ve kredi maliyetleriyle karşılaştıklarından sürekli dar boğazlar yaşamaktadırlar” dedi.

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Malatya Milletvekili Mehmet Fendoğlu, TBMM Genel Kurulunda, Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşma yaptı.

MHP Malatya Milletvekili Fendoğlu konuşmasında , “Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin ikinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Yasalaşacak olan bu kanun teklifini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak desteklediğimizi beyan ederim.

Türk finans sektörü, gelişmekte olan ülkelerin genelinde olduğu gibi bankacılık ağırlıklıdır. Ekonomik büyüme, finansal gelişme ve derinleşme ile mümkündür. Ülkemizin mevcut finansal yapısının kredi piyasası ağırlıklı olduğu ve bu piyasada da mevduat bankacılığının baskın olduğu görülmektedir. Bu yapı ancak belirli ekonomik gelişmişlik düzeyine erişinceye kadar yeterli olmayabilir. Finansal gelişme ve derinleşme ancak finansal aracılar arasında denge sağlanmasıyla mümkün olabilir. Diğer finansal kurumların bankacılığın ağırlıklı olduğu bu yapıda kendilerine yer açmakta zorlanmaları ve bankacılık sektörü üzerinde yoğunlaşmanın meydana getirdiği kırılganlık ve riskler ancak diğer finansal kurumların gelişimiyle azaltılabilir. KOBİ’lerin finansmanda önemli bir role sahip finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerinin kaynak maliyetlerinin düşürülmesi, sundukları hizmetlerin yaygınlaştırılması ve kolaylaştırılması, reel sektörün finansman yollarının çeşitlendirilmesi ile sağlanabilir. Finans sektöründeki kurumların ve araçların çeşitliliği ve etkinliği, düzenlemelerle desteklenirken kurumlar ve araçlar arasındaki rekabet eşitliğini sağlamak amacıyla düzenleme farklılıklarının da ortadan kaldırılması gerekir. Zayıf mali yapıları nedeniyle bankalardan ihtiyaç duydukları finansmanı sağlayamayan KOBİ’ler çok yüksek faiz ve kredi maliyetleriyle karşılaştıklarından sürekli dar boğazlar yaşamaktadırlar. Bu bağlamda KOBİ ve esnaflarımızın yaşanabilecek her türlü dar boğazdan kurtarabilmek, banka kredi notlarının düzenlenmesi için sicil affının sağlanması gerekmektedir. Dolayısıyla finansal tabana yayılma artırılmalıdır. Finansal tüketicilerin bilinçlendirilmesi, finansal ürün seçeneklerine erişimlerin artırılması, finansal okuryazarlığın ve finansal araçlar ile kurumların bilinirliğinin artırılması, finansal tüketici tabanının geliştirilmesi ve korunması gerekmektedir” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin istikrarlı ve uzun dönemli bir büyüme performansını sürdürebilmesi için yurt içi tasarrufların kilit rol oynadığına dikkat çeken Fendoğlu, “Ancak malum olduğu üzere ülkemizde hane halk tasarruf oranları istenildiği kadar yüksek düzeyde değildir. Çok tabiidir ki hane halk tasarruflarının artması ve bu tasarrufların ekonomiye kazandırılması, öncelikle, bireylerin kendilerini finansal açıdan güvence altında hissedecekleri uygun tasarruf ürünlerinin bulunmasıyla mümkündür. Bu nedenle, özellikle, bireyler için tasarrufları artırıcı tedbir ve uygulamalar daha da önemli hâle gelmiştir. Uluslararası literatürde "sözleşmeye dayalı tasarruf sistemi" olarak adlandırılan, tasarruf sahibinin belirli bir süre birikim yaptıktan sonra, önceden belirlenmiş bir menfaate ulaştığı yatırım araçlarının tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çok uzun zamandır yaygın şekilde uygulandığı görülmektedir.

Sözleşmeye dayalı tasarruf sistemleri arasında en yaygın olanlar; ulusal finansman fonları, hayat sigortaları, kamu destekli sosyal emeklilik sigorta sistemleri ve özel emeklilik fonları dır. Dünyada yaygın olarak kullanılan diğer bir sözleşmeye dayalı tasarruf örneği de birikim dönemi sonrası katılımcıların belirli konularda finansman kullanma hakkı elde ettikleri tasarruf finansman modelidir. Söz konusu sistem, dünya genelinde 100’den fazla ülkede, konut başta olmak üzere, dar ve orta gelirli kesimlerin çeşitli ihtiyaçlarının finansmanı için alternatif bir finansal yöntem olarak uygulanmaktadır. Genel olarak sistemin, tasarruf oranlarını arttırma, dar gelirlilerin finansmana erişimini kolaylaştırma, genç hane halklarında tasarruf bilinci oluşturma, orta ve uzun vadede finansal istikrara katkı sağlama gibi önemli faydaları bulunmaktadır” dedi.

Türkiye’de de vatandaşların konut ve taşıt edinmeleri için finansman hizmeti sunan özel firmaların bir süredir faaliyet gösterdiklerinin bilindiğini aktaran Fendoğlu, “Söz konusu firmaların uygun şekilde denetim ve gözetime tabi tutulmasıyla bu alanın güvenliği sağlanarak finansal sektörümüzün çeşitlenmesine, piyasalarımızın derinleşmesine ve nihayetinde, ülkemiz tasarruf düzeyinin artmasına katkı sağlayacağı değerlendirilmiştir. Mevcut uygulamada firmalar, belirli bir varlığı satmaktan ziyade varlığın satın alınması amacıyla müşterisine finansman kullandırmakta, bireysel veya grup hâlinde tasarruf seçenekleri bulunmaktadır. Müşterilerden tasarruf ve finansman tutarına göre değişen oranlarda bir ücret tahsil edilmektedir. Belirli bir süredir kendi iç dinamikleriyle bir şekilde varlığını devam ettiren sistemin kurumsal bir yapı kazanması sistemin istikrarlı şekilde çalışması, bu sistemde tasarruf eden müşterilerin hak ve menfaatlerinin korunması bakımından önem arz eder hâle gelmiştir. Bu çerçevede, hazırlanan kanun teklifiyle "tasarruf finansman şirketleri" olarak adlandırılan firmaların düzenlenmesi ve denetim altına alınması amaçlanmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarruf finansman sistemi en genel anlamıyla, müşterilere birikim yapmaları karşılığında konut, iş yeri veya taşıt edinmek üzere daha uygun maliyetlerle finansman kullandırılmasıdır. Modeli finans sektöründeki diğer uygulamalardan farklı kılan temel unsur finansman kullanımının mutlaka belirli bir süre ve tutarda tasarruf etme şartına bağlı olmasıdır. Diğer bir deyişle bu sistemin özü tasarruf edenler ile finansman sağlayan kişilerin aynı olmasıdır. Söz konusu özellik, tasarruf finansman yönteminin hem güçlü hem de zayıf yanını oluşturmaktadır. Güçlü olmasının sebebi, sistemin dışarıdan kaynak ihtiyacı duymaması finansmanında gerekli fonun, bir kooperatif gibi iştirakçilerden sağlanmasıdır. Bu sayede, bir taraftan finansman için piyasanın altında bir maliyet sağlanabilir iken, diğer yandan piyasa dalgalanmalarından bağımsız bir faaliyet sürdürme imkânı doğmaktadır. Ancak kapalı bir yapı olarak çalışan sistemin müşteri giriş ve çıkış dalgalanmalarına karşı olan hassasiyeti en kritik zayıflığını oluşturmaktadır. Bu bakımdan tasarruf finansman sektörünün, etkin bir şekilde denetlenmesi, özellikle de finansal sürdürülebilirliğini sağlamak üzere gerekli likidite önlemlerinin alınması büyük önem arz etmektedir. Bu çerçevede, konuya ilişkin teknik düzeydeki çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Özellikle dünya uygulamaları incelenmiş, ülkemiz uygulamalarında da göz önünde bulundurularak sistemin etkin bir şekilde çalışmasını temin edecek bir yasal altyapı tesis edilmesi için bu kanun teklifinin hazırlandığını görmekteyiz. Kanun teklifi sayesinde, firmalar Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumunun denetimi ve gözetimi altına alınacak. Bu faaliyeti icra edecek firmalar için ayrı bir lisans türü ihdas edilmiş olacak. Dolayısıyla, lisans verilenler dışında sistemin izinsiz şekilde icra edilmesi yasaklanacak ve cezai yaptırım uygulanacak. Tasarruf finansman şirketi unvanıyla bu faaliyeti yürüten firmalar faktoring, leasing ve tüketici finansman şirketleriyle aynı kanun altında düzenlenmiş olacak; Finansal Kurumlar Birliğine üye olacaklar. Mevcut dönemde sistemi icra etmekte olan firmaların intibak sağlamak veya tasfiye olmak amacıyla BDDK’ye başvurması gerekecek. Yürürlük sonrası bir aylık süre içerisinde başvurmayan şirketler hakkında izinsiz faaliyet hükümleri işletilecek. Öngörülen sürede intibak sürecini tamamlamayan şirketlerin tasfiyesi istenecek. Müşterilerin hak ve menfaatlerini koruyamayacağı anlaşılan firmalara tasfiye komisyonu atanacak. Firmalar nezdinde toplanan tasarrufların tasfiyesi genel hükümlere göre gerçekleştirilecek. Bu tasarruflara herhangi bir devlet güvencesi veya sigorta sistemi getirilmeyecek” şeklinde konuştu.

Fendoğlu, konuşmasını şöyle tamamladı:

“Lisans alarak faaliyet göstermeye hak kazanan firmaların maruz kaldıkları risklerin yönetilmesi amacıyla kanun teklifinde ve hazırlanacak alt düzenlemelerde çok çeşitli tedbirler alınmış olacak. Bu kapsamda, şirketlerin öz kaynak ve likiditelerine ilişkin kısıtlamalara ve standart oranlarına uymalarına, karşılık ve ihtiyat fonu ayırmalarına, muhasebe sistemi kurmalarına, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarına sağlıklı raporlama yapmalarına, düzenli olarak bağımsız denetimden geçmelerine ilişkin hükümler getirilecektir. Firmaların başta iç sistemleri olmak üzere uygun ve yeterli organizasyon ve yönetsel yapıların tesis edilmesi sağlanarak, kurumsallık düzeyleri artırılarak mevcut firmalar için eleştirilen hususlardan bir tanesi olarak da toplanan tasarrufların firmanın dâhil olduğu grup içerisindeki diğer faaliyetlerde de kullanılması önlenecek.

Bu kaynakların münhasıran belirli likit finansal varlıklara yatırılması zorunluluğu getirilecek. Firmalar nezdinde fon biriktiren müşterilerin hak ve menfaatleri korunacak, müşterilerin sözleşmeden cayma ve fesih hakları düzenlenerek tasarrufların iade edilmesini engelleyen firmalara cezai yaptırımlar getirilmiş olacaktır. Firmayı zarara uğratarak tasfiye aşamasında müşterileri mağdur eden tasarruf finansman şirketi yönetici ve mensupları hakkında adli ceza hükümleri düzenlenmiş olacak, bu kişilerin kişisel mal varlıklarına rücu edilebilecek. Nihai olarak, ülkemizde finans sektörü çatısı altında kamunun denetimi ve gözetimi altına alınmış bir sektörün tasarruf sahiplerinin ve finans sektörünün diğer alt bileşenlerinin olumsuz etkilenmesi önlenmiş olacaktır.

Sözlerimi Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün nutkuyla tamamlayacağım. "Türkiye Cumhuriyeti tam bağımsızdır. Türkiye devletinin bağımsızlığı kutsaldır. Bağımsızlığımız lütuf veya ikram değil, bizzat kahraman ecdadımızın kan ve can pahasına elde ettiği muhteşem bir kazanımdır. Bilinsin ki Türk milletinin bağımsızlığı asla çiğnetilmeyecektir. Millet, sonsuz bir huzur ve güvenlik içinde rahat bulunmalıdır. Ülkemizin herhangi bir köşesinde halkın güvenliğini, devletin birlik ve asayişini bozmaya yeltenenler devletin bütün kuvvetlerini karşılarında bulmalıdır; o, sonsuza kadar güvenlik ve koruma altında olmalıdır. Hiç unutulmasın ki bağımsızlığımıza düşkünüz, esaretin de sonuna kadar düşmanıyız."


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —