MHP Genel Başkanı Bahçeli: Türk'ün bahar kalkanı sınırlarımıza set çekmiştir

MHP Genel Başkanı Bahçeli, 'Arap Baharı'nın isyan dalgasının son etabı olan Suriye'ye karşı Türk'ün bahar kalkanı sınırlarımıza set çekmiştir. Sorulacak hesabımız vardır. Alınacak intikamımız vardır.' dedi.

Politika 3.03.2020 14:51:12 0
MHP Genel Başkanı Bahçeli: Türk
Tarih: 01.01.0001 00:00

TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, nice cesaret, feragat ve hamiyet örnekleriyle vatanın ve milletin bekasının asırlarca korunduğunu söyledi.

Vatan topraklarının her karışının, eski hakimiyet havzalarının her köşesinin şehit kanlarıyla sulandığını, Türk milletinin hatıralarıyla süslendiğini dile getiren Bahçeli, şehitlerin, Türk tarihinin kilit taşları, milli kader ve kararın yegane iftihar kaynakları olduğunu belirtti.

Bahçeli, "Ölürsem şehit, kalırsam gazi" diyen bir milletin, "Yare nişandır tenine erlerin, şehitlik son rütbedir askerin" duruşuna sahip vatan evlatlarının kolunu bükecek, boynunu eğecek, diz bağlarını çözecek ne bir güç ne de bir kudret olduğunu vurguladı.

"Şehit zamanın şahidi, milli varlığımızın şahabı ve şahikasıdır." diyen Bahçeli, şehitlerin teminatıyla sahip olunan mukaddesat zırhını orasından burasından tahrip edecek bir silahın henüz icat edilmediğini söyledi.

Suriye'nin 14 eyaletinden biri olan İdlib'de 27 Şubat 2020'de yaşanan şehadetlerin, milleti ziyadesiyle üzdüğünü, derinden yaraladığını dile getiren Bahçeli, "Alçak Esad ve ahlaksız destekçileri kanımızı dökmüştür. Ne olursa olsun, kim hangi saldırıyı yaparsa yapsın, Türk milletinde verilecek kan da bitmez, ayağa kalkacak kahraman da eksilmez. Kurt kışı geçirir geçirmesine, ama yediği ayazı unutmaz. Atılan okları, kurulan tuzakları hatırından ve havsalasından asla çıkarmaz." ifadelerini kullandı.

"Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yapılan her saldırıyı nefretle lanetliyorum"

Bahçeli, İdlib'in Cebel Zaviye bölgesindeki Balyun kasabasında konuşlu Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarına önce karadan roket ve top mermileriyle saldırı düzenlendiğini, arkasından hava bombardımanı başladığını hatırlattı.

Rejim uçakları ve destekçilerinin, bölgeye intikal eden bir konvoy ile kahraman Türk askerlerinin bulunduğu eski bir belediye binasını alenen hedef aldıklarını anlatan Bahçeli, burada çok sayıda askerin şehit düştüğünü kaydetti.

Oluşan enkazın altında kalan Mehmetçiğe yardım etmek isteyen Türk askerlerinin ise saldırıların devam etmesi üzerine bir başka binaya sığındıklarını ancak buranın da ateş altına alındığını aktaran Bahçeli, hunhar saldırıda 34 askerin şehit olduğunu, 32 askerin yaralandığını belirtti.

Bu alçak saldırının içinde Suriye, İran ve Rusya olduğunu, hepsinin birden cinayet devriyesine çıktıklarını vurgulayan Bahçeli, "Türk askerinin kanı bu husumet cephesi tarafından dökülmüştür. Niyazım odur ki şehadetleri mübarek olsun. Zalimlerin kanı kurusun, Türk milletinin ahı tutsun. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'ne yapılan her saldırıyı nefretle lanetliyorum." dedi.

"Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak"

Şehitlere Allah'tan rahmet, ailelerine, silah arkadaşlarına, Türk milletine sabır ve başsağlığı dileyen Bahçeli, şunları kaydetti:

"Karanlık emel sahipleri bilmelidir ki dirimiz asker, vurulanımız şehittir. Onların dirisi kalleş, vurulanı ise leştir. Türk milleti şehitlerine minnettardır ve onlar ölmemiştir. Allah yolunda öldürülenlere 'Ölüler.' demeyiz. Bilakis onlar diridirler, fakat biz anlayamayız. Nitekim Allah tektir, ordusu Türk oğlu Türk'tür. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacaktır. Bize namlu çeviren, kurşun atan, bomba fırlatan delik deşik edilmeye, devrilip gömülmeye mecburdur, müstahaktır.

Türk milletine meydan okuyan, Türkiye'ye kafa tutan, yiğit evlatlarımıza pusu kurup silah çeken kim varsa dökülen kanlarda boğulmaya sonuna kadar mahkumdur. Doğudan batıya, kuzeyden güneye büyük bir aile şuuruyla kenetlenip, birbirimize dayanarak, birbirimizden güç alarak, milli birliğimizi perçinleyerek bu zor dönemi atlatacağız. Hiçbir zalim, hiçbir zorba Türkiye'ye kanlı dişlerini geçiremez. 21 ilimizde al bayrağa sarılı şehit naaşları muazzam katılım ve sahiplenmeyle omuzlarda taşınmış, dualarla vatan topraklarına emanet edilmiştir."

"Sorulacak hesabımız, alınacak intikamımız vardır"

Bahçeli, 26 Şubat'ta İdlib'de rejim güçlerinin hava saldırısı sonucunda şehit olan askerlerin sosyal medya hesaplarındaki paylaşımlarını okuyarak, "Sorarım sizlere, bu kadar asil ve soylu kahraman evlatları sinesinden çıkaran Türk milletine güç yeter mi? Zor söker mi? Kurşun işler mi? Kahramanlar nöbetteyken ezan susar mı? Bayrak iner mi? Hele bir söyleyin kurumuş ve kudurmuş Esad hayranları, bu kutlu vatan bölünebilir mi? Hayır, asla. Ne ezan susar ne bayrak iner ne de vatan bölünür." ifadelerini kullandı.

Vatan, bayrak ve millet için, sere serpe toprağa düşen kahramanların Türk milletinin şeref timsalleri olduğunu belirten Bahçeli, şehitlik mertebesinin de ulaşılabilecek en yüksek mertebe olduğunu vurguladı.

Türk askerinin, tarih sahnesine çıktığı andan itibaren inançla ve muazzam bir görev aşkıyla pek çok zafere imza attığını dile getiren Bahçeli, asırlardır şehitlerin anneleri, babaları, eşleri ve çocuklarının gözyaşı dökerken ağızlarından tereddütsüz "Vatan sağ olsun." cümlesinin döküldüğünü söyledi.

Düşmanın Sakarya Cephesi'nde ilerlediği zamanlarda bazı mebusların, Meclis'i Kayseri'ye taşımanın gerekliliğini savunmaları üzerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Son mermimi kullanıp, son nefesimi verinceye kadar savunmama devam edeceğim. Düşman gelip beni, bayrağımın altında, şehit olmuş ve al kanlar içinde yatarken bulacaktır." sözünü aktaran Bahçeli, "Kendi payıma konuşuyorum; görev düşsün, ihtiyaç olsun, bayrağımı alır, silahımı kuşanır, besmelemi çeker koşa koşa cepheye gider, mevziye girerim. Allah nasip eder şehit olurum, nasip eder gazi. Ancak kanımın son damlasına kadar Türklüğün ve Türk milletinin bekası için vuruşur, son takatime kadar da mücadele ederim. Çünkü aklım hep Türkiye'dir, kalbim Türk milletiyle bir ve beraber atmaktadır." diye konuştu.

Türkiye'nin, İdlib saldırısından hemen sonra Bahar Kalkanı Harekatı'nı başlattığını anımsatan Bahçeli, "Arap Baharı'nın isyan dalgasının son etabı olan Suriye'ye karşı Türk'ün bahar kalkanı sınırlarımıza set çekmiştir. Sorulacak hesabımız vardır. Alınacak intikamımız vardır." dedi.

Bahçeli, harekatla birlikte F-16'ların, SİHA'ların, İHA'ların, kasırga füzelerinin, fırtına obüslerinin zulüm mevzilerini dövmeye başladığını, rejim unsurlarının kaçacak ve saklanacak delik aramanın derdinde olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir hususu tarif ve tespit etmenin sayısız yararları vardır. Türkiye İdlib'de savaş oyunlarının, hegemonya senaryolarının içinde değildir. Buna niyeti de yoktur. Gaye vatandır, gaye sınır, toprak ve insan güvenliğidir. Sınır demek devlet demektir. Sınırları kalbura dönmüş, güvenlik duvarları aşınmış, girenin çıkanın belirsiz olduğu bir devletin egemenlik hakları çiğnenmiştir. Aynı zamanda devlet demek egemenlik demektir. Türk devletinin hükümran haklarının başlangıç noktası hudut boylarıdır. Bu gerçeği görmeyen, bu gerçeği göstermeyen, üstelik bu gerçeği çarpıtan iç ve dış odakların alayı birden aynı şer ekseninde toplanmışlardır."

Rusya'nın bir haber sitesinde "Çalınan Şehir: Hatay" başlıklı verilen habere tepki gösteren Bahçeli, şöyle konuştu:

"İdlib Hatay'ın dibindedir. Hatta tarihsel olarak mündemiçtir. İdlib'den geri çekilirsek eninde sonunda Hatay'dan olmamız kaçınılmazdır. Böyle olursa Suriye'deki kaosun Anadolu'ya ithali de mukadderdir. Evimizin önü yanarken omuz silkersek milli onurumuzdan ve milli ömrümüzden mahrum kalırız.

Bu utanmazlıktır, mütecaviz bir Moskov oyunudur. Hatay Türk milletinin ve Türkiye'nin kardeşlik köprüsü, ayrılamaz, koparılamaz, vazgeçilemez zümrüt örtüsüdür. Kim Hatay'a göz dikiyorsa o gözü oyarız, kim el uzatıyorsa o eli kökünden keseriz. Hatay'ı tartışmaya açmak, Hatay üzerinde kuşkular uyandırmak cinayettir, hıyanettir, rezalettir ve emel sahipleri karşılarında Türk milletinin tamamını bulacaklardır."

"Hatay bizim." diyen rejimin, Suriye'yi 402 yıl egemenliği altında tutan cihan imparatorluğunu ne çabuk unuttuğunu soran Bahçeli, şunları kaydetti:

"Ne işimiz var Suriye'de?' gürültüsü koparan aymazlar, bu hakikatten haberiniz var mıdır? 'Niye Libya'dayız?' diyenler, 494 yıl orada bulunduğumuzun farkında mısınız? Yoksa safa mı yatıyorsunuz? 459 yıl Mısır'da, 402 yıl Irak'ta, 402 yıl Ürdün'de, 402 yıl Filistin ve İsrail'de, 402 yıl Lübnan'da, 401 yıl Yemen'de, 400 yıl Bahreyn'de, 400 yıl Birleşik Arap Emirlikleri'nde, 400 yıl Katar'da, 399 yıl Suudi Arabistan'da, 397 yıl Sudan'da, 381 yıl Kuveyt'te, 350 yıl Somali'de, 308 yıl Tunus'ta, 303 yıl Cezayir'de hangi kudret sahibi imparatorluğun hükmünün geçtiğini aklını ve aidiyet bilincini kaybetmiş güruh biliyor mu? Sayın Kılıçdaroğlu ve ipini ele vermiş siyasi çürükler sizin bunlara dair bir fikriniz var mıdır? Şayet varsa kimlerin hizmetkarısınız, kimlerin hizasındasınız? Hadi yok diyelim, o zaman ne işiniz var Türkiye'de ne arıyorsunuz siyasette?"

Atatürk'ün, Misakımilli sınırlarıyla ilgili sözlerini de aktaran Bahçeli, "Sayın Kılıçdaroğlu, şimdi anlıyor musun niye İdlib'deyiz? Niye Suriye'deyiz? Niye Libya'dayız? Bize değil, aziz Atatürk'e kulak ver. Bizi duymuyorsan bari Atatürk'ü duy, bari muhterem hatırasına riayet et." dedi.

"Soçi Mutabakatı'nı ihlal eden taraflar arafta değil açıkta"

Bahçeli, bugün İdlib'de Rusya'nın ikili oynadığını, İran'ın arkadan dolaşıp ateş ettiğini, Esed'in, tarih ve beşeri vicdan nezdinde "ağır ve affedilmez şekilde suç işlediğini" belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Putin ile 5 Mart'ta yapacağı planlı görüşmenin kritik ve mühim olduğunun altını çizen Bahçeli, Soçi Mutabakatı'nı ihlal eden tarafların "arafta değil açıkta" olduğunu söyledi.

Bahçeli, İdlib'de, Türkiye'nin 12, Rusya'nın 10, İran'ın ise 7 gözlem noktasının bulunduğunu, saldırıya uğrayanın, şehit verenin Türkiye olduğunu dile getirdi.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov'un, "Rusya dışındaki tüm ülkelerin uluslararası hukuka aykırı olarak Suriye'de bulunduğunu, Türkiye'nin sorumluluklarını yerine getirmediğini" söylediğini aktaran Bahçeli, "Bize göre halt etmiş, Rus yalanlarına yenilerini eklemiştir. Putin, Rusya'nın kimse ile savaşa hazırlanmadığını, kimsenin aklına da savaş fikrinin gelmemesi için elinden geldiğini yaptığını söyleme gereği hissetmiştir. Putin ne derse desin, kahramanlarımızın bölgede kasıtlı olarak hedef alındığı barizdir. Saldırıya uğrayan Türk askeri konvoyuyla ilgili önceden Rus yetkili makamlarına bilgi verilmesine rağmen, Moskova yönetimi bunu telaşla inkar etmiştir." dedi.

Rusya'nın operasyonda savaş uçaklarının bulunmadığını açıklamasına rağmen radar gerçeklerinin başka şeyler söylediğine dikkati çeken Bahçeli, "Düşününüz, ambulansları bile vuran bir barbarlıkla İdlib'de muhatap olunmuştur. Bu menfur saldırının insanlığa, ikili anlaşma ve uzlaşmalara, evrensel değer ve mirasa aykırılığı ortadadır. 27 Şubat 2020’de rejim uçaklarının arasında bal gibi, buz gibi Rus uçakları da vardı ve ölüm saçmışlardı. Kimi kandırıyorlar? Neyi anlatıyorlar? Putin'in varmak istediği yer neresidir?" diye konuştu.

Boğazlardan geçirilen Rus savaş gemilerine verilen simgesel isimlerle neyin ima edilmek istendiğini soran Devlet Bahçeli, "Görmedik sanılmasın, bilmediğimiz akla gelmesin. Çalımızı kıranın, çalımını bozarız. Dalımızı kesenin, damını yıkarız. Türk'e yan gözle bakanın alnını karışlar, kurumuş ağaç gibi budarız. Biz 'Rusya'ya güvenilmez' derken haksız mıyız? Abartıyor muyuz? Pişmiş aşa su mu katıyoruz?" ifadelerini kullandı.

ABD Başkanı Donald Trump'ın, "Putin'in çıkarının ne olduğunu" Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sormasının "tam bir akıl tutulması ve kara mizah" olduğunu belirten Bahçeli, "16 Temmuz 2018’de Trump ile Putin'in Helsinki'de buluşup Türkiye ve bölge ülkelerinin aleyhine hangi başlıklarda anlaşıp görüş birliğine vardıkları hala sırdır, esrarını korumaktadır." dedi.

"Hodri meydan, ayı gelirse gelsin"

Bugün Suriye diye bir devletin "fiilen yok hükmünde" olduğunu söyleyen Bahçeli, rejimin yıkımı esnasında ortaya çıkan toz bulutunun, en başta Türkiye'yi tehdit ettiğini vurguladı.

Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Esad'ın son kullanım tarihi dolduğunda ilk önce fişini Putin çekecektir. Bunu bilen cani Esad, 2015 yılının Ekim ayında 180 kilometrelik sahil bölgesinin tamamını Ruslara rehin vermiş, topraklarını ve hava sahasını Rus askerlerine hibe etmiştir. Bayır Bucak Bölgesi'nin, özellikle Türkmen Dağı'nın Ruslar tarafından bombalanması bunun bir sonucudur. Emin olunuz, eğer biz gitmezsek bir gün mutlaka onlar gelecekler, bununla yetinmeyip vatana ve millete kast edeceklerdir. Biliniz ki kan ve bal kokusu bir ayıyı çılgına çevirecek, zincirlerinden kopuşuna neden olacaktır. Hodri meydan, ayı gelirse gelsin, göreceği sadece ve sadece Bozkurt ruhunun dirilişi ve kahramanlığıdır."

Sağduyulu şekilde Türkiye-Rusya arasında aklı selimin hakim olmasının temel dilekleri olduğunu belirten Bahçeli, "Rusya'nın, Türkiye'nin asla kabul etmeyeceği şekilde değişen şartlara göre sınır belirleme çabası, bize göre dayatmadır, masayı dinamitlemektir. Rusya, zorba politikalarını gözden geçirmeli, Astana ve Soçi ilkelerine kesinlikle bağlı kalmalıdır. Türkiye'nin 30-35 kilometre derinliğinde bir güvenli bölge oluşturmasına destek verilmelidir. 27 Şubat katliamından dolayı Türkiye'ye özür ve tazminat konusu gündeme getirilmelidir. Esad unsurları gözlem noktalarımızın gerisine derhal ve ön şartsız çekilmelidir. M-4 ve M-5 karayollarının kontrolü müştereken sağlanmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

"AB, sınıfta kaldı"

Türkiye sınırlarına yığılan sığınmacılarla ilgili her ülkenin destek vermesini, katkı sunmasını, külfetin eşit şekilde ve hakkaniyetle paylaşılması gerektiğini vurgulayan Bahçeli, şunları söyledi:

"Doğru bir kararla sınır kapılarımız açılınca akınlar halinde yollara düşen sığınmacılara insan hakları ve özgürlük ezberini tekrarlayan Avrupa ülkelerinin çirkin muameleleri, tedirgin duruşları, çelişkili durumları, insani felaketlere duyarsız kalmaları, acıklı bir tablodur. AB, insani dramlar karşısında sınıfta kalmıştır. Biz, sığınmacı olsun, göçmen olsun, mülteci olsun, hepsine kucak açmıştık, şimdi ise mesela Yunanistan biber gazı, sis bombası ve polis zoruyla bu insanların girişlerini engellemektedir. İnsanlar denizlerde botların içinde ölüme terk edilmekte, özellikle Yunan Sahil Güvenliği acımasızca şiddet kullanmaktadır. Nerede medeniyet, nerede gelişmişlik, nereye gitti insani değerler?"

"Diplomasi başardı başardı..."

Türkiye’nin haklı mücadelesinden tavizinin asla düşünülmemesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, Rusya ve İran'ın Suriye'deki varlığının da gayri meşru olduğunu dile getirdi.

Türkiye'nin şakasının olmadığının altını çizen Bahçeli, "İdlib meselesi, bir beka müdafaasına, bir vatan muhafazasına sabitlenmiştir. Rusya ve Suriye, Türkiye'nin sabrını daha fazla zorlamamalıdır. Türk milleti; hakkını, hukukunu ve milli haysiyetini sonuçları ne olursa olsun kahramanlık duruşuyla, Kızılelma şuuruyla savunacaktır. Bizim damarlarımızda dolaşan kan zaferi müjdelemektedir. Bu uğurda mükafatımız yeri gelirse şehadet, muradımız da her zeminde şirretin kalelerini teker teker devirmek ve yıkmaktır. Siyaset ve diplomasi başardı başardı, aksi halde Türk ordusu soluğu Şam'da almalı, zalim ve canavar Esad'ın kafasına çuvalı geçirmeli, kanlı ve kirli rejime son darbeyi indirmelidir." diye konuştu.

"Edepsizlik, erdemsizlik, gayri millilik"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve "yeminli Esed sözcüleri"nin İdlib'deki mücadeleden yine rahatsız ve memnuniyetsiz olduğunu anlatan Bahçeli, "Bre vicdansızlar, bir kez olsun şehitlerimizin katillerine tepki gösterin. Bre kalpsizler, bir kez olsun milli itirazınızı seslendirin. Baasçı oldunuz, Esadcı oldunuz, şunu oldunuz, bunu oldunuz... Korkmayın düşmana düşman derseniz sadece ve sadece adam olursunuz." dedi.

"Anlaşılan şehitlerimizin acısı bile CHP yönetimini ıslah ve terbiye etmemiştir. Türkiye adeta varlık yokluk mücadelesi verirken, CHP’li sözcüler siyasi sorumlu peşine düşecek kadar çürümüşler, siyasi rant ve istismara heveslenmişlerdir. Bu edepsizliktir, erdemsizliktir, gayri milliktir." ifadelerini kullanan Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

"(Şehitler tepesi boş kalmayacak) sözünü, beceriksizliğin kılıfı olarak görecek kadar küçülen, küçüldükçe milli ve manevi değerlerimizle arasını kapanmayacak ölçüde açan müfsit CHP zihniyeti karşımızdadır. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu diyor ki 'Millet İttifakı'nın iktidarında şehitler tepesi boş kalacaktır.' Şehidi bilmez, tepeden anlamaz, vatanı bilmez, milleti tanımaz. Vay gafil vay. Demek şehitler tepesini boş tutacaksın öyle mi? Şehitler tepesini boş tutan Türkiye'yi boşa düşürür, Türk düşmanlarına meydanı boşaltarak teslim eder. Bize göre bunun adı vatana ihanet, şühedaya hakarettir. Sayın Kılıçdaroğlu, bu sözü söylerken hiç mi gocunmadın? Hiç mi pişmanlık duymadın? Şehitler tepesi boş tutulunca hainler tepemize üşüşür, zalimler yurdumuzun tepelerine musallat olur, bunu da mı kavrayamadın? Suriye'nin Afrin bölgesinde icra edilen Zeytindalı Harekatı'nda 9 askerimizin şehit düştüğü yer olan Kel Tepe'nin ismi Şehitler Tepesi olarak değiştirilmiş, şehitlerimizin manevi anılarına 9 Türk bayrağı Hassa Belediyesi tarafından dikilmişti. Sayın Kılıçdaroğlu bunu da mı inkar edeceksin, buna da mı kara çalacaksın, bu tepeyi de mi yok sayacaksın?

Sayın Kılıçdaroğlu, senin gibilere rağmen şehitler tepesi hiçbir zaman boş kalmadı, boş da kalmayacak. Çünkü aziz şehitlerimiz vatanın ve milletin ebedi manevi muhafızlarıdır. Kılıçdaroğlu, sen Suriye'nin muhalefet partisi değilsin. Esad'ın yancısı, rejimin kuklası değilsin. Esad'ın kan kardeşi, Mehmetçik katillerinin yoldaşı olamazsın. CHP'ye oy vermiş kardeşlerimize ihanet etme, yazık etme, haksızlık etme. Esad ile görüşelim diyen maskaralar, yaşadığınız ülke Türkiye'dir. 'Ne işimiz var İdlib'de, orada ne için mücadele ediyor Mehmetçik?' sorularını soranlar, kem konuşmayın, kötü konuşmayın, kifayetsiz konuşmayın, yüzünüz kızarmıyorsa bari milletten utanın, olmadı Allah'tan korkun."

Muhabir: Sinan Uslu,Ahmet Alp Özden,Ali Kemal Akan


Anahtar Kelimeler: