Tarih: 06.05.2018 20:51

Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Seçim Manifestosunu açıkladı

Facebook Twitter Linked-in

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul 6. Olağan İl Kongresi’nde yaptığı konuşmada, "Ülkemizi içeriden çökertemeyince sınırlarımızı terör koridoru ile kuşatmaya kalktılar. Kiralık katillerin başını inlerinde ezdik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla terör koridorunu paramparça ettik" dedi.

 

AK Parti İstanbul 6. Olağan İl Kongresi Ataköy Sinan Erdem Spor Salonu’nda gerçekleştiriliyor. Kongreye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın yanı sıra Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlu, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Kültür ve Turizm Bakanı Numan Kurtulmuş, Maliye Bakanı Naci Ağbal, Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli, Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Mevlüt Uysal, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak ve binlerce partili katılıyor.

 

Kongrede kürsüye eşi Emine Erdoğan ile birlikte çıkan Erdoğan, partilileri selamladı. Kongrede konuşan Erdoğan Türkiye’nin yaşadığı darbelerden örnekler vererek, “Varlığımıza, birliğimize, dirliğimize, refahımıza kastettiler. Yılmadık yıkılmadık, mücadeleden geri durmadık. Erdem irade ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık. Biz durmadık onlar da durmadı. 27 Nisan’da bu kez bir e-muhtıra ile karşımıza çıktılar. Milli irade ve sivil siyasete gölge düşürülmesine fırsat vermedik. Biz ülkemizi güçlendirdikçe onlar daha da öfkelendi. Geri çekilmedik. Kimsenin önünde eğilmedik. Diklenmeden dik durduk. Milli iradeye pranga vurmak isteyenlere karşı mücadele ederken onların küresel efendilerine de eyvallah etmedik. Küresel düzenin haksızlıklarına karşı ’dünya 5’ten büyüktür’ diye haykırdık. Gazze’deki, Arakan’daki, Suriye’deki, Somali’deki, Bosna’daki katliamlara karşı gür bir ses verdik. Katliamları sadece gündeme getirmekle kalmadık, hesabının sorulmasını sağlayacak mekanizmaları da harekete geçirdik. Başkalarının ilgisizliğine aldırmadan kendi imkanlarımızla vicdanın sesi, mazlum coğrafyaların umudu olduk. Bugün dünyanın en çok insani yardım yapan ülkesi biziz. Milli davamız KKTC konusunda her zaman yüksek hassasiyetimizi koruduk” diye konuştu.

 

15 Temmuz gecesi sokağa çıkan vatandaşların ölümü öldürdüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye ekonomisini büyüttükçe, IMF’den borç alan değil borç veren haline geldikçe, köprüler, tüneller, barajlar, havalimanları, yollar, hızlı tren hatları, eğitim, sağlık yatırımları ile ülkemiz sınıf atladıkça bize olan öfke ve tahammülsüzlük daha da kabardı. 2013 yılında ekonominin her alanında en yüksek rakamları yakaladığımız dönemde şer cephesi yeniden harekete geçti. Gezi kakışması ile istikrarımıza kastettiler, şehirlerimizi talan ettiler, demokrasimizi hedef aldılar. 17 - 25 Aralık’ta irademizi teslim almaya kalktılar. Ne yaptılarsa teslim olmadık. Milletin emanetini çiğnetmedik. Her zaman hakkın gücüne inandık. Milletimizin engin ferasetine güvendik. Cumhurbaşkanı seçilerek hainlerin planlarını başlarına çaldık. Hemen ardından emperyalistlerin beslemesi olan bölücü terör örgütlerinin düğmesine basıldı. 6-8 Ekim olaylarında 50 canımızı şehit verdik. Ömürlerinin baharında kalleşçe şehit edilenler bizdik. Yetmedi PKK ile DEAŞ ile FETÖ ile topyekun saldırıya geçtiler. İnsanımızı katlettiler, kardeşlerimize kastettiler. Hamdolsun yine muvaffak olamadılar. 15 Temmuz gecesi bu sefer tanklarla, toplarla, helikopterlerle, savaş uçakları ile üzerimize geldiler. Devletimizin silahları ile milletimizin canına kastettiler. Türk milleti kendilerine karşı geldiğinde de 251 kardeşimizi şehit ettiler. Bu ülkenin gördüğü en büyük ihaneti, yakın tarihin kaydettiği en cesur direnişle milletimiz ile birlikte başarısızlığa uğrattık. Biz 15 Temmuz gecesi çıplak elleriyle tankları durduranlarız. Sizleri kutluyorum. Siz o gece ölümü öldürdünüz. Biz gölgesini üzerimizden hiç eksik etmeyecek o al sancağın bekçileriyiz. Bu toprakları kanları ile yoğurarak vatan kılanlarız. Şehitler tepesini boş bırakmayacağız" şeklinde konuştu.

 

Türkiye’yi terör koridoruyla kuşatmaya çalışanların başlarını ezdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ülkemizi içeriden çökertemeyince sınırlarımızı terör koridoru ile kuşatmaya kalktılar. Kiralık katillerin başını inlerinde ezdik. Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekatlarıyla terör koridorunu paramparça ettik. Sadece ülkemizin değil komşularımızın huzuru bizim meselemizdir. Ülkemizi hedef alan tüm planları nasıl kararlılıkla bozduysak, bundan sonra da aynı kararlılıkla bozacağız. İşte Cudi’de biz vardık, Gabar’da biz vardık, Tendürek’te biz vardık. Gerektiğinde Kandil’de biz vardık. İnlerine girdik ve bu teröristleri etkisiz hale getirdik" ifadelerini kullandı.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin seçim manifestosunu açıkladı. Yeni dönemde Türkiye’nin küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacağını vurgulayan Erdoğan, faiz, enflasyon ve cari açığın düşeceğini, dar gelirli vatandaşların üzerindeki vergi yükünün azalacağını söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti İstanbul 6. Olağan Kongresi’nde partisinin seçim manifestosunu açıkladı.

 

"Türkiye küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacak"

Yeni dönemde Türkiye’nin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkacağını vurgulayan Erdoğan, “Ahdim olsun ki; Türkiye küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacak. İhracattaki yükselişimiz hızlanarak devam edecek. Enerjide dışa bağımlılığımız büyük oranda azalacak. Yüksek teknolojili ürünlerde yerlilik oranı artacak. Yerli otomobil ve savunma sanayii alanındaki projelerimiz süratle hayata geçecek. Şehirlerimiz kültür sanat üreten kimlikli şehirler haline gelecek. Bölge ve sektör bazlı teşviklerle istihdam artışı sağlayacak yeni fabrikaların önü açılacak” ifadelerini kullandı.

 

"Faizler, enflasyon, cari açık düşecek"

Faizler, enflasyon ve cari açığı düşüreceklerini vurgulayan Erdoğan, “Ahdim olsun ki; Türk ekonomisi dış şoklara ve finansal saldırılara daha dirençli hale gelecek. Türkiye’nin yatırım cazibesi daha da yükselecek. Kanalistanbul ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi büyük projeler mutlaka hayata geçecek. İstanbul’daki yeni havalimanımız bu yıl Cumhuriyet Bayramımızda hizmete girecek. Tarım ve hayvancılık teşvikleri daha etkin hale getirilerek, ülkemiz bu alanlarda hedeflerine uygun bir konuma çıkartılacak” şeklinde konuştu.

 

"Dar gelirli vatandaşlar üzerindeki vergi yükü düşecek"

Erdoğan, dar gelirli vatandaşların hayat standartlarının yükseleceğinin altını çizerek, “Ahdim olsun ki; vergi sistemi daha adil hale gelecek, dar gelirli vatandaşlar üzerindeki vergi yükü düşecek. Hantal bürokrasiden etkin bürokrasiye geçilmesiyle birlikte devlet kurumları arasındaki koordinasyon artacak, karar alma süreçleri hızlanacak. Daha icraatçı hale gelecek bakanlıklar, uzun vadeli planlamaların ve etkin politikaların aracı haline dönüşecek. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak. Bütün bunları birlikte başaracağız. El birliğiyle Türkiye ekonomisini büyütecek ve dünyaya markalar sunacak küresel bir güç haline getireceğiz” diye konuştu.

 

"İmar barışıyla ülkemizin kangren olmuş bir sorununu kökten çözdük"

Vatandaşlara kamu kurumlarına olan borçlarını yeniden yapılandırma imkanı verildiğini hatırlatan Erdoğan, şunları söyledi:

 

“Daha önceki yapılandırmalarda borçlarını ödeyememiş olanları da bu kapsama dahil ettik. Vergi ve sosyal güvenlik kurumu primleri konusundaki ihtilaflara, matrah artışı şartıyla uzlaşma yolunu açtık. Stok beyanıyla, vergi mükelleflerinin gerçek varlıklarıyla muhasebe kayıtlarını tutarlı hale getirdik. Asıl büyük müjdeyi emeklilerimize verdik. 12 milyon emeklimizin tamamına Ramazan ve Kurban bayramlarımızda biner lira ikramiye verme kararı alarak, kendilerine olan şükranlarımızı ifade ettik. İş yeri açan emeklilerimizin yüzde 15 destek primi yüklerini kaldırdık. İmar barışıyla ülkemizin kangren olmuş bir sorununu kökten çözdük. Ülkemizdeki bağımsız binaların yarısını oluşturan imarsız veya imara aykırı yapıların durumuna hukuki çözüm getirdik. Böylece kentsel dönüşüm ve planlı yapılaşma çalışmalarının önündeki engelleri kaldırmış olduk. Üniversitelere kayıt yaptırıp da çeşitli sebeplerle eğitim-öğretimine devam edemeyenlere bir fırsat daha verdik. İş hayatına yeni atılan 18-29 yaş arasındaki gençlerimize destek için, mevcut teşviklere ilave olarak, bir yıl boyunca Bağ-Kur primlerini de üstlendik. Yaşlılık aylığını yaklaşık iki kat artırarak 500 liraya çıkardık. Böylece, milletimizin her kesiminin derdine deva olmaya, devletimizle milletimizin arasında hiçbir ihtilaflı konu bırakmamaya çalıştık.”

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin seçim manifestosunu açıkladı. 24 Haziran seçimlerinin ardından demokrasinin daha fazla kurumsallaşacağını ve bunun özgürlüklerin garantisi olacağını vurgulayan Erdoğan, "24 Haziran seçimleri yasamayı daha itibarlı, yürütmeyi, yargıyı daha bağımsız hale getirecek. Tam kuvvetler ayrılığı ile meclis yasa yapmaya ve hükümeti denetlemeye, yargı da bağımsız biçimde adaletin tecellisine odaklanacak. Milli irade siyasetin merkezine yerleşeceği için demokrasi eksiksiz işleyecek. Demokrasinin daha fazla kurumsallaşması ise özgürlüklerin garantisi olacak. Yeni sistemde yönetimde söz sahibi olmanın tek yolu seçimlerden geçecek. Vesayet sistemi ve bürokratik oligarşi son bulacak, istikrar kalıcı hale gelecek" dedi.

 

"Yeni bir düzen inşa etmek zahmetlidir, eski düzenden beslenenler değişime düşman olurlar"

Bürokratik oligarşinin hakimiyetine son verdiklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Erdem, irade ve cesaretle Türkiye’yi şahlandırdık. Davamız bu ülkeye hizmet davasıdır. Ülkemiz büyüdükçe, kalkındıkça, milli egemenliğimizi perçinledik. Milli gelirimizi 3.5 kat arttırdığımızda ihracatımızı 5 katına çıkarttığımızda, enflasyonu tek haneli rakamlara düşürdüğümüzde Türkiyemizin hem kalkınmasına, hem özgürleşmesine hizmet etmiş olduk. Yerli ve milli siyaset budur. Milli olmak faize giden parayı yatırım ve sosyal yardımlar yoluyla millete aktarmak demektir. Yerli olmak Türkiye’yi 5 Cent’e muhtaç halde IMF kapısında bekletmemek, savunma sanayinde dışa bağımlı olmamak demektir. 16 yıldır devlet millet kaynaşması gelişti. Devlet milletin emrine girdi. Bürokratik oligarşinin hakimiyetine son verdik. Sosyal restorasyonla kardeşliğimizi yücelttik. Anayasal değişikliklerle sistemimizi demokratikleştirdik. Zihniyet dönüşümünü tamamladık, şimdi kurumsal dönüşümü tamamlama zamanıdır. Yeni bir düzen inşa etmek zahmetlidir. Eski düzenden beslenenler değişime düşman olurlar. 16 yıllık diriliş döneminde büyük engellerle karşılaşsak da hayal edilmesi imkansız olanı başardık. Demokrasiden ekonomiye kadar her adımı milletimizin arayışının bir parçası olarak gördük. Yerli ve milli olanı evrensel insanlık birikimi ile modern demokratik siyasetin birikimleri ile harmanladık. Ülkemizin değişen ihtiyaçlarına ve değişen dünyaya duyarsız kalmadık. Bunları yaparken tecrübe kazandık. Buna karşı kuruluş hedeflerimizden hiç sapmadık. Bu milletimizle özellikle bize ayrı bir güç verdi. Milletimizle hep dertleştik. Milletimize afra tafra yapmadık. Hep milletimize hesap verdik. Kapalı kapılar ardında pazarlıklar yapmak yerine herkesin gözü önünde biz muhasebe yaptık. Milletimize olan sevgimizi gereği olan bu siyaset tarzımızı sürdürmekte kararlıyız" şeklinde konuştu.

 

"Bölgemizde Türkiye’ye rağmen, Türkiye’nin menfaatlerine aykırı adımlar atmak mümkün değildir"

"Bu kadim coğrafya ne acıdır ki vekalet savaşlarının arenası haline geldi" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zor bir coğrafyada, risk ve tehditlerle dolu bir bölgede, büyük değişimlere gebe bir zaman diliminde yaşıyoruz. Osmanlı’nın yıkılışından sonra bölgemizin bağrına düşen ateş yeniden harlandı ve yeni bir yangına dönüştü. Küresel şer odaklarının sömürge politikaları bölgemizi terörizmin, radikalizmin kuşatması altında soktu. Halkından kopuk yönetimler, geri kalmışlık, etnik ayrımcılık bölgemizi kaosa sürükledi. Bu kadim coğrafya ne acıdır ki vekalet savaşlarının arenası haline geldi. Hamdolsun Türkiye sahip olduğu güçlü devleti, büyüyen ekonomisi ve milli seferberlik ruhu sayesinde bu ateş denizinde bir istikrar adası oldu. Küresel şer odakları bölgemize terörizm ve ayrılıkçı ideolojikler zerk etmeye çalışırken Türkiye barış, huzur ve güven getirmek için gayret gösterdi. Son yıllarda güvenliği ve refahı tüm bölgemize yaymaya, çok güzlü adımlar atmaya çalıştık. Hem kendi geleceğimizi, hem dostlarımızın geleceğini güvence altına alma yolunda tarihi mesafeler katettik. Artık bölgemizde Türkiye’ye rağmen, Türkiye’nin menfaatlerine aykırı adımlar atmak mümkün değildir. Artık coğrafyamızda Türkiye’nin güçlü iradesine rağmen kirli oyunlar kurumak, sınırlar tanzim etmek mümkün değildir. Önümüzde yeni bir dünya var. Bu dünyada uluslararası alanda mücadelelerin daha da sertleştiğini görüyoruz. Devletler artık tepkisel ve dışlayıcı hareketler tarafından ele geçirilme tehdidi ile karşı karşıya. Milli menfaatler ve milli güvenlik kaygıları ön plana çıkıyor. Artık 1990’ların tek kutuplu dünyasında değiliz. Batıda fanatizm, kültürel ırkçılık ve İslam düşmanlığı büyüyor ve Avrupa’nın üzerinde yükseldiği değerleri tehdit ediyor. İslam dünyası ortasında bir ur gibi ortaya çıkan DEAŞ terör örgütü Ortadoğu’da daha çok parçalanmaya ortam hazırlıyor. Buna karşılık küresel alanda yeni güç merkezleri oluşuyor. Bu süreç uluslararası aktörler için yeni fırsatları da beraberinde getiriyor. Türkiye tüm muhatapları ile azami müştereklerde işbirliği yapmak suretiyle bu yeni dünyada kendine onurlu bir yer elde etmenin mücadelesini veriyor. Türkiye siyasi, askeri ve ekonomik gücü ile küresel bir aktör haline geliyor. Ülkemizin mevcut potansiyeli batı ile doğu ile kuzey ile güney ile aynı anda ilişki kurabilmesinin yolunu açıyor. Bizim için esas olan milli güvenliğimiz, huzurumuz ve hedeflerimiz. Bunların sadece kendimiz için değil, tüm dostlarımız için istiyoruz. Arkamızda yüz milyonlarca kardeşimizin duasını alarak küresel zeminde irade sahibi, söz sahibi güçlü bir ülkeye dönüşüyoruz" ifadelerini kullandı.

 

"Demokrasi standartlarını yükselten Türkiye dünyaya açıldıkça bölgesel bir güç haline geldi"

Türkiye’nin büyüklüğüne ve ihtiyaçlarına uygun olarak aktif bir dış politika izlediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye 16 yıl önce AB kapısında bekleyen ama pazarlık şansı olmayan bir ülke idi. Dünya siyasetiyle ilişkisi kendi eliyle kurulmamıştı. Tek bir yöne bakan, statükocu, içine kapanmış bir Türkiye vardı. Çok parçalı koalisyonlar Türkiye’nin vizyonunu daraltmıştı. Demokrasi standartlarını yükselten Türkiye dünyaya açıldıkça bölgesel bir güç haline geldi. Ülkemiz AB ile katılım müzakerelerini başlattı. Türk dünyasından Ortadoğu’ya kadar her bölge ile yakın işbirliği geliştirdi. Kendimizi hiçbir zaman herhangi bir kampa muhtaç hmedik. Ülkemizin büyüklüğüne, ihtiyaçlarına uygun olarak aktif bir dış politika takip ettik. Demokrasimizin standartlarını insan hak ve hürriyetlerini geliştirme konusunda şartlar ne olursa olsun kararlı davrandık. İnsani kalkınma, terörle ve uyuşturucu ile mücadele gibi uluslararası iş birliği gerektiren konularda müttefiklerimize yan yana olmaktan mutluluk duyduk" diye konuştu.

 

"AB’ye tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik"

Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerine şöyle devam etti: "Son zamanlarda muhataplarımızda aynı kararlılığı görmesek de AB’ye tam üyelik hedefinden asla vazgeçmedik. Batılı muhataplarımız bize karşı çifte standart uyguladıklarında, terör örgütlerini desteklediklerinde bunu yüzlerine açıkça ifade etmekten de çekinmedik. Kendi politikalarımızı kararlılıkla uygulamak durumundaydık. Neticede siyasi engellemelere, çifte standartlara ve ayrımcılığa karşı menfaatlerimizden taviz vermedik. Dün olduğu gibi bugün de demokrasiden, özgürlükten yanayız. Yarın da öyle olacağız. Ancak biz aynı zamanda güçlü olmaktan, bağımsız olmaktan da yanayız. Bunların birbirinin alternatifi değil, tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Biz milletin egemen olduğu tam bağımsız ve müreffeh Türkiye istiyoruz."

 

Yeni bir yolun başlangıcında durulduğunu belirten Erdoğan, "Şimdi yeni bir yolun başlangıcındayız. İşlenecek bereketli topraklarımız, yetiştirilecek yavrularımız var. Açılacak yeni hastanelerimiz, kurulacak yeni fabrikalarımız var. Kol kanat gerilecek mazlum vatandaşlarımız var. Her türlü ayrımcılıkla mücadele ederek önlerini açtığımız çalışma hayatında görev bekleyen kadınlarımız var. Hayatının her alanında engelleri kaldırdığımız engellilerimiz var. Ülkemizin üretim yükünü üstlenen sanayicimize, ihracatçımıza verecek daha çok desteğimiz var. Günün ilk ışıkları ile evinden çıkıp rızkını kazanan işçi kardeşlerimizin hayatını kolaylaştırmak için atılacak daha çok adımımız var. Geleceğe umutla bakan gençlerimiz var. Birlikte yürüyecek daha çok yolumuz var. Aşkımız, sevdamız, yarınımız, vatanımız var. Hep birlikte kucaklayacağımız aydınlık bir geleceğimiz var" dedi.

 

"24 Haziran seçimleri, yasamayı daha itibarlı, yürütmeyi, yargıyı daha bağımsız hale getirecek"

Yeni sistemde demokrasinin daha fazla kurumsallaşacağını ve bunun özgürlüklerin garantisi olacağını vurgulayan Erdoğan, "24 Haziran seçimleri Türkiye için bir milat olacak. Seçimlerin ardından Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile şahlanış ve yeniden yükseliş idealimiz harekete geçecek. Yasamayı daha itibarlı, yürütmeyi, yargıyı daha bağımsız hale getirecek. Tam kuvvetler ayrılığı ile meclis yasa yapmaya ve hükümeti denetlemeye, yargı da bağımsız biçimde adaletin tecellisine odaklanacak. Milli irade siyasetin merkezine yerleşeceği için demokrasi eksiksiz işleyecek. Demokrasinin daha fazla kurumsallaşması ise özgürlüklerin garantisi olacak. Yeni sistemde yönetimde söz sahibi olmanın tek yolu seçimlerden geçecek. Vesayet sistemi ve bürokratik oligarşi son bulacak, istikrar kalıcı hale gelecek. Hızlı karar ile ekonomik büyüme ivme kazanacak. Türkiye 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine daha emin adımlarla yürüyecek. Milli gelir artacağı ve tabana yayılacağı için gelir grupları arasında makas kapanacak. Ekonomik kalkınma yolunda taş üstüne taş koyan herkes başımızın tacı olmaya devam edecek. Yatırımcısından esnafına ülke ekonomisine katkıda bulunan kim varsa bizi yanında bulacak. Dünyadaki korumacı ekonomi dalgasına rağmen Türkiye’nin rekabetçi ve dışa açık yapısı sürecek. Biz bugüne kadar hangi sözü verdiysek yerine getirdik. Aynı şekilde devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —