Tarih: 07.06.2018 13:05

CHP'li Erol: 'Devlet ve gönül adamlığı kimliğiyle siyaset yapmayı tercih ettik'

Facebook Twitter Linked-in

Elazığ’da gazetecilerle bir araya gelen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Tunceli Milletvekili ve Elazığ Milletvekili adayı Gürsel Erol, "Zaman zaman partiler arasında sorun olduğunda gönül adamları devreye girer ve diplomatik görüşmeler yaparak ülkenin menfaati neyi gerektiriyorsa girişimlerde bulunurlardı. Aslında bunları özlüyoruz. Ben bu ekolden gelen bu tarz siyaset yapmayı tercih eden birisiyim" dedi.
CHP Tunceli Milletvekili ve Elazığ Milletvekili adayı Gürsel Erol, bir otelde kentte görev yapan gazetecilerle iftarda bir araya geldi. Siyasi kampanyasının devlet ve cumhuriyet geleneğinden gelen bir çizgi olduğunu belirten Erol, “Milletvekilinin öncelikleri olması gerektiğini, bu önceliklerinin devletin birliği, varlığı ve ülkenin üniter yapısının korunması ve vatan bütünlüğü ile ilgili Milletvekilliği yapılması gerektiğini kamuoyuyla paylaştık. Elazığ’a geldiğimiz günden beri önce siyasi partilere ziyaretimizi yaptık. Bütün aday arkadaşlarımıza hayırlı olsun dileklerimizi ilettik. Basınımızın, sivil toplum örgütlerin ve demokratik kitle örgütlerimizi gezerek hem düşünce ve bilgi alışverişinde bulunduk. Düşüncelerimizi kendileri ile paylaştık" ifadelerini kullandı.
Eski liderleri hatırlatan Milletvekili Erol, "Baktığımız zaman hepsi de rahmetli oldu. Allah rahmet eylesin Alparslan Türkeş, Süleyman Demirel, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit, Turgut Özal ve Erdal İnönü. Bu insanların ortak bir özelliği vardı. Bu insanlar iyi bir insan olmakla birlikte aynı zaman da iyi bir devlet adamıydılar. Önce devletin birliği devletin menfaati ön plandaydı. Siyaset ikinci plandaydı. Partilerde abi misyonu üstlenmiş, devlet geleneğinden gelen iyi siyasetçiler gönül adamı olan abiler vardı. CHP’de Hikmet Çetin, DHP ismet Sezgin, Refah Partisinde Yasin Hatipoğlu, MHP’de Murat Sökmenoğlu, ANAP’ta Kenan İnan gibi bu isimler. Zaman zaman partiler arasında sorun olduğunda bu gönül adamaları devreye girer ve diplomatik görüşmeler yaparak ülkenin menfaati neyi gerektiriyorsa girişimlerde bulunurlardı. Aslında bunları özlüyoruz. Ben bu ekolden gelen bu tarz siyaset yapmayı tercih eden birisiyim" diye konuştu.

"Tunceli’de ilk defa PKK’ya karşı yürüyüş gerçekleştirdik"
Devlet, Cumhuriyet geleneklerine sahip çıkan, önceliklerinin vatandaşların sorunlarının çözümü ile ilgili siyaset yapmak yerine çözüm odaklı siyaset yaptığını vurgulayan Erol, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar meclisteki bütün konuşmalarım, değerlendirmelerim milletvekilleri arasındaki ilişkim hükümetle olan ilişkim hep nezaket kuralları içerisinde oldu. Başbakan Binali Yıldırım Tunceli’ye geldi. Ben ilin protokolünde yer alarak ilin sorunlarını anlattım. PKK terör örgütünün 23 yaşındaki Necmettin öğretmenin kanını dökmesini protesto ettik.Tunceli tarihinde ilk defa PKK ya karşı bir yürüyüş gerçekleştirdik. Toplumsal bilinci ve toplumsal katılımı sağladık. Mecliste Merve Kavaklının başörtüsünden dolayı yemin ettirilmemesinin ne kadar büyük hata olduğunu ifade ederek aynı zamanda milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasını da eleştirdik. Siyasetin bir günlük olmadığını uzun vadeli olması gerektiğini siyasi gücün ülkenin bütün gücün kendisinde olamaması gerektiğini parlamentonun da bir yetkisi olması gerektiğini siyasi iktidarın parlamentoyu görmemezlikten gelmemesi gerektiğini muhalefetle bilgi paylaşımı yaparak kanunlar hazırlanırken ülkenin menfaatini neyi gerektiriyorsa bunların savunması gerektiğini anlattık. Bir ülkenin demokrasinin gelişmesi için bir ülkenin uluslararası itibarının olması için yalnızca ekonomik gücümüzün değil, silahlı kuvvetlerin gücünün büyüklüğünün değil, yalnızca kamu binaların büyüklüğü değil, aynı zaman da ülkemizin bir hukuk devleti olarak evrensel hukuk değerleri üzerinde Avrupa da örnek olması gereken bir ülke olmasını gündeme getirdik."

"Gönül adamlığı kimliği ile siyaset yapmayı tercih ettik"
Geçmişte Ergenekon ve Balyoz davalarında tutuklanan silahlı kuvvetlerin hakkını koruduklarını ifade eden Erol, “O gün kahraman olarak nitelendirilen savcıların bugün hain olarak yurt dışında olmalarını devletin böyle bir lüksünün olmadığını eleştirdik. Kanun hükmüyle açığa alınan personellerin yaşam haklarının aile geçim haklarının elinden alındığını eğer bir kanun hükmünde karar name ile açığa alınan kamu görevlisi varsa bunların haklarında ki karar namelerin bir an önce hazırlanarak savcıların ve hakimlerin karşılarına çıkarılması gerektiğini eğer suçları tertip edilirse bu suçlarla ilgili yargı karar verirse yalnızca görevden alınması değil adli işlemlerinde başlatılması gerektiğini, ama berat eden suçsuz günahsız bir sürü insanında görevlerine iade edilmesi gerektiğini savundum. Gün geldi bölgede yaşanan olaylar ile ilgili 64 ili gezdik. Doğu, Güneydoğuda yaşanan olaylarla ilgili insanların çaresizliğini batıdaki insanlara anlattık. Batıdaki insanları özellikle de operasyonlarda şehit düşen askerimizin polisimizin ailelerini bu bölgedeki insanlara hangi gerekçe ile bir potansiyel suçlu olarak bakma gerekçesini anlattık. Yani öncelikle ülkesine karşı sorumlu yurttaş bilinciyle hareket ederek bir milletvekillinin yapması gereken uzlaşma kültürüyle devlet ve gönül adamlığı kimliği ile siyaset yapmayı kendimize tercih ettik” şeklinde konuştu.
Erol, daha sonra gazetecilerle uzun uzun sohbet ederek, sorularını yanıtladı.


Orjinal Habere Git
— HABER SONU —