“Abdullah Gül çalışmalarına hız verdi. Yerel seçimler sonrası ya bir parti kuracak, ya da bir partinin başına geçecek” dedim. Abdurrahman Dilipak Hoca da benim bu sözlerimi destekleyen ciddi bir kulis bilgisine yer verdi birkaç gün önce
Süleyman Özışık'ın Türkiye Gazetesi'ndeki yazısı..
Belki duymayan vardır diye tekrar edeyim. Türkiye Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ne geçiş referandumunu yapmak üzereyken temeli sağlam olan bir iddiada bulunmuştum. Eski Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bir parti kurma ya da bir partinin başına geçme hazırlığı yaptığını, bu zemini oluşturmak için de Doğu ve Güneydoğu’daki Kürt aşiretler başta olmak üzere çeşitli kesimlerle gizli kapaklı görüşmeler yaptığını söylemiştim. Ancak o dönemde birileri “Zemin şimdi uygun değil” diyerek sabırlı olmasını istedi. Son Cumhurbaşkanlığı seçiminde Gül’ün ne yaptığını hepimiz gördük. Eğer “çatı aday” olarak kabul edilseydi, Erdoğan’ı indirmek için rakip olacaktı ama o da olmadı.
Geçtiğimiz haftalarda katıldığım bir televizyon programında, “Abdullah Gül çalışmalarına hız verdi. Yerel seçimler sonrası ya bir parti kuracak, ya da bir partinin başına geçecek” dedim. Abdurrahman Dilipak Hoca da benim bu sözlerimi destekleyen ciddi bir kulis bilgisine yer verdi birkaç gün önce.."AK Parti’nin İstanbul ya da Ankara’yı kaybetmesi ve oy oranı olarak gerilemesi Abdullah Gül için beklenen zeminin oluşması anlamına geliyor. AK Parti içinden 50-55 milletvekilini de yanına alarak ya bir parti kuracak ya da Saadet Partisi’nin başına geçecek” diye yazdı. Ben bu iddiayı bir adım öne götüreyim: Abdullah Gül sadece birkaç milletvekili değil, seçilecek bazı belediye başkanlarını da başına geçeceği ya da kuracağı partiye çekerek AK Parti’yi bitirme oyunu oynayacak. Ve Türkiye şahit olsun…
Benim haftalardır eleştirdiğim AK Partili bazı belediye başkan adayları, böyle bir ortamda AK Parti’den istifa ederek Abdullah Gül’ün başına geçtiği partiye katılacak. Daha altı ay önce yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde CHP’den milletvekili adayı olup, çıktığı televizyon ekranında Erdoğan’a, “Bu adam Kaddafi olmak istiyor” diyen ve şimdi AK Parti Belediye Başkan Adayı gösterilen birinin… Gittiği her ortamda, “Süleyman Soylu Kürtleri katlediyor” diyerek İçişleri Bakanı’na kâğıda kaleme gelmez galiz küfürler savuran ama AK Parti’den aday gösterilen bir belediye başkan adayının… Ya da ByLock kullandığı kesinlik kazanmasına rağmen AK Parti’den aday gösterilen bir başka adayın bunları yapmayacağına garanti verebilen birileri varsa, buyursun öne çıksın.
Ve ben bunları yazdım diye günlerdir “AK Parti’yi niye eleştirip kötü gösteriyorsun” diyenlerin surat hâlini de o zaman göreceğim Allah izin verirse… Konuya dönelim. AK Parti’nin İstanbul ya da Ankara’yı kaybetmesi, Abdullah Gül’ün AK Parti’den koparacağı isimlerle birlikte siyaset sahnesine dönmesi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elini tahmin edilemez boyutta zayıflatacak. Meclis’te azınlık durumuna düşen AK Parti’nin, erken genel seçim isteğine cevap vermekten başka şansı olmayacak. Çünkü eğer erken seçime gidilmezse, Sarı Yelekliler benzeri ya da Gezi benzeri bir eylem planlanarak Türkiye bir ateş çemberinin içine çekilecek. Bundan sonrası Kemal Kılıçdaroğlu ve Muharrem İnce’nin de dediği gibi… CHP’nin iktidarı, Bay Tatanka’nın Cumhurbaşkanlığı dönemi başlayacak. Pardon… HDP ve dolaylı olarak PKK’nın iktidarı desek daha doğru olacaktı.