Engin Ardıç, Mustafa Kemal için CHP'ye oy veren kitleye seslendi, "Atatürk sosyal demokrat değildi" diyerek dikkat çeken bir yazı kaleme aldı.
Sabah gazetesi yazarı Engin Ardıç, CHP'nin politik çizgisi ve Mustafa Kemal'in konumunu değerlendirdi.
Ardıç'ın bugünkü yazısı...
Okadar salaktık ki, "Atatürk sosyalizme niçin geçmedi?" diye kızardık...
Ama mazeretimiz vardı: Gençtik.
Altmışlı yıllar işte...
Birtakım yaşlı salaklar da "Faşizm gelsin, sınıf çelişkileri derinleşir, sosyalizme daha kolay geçilir" derlerdi...
Şimdi, Kemalizm ile sosyaldemokrasiyi "bağdaştırma" çabalarını da izledikçe gülüyorum.
Bunların hangi tür salaklar olduğuna siz karar veriniz.
Ecevit, Atatürk devrimlerinin "üstyapı" devrimleri olduğunu söylüyor, üstünde fazla durmuyordu...
Sol Kemalistler zaten onları savunanlara "gardrop Atatürkçüsü" adını takmışlardı...
Küçümsüyorlardı...
Peki sosyaldemokrasi bütün bunların neresindeydi?
Hiçbir yerinde.
Türkiye'de sosyaldemokrat yoktu, bunun yalnızca lafı vardı.
Bir sürü yeteneksiz ve beceriksiz balon, kendini öyle pazarlıyordu.
Ecevit'inki, "kendinden menkul" ve ne idüğü belirsiz bir tür solculuktu, o kadar.
Bugün de yoktur.
Kemalistler vardır, bir de CHP'nin bugün de Kemalist olduğunu sanıp tıpış tıpış oy veren küçük kitle...
"Ben Mustafa Kemal'in yoldaşıyım" lafı, ne sosyalistliktir ne Kemalistlik.
Ya kendilerini kandırıyorlar ya çevrelerini.
***
Aynı zamanda hem Kemalist hem sosyalist olamazsınız.
Atatürk sosyaldemokrat da değildi.
Yirmili ve otuzlu yıllarda sosyaldemokrasi zaten Almanya'da ezilmiş, Fransa'da gözden düşmüş, İspanya'da pek yakında ölümüne kapışmak üzere olan sağın da solun da ciddiye almadığı, başka ülkelerde de esamisi okunmayan bir görüştü. Rusya'ya bakarsanız, düşmandı hatta.
Andrew Mango da onun için "sosyal reformcu değildi" diyor...
Değildi. Bir "uygarlık değişimi" programının lideriydi.
Birçok ahmak da Atatürk devrimlerinin "cumhuriyetin kuruluş ilkeleri" olduğunu sanıyor.
Değildir. Cumhuriyetin kuruluş ilkeleri, fabrika ayarları "tam bağımsızlık"...
Atatürk devrimleri adını verdiğimiz atılımlar cumhuriyete "sonradan" giydirilmiştir. Bu da rakiplerini yok eden tek bir partinin diktası altında, zorla olmuştur. Başka türlü de olamazdı.
1923 yılında ne şapka gündemdeydi, ne alfabe, ne takvim, ne soyadı, hatta ne de Medeni Hukuk.
Atatürk'e sosyaldemokratlık biçenler şuna cevap versinler:
Tek parti yönetiminde grev yasak, sendika yasak, dernek yasak, parti yasak, örgüt yasak, gazete yasak, dergi yasak, işçinin hiçbir hakkı yok...
Bunun adı sosyaldemokrasi oluyorsa benim de adım Napoleon Bonaparte.