Haşmet, centilmence savaşmayarak, ailenin kadınlarına dokunma cüreti gösteren Meftunlarla ilgili öğrendiklerini Hızır’dan saklayamaz. Hızır ise öğrendiği bu gerçek karşısında sessizliğini korusa da, emri uygulayan Bülent Meftun’un cezası tabii ki kesilecektir.
Böylece Çakırbeyliler ve Meftunlar arasında geçen sessiz savaşta durumlar bir süreliğine eşitlenir. Hızır dört bir taraftan saldırmaya çalışan düşmanlarının arkasına aldıkları Altan’la da karşı karşıya gelir. Ünal Kaplan’ın öldüğünü öğrendiği bu karşılaşmada, vatanını, milletini satan bir hain olmak yerine, bir haininin namlusunun ucunda korkusuzca can verebileceğini bir kere daha kanıtlayacaktır.
Meftun Ailesi’nin başına geçen Feyyaz’ın, yakın zamanda başına bela olabileceğini anlayan Hızır, vakit kaybetmeden harekete geçer. Hızır Ali’ye gizli bir ekip kurmasını söyleyerek verdiği önemli görevle, düşmanından bir adım önde olmayı amaçlamaktadır. Meftunlardan gelecek tehlikelere karşı kuşandığı silahların, Sevda’ya zarar verip vermeyeceği de herkes tarafından merak konusu olacaktır.
Feyyaz’ın en büyük dayanağı olan Melike, Çakırbeylilerle akraba olmamak adına elinden geleni ardına koymaz ve bu konuda gözünü ne kadar karartabileceğini kanıtlar. Yeğeni Sevda’ya, Çakırbeylilerin gelini olmanın bedelini göstermek için, ucu Façalılara da dokunacak bir plan hazırlar.
Bunca bela arasında, üretilen yeni silahın ticaretini yapmaya çalışan Hızır’ın karşısına büyük bir engel çıkar. Ağabeyinin ölüm emrini vererek edindiği düşmanı Behram, arkasındaki güçler sayesinde silahın satışına mani olacaktır.
Etrafını kendi adamlarıyla donatmayı hedeflediği masanın, reisi olmaya göz diken Feyyaz ise bu düşmanlıktan nemalanma fırsatını kaçırmaz. Behram gibi bir düşmanın masadaki yerini kimse kabul etmeyecek olsa da, Hızır, şeytanla karşı karşıya gelebilmek için, onunla aynı yolda yürümesi gerektiğinin farkındadır.