İsrail'in yakındaki seçimler için 'islam ile mücadele' vaadiyle oy toplayabilmek adına başlattığı Gazze saldırıları, geçmişte de tecrübe edildiği üzere İslam dünyasının derin sessizliğinin içinde kaynayıp gidiyor... Yeni Şafak Gazetesi Yazarı İsmail Kılıçarslan : 'İsrail, yok edilmesi gereken bir terör organizasyonudur!' başlıklı yazısında kuyudaki bu sessizliğe kocaman bir taş fırlattı. Kılıçarslan 'Sadece Müslümanların değil, dünyada tüm siyonist olmayanların birincil vazifesi bu terörist şebekeyi durdurmak, yok etmektir' dedi.
İşte o yazı:
Yine hiçbir gerekçe olmadan, yine elle tutulur hiçbir neden olmadan saldırdı alçak teröristler. 1930’larda gemilerle Filistin coğrafyasına gelirlerken “gidecek hiçbir yerimiz kalmadı, bize acıyın” yazılı pankartlar açan bu terörist topluluk, 41 kişiyi şehit etti yine.
“Terörist topluluk” dedim, evet. An itibariyle dünyanın en gerzek, en alçak, en faşist ideolojisini temsil eden İsrail, çoluk çocuk demeden, kadın yaşlı ayırmadan bir cinayet şebekesi, bir ölüm makinesi olarak çalışıyor çünkü.
Yağmacı, katil, tecavüzcü, hırsız bir pislikler topluluğu, adına “modern” dediğimiz dünyanın gözü önünde bir halka ağır ağır soykırım uyguluyor. Kendilerinin uğradığı soykırıma laf eden herhangi biri olsa ona dünyayı dar edecek bu akıldışı insan topluluğu sene 2022’de fiili bir soykırım ajandasıyla hareket ediyor.
Şimdi yine bunların Türkiye’de faaliyet gösteren köpekleri bana yönelik bir “antisemitizm yapıyor” kampanyası başlatacaklar bunları böylece yazdığım için. Ben de onlara diyeceğim ki “hastırın lan oradan. İster Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun, ister dinsiz olsun aklı başında her bir insanın İsrail isimli terör organizasyonunun ve siyonizm denilen akıl hastalığının karşısında durması gerekir. Sen bunun adını “antisemitizm” koyuyorsan da bu senin sorunun olur.
Hadi sorayım. Bugün İsrail’de şiddete, cinayete, hırsızlığa, yağmaya katılmayan Yahudilerin oranı kaç? Yüzde 5 mi? 7 mi? Zorlasan zorlasan 10 mu? Hah. İşte kocaman bir ülke düşünün ki ülkede yaşayan 10 kişiden 9’u terörist olsun. Ama bunlar hakkında kelam edenleri “antisemitist” yaftasıyla susturmaya çabalayın. Tekrar edeyim: “Hastırın lan ordan.”
Ben siyonistlerin ehlileşebileceğine, adam olabileceklerine, onlarla “bir barış zemini bulunabileceğine” ve asıl önemlisi siyonistlerin sözlerinde durabileceklerine asla ama asla itimat etmedim, etmiyorum. Siyonizmi yok etmeden, siyonistleri dünya üzerinden silmeden dünyaya huzur ve barış geleceğine de inanmıyorum.
Niye mi böyle düşünüyorum? Gelin size tarihten ibretlik bir kesit anlatayım.
Müslüman Fas coğrafyası, Yahudileri iki kez soykırımdan kurtarıyor. İlki, İspanyolların elinden… 1490’larda Müslümanlarla birlikte Yahudileri de önüne katarak öldürmek, bire kadar kırmak maksadıyla Akdeniz’e kovalayan İspanyolların zulmünden kaçan Yahudiler Fas’a sığınıyor. Fas, ne pahasına olursa olsun geriye vermiyor Yahudileri.
Aradan yüzyıllar geçiyor. Hemen tüm Fas coğrafyasının şehirlerinde müstakil Yahudi mahalleleri oluşuyor. Dükkânları, evleri, sinagogları, havraları, okulları, mezarları oluyor.
İkinci Dünya Savaşı esnasında Hitler, Fas Kralı V. Muhammed’e “Yahudileri bize verin” teklifi yapıyor. Muhammed “Müslüman ya da Yahudi vatandaşı yok. Fas vatandaşı var” diyerek Nazi Almanya’sına tek bir Yahudi bile teslim etmiyor. Bu sayede Fas Yahudileri Holokost’tan etkilenmiyor.
İşin buraya kadar olan kısmını Yahudi tarihçilerinin yazdıklarından bütün detaylarıyla öğrenebilirsiniz. Biz, Yahudi tarihçilerinin yazmadıklarını anlatalım. 1947 yılında Fas Yahudileri kitleler halinde Filistin coğrafyasına gidip en küçük bir hakları olmadığı halde Filistin’e çökme planının en önemli parçası haline geliyorlar. Aradan geçen 70 yılda denebilir ki Filistin’de en çok Müslüman kanı döken, Müslümanlara en çok eziyet eden gözü dönmüş topluluk bu Fas Yahudileri oluyor. Doğru. Kral Muhammed’in fırınlarda yakılmasına izin vermediği Fas Yahudileri...
Dönelim başa. Sadece Müslümanların değil, dünyada tüm siyonist olmayanların birincil vazifesi bu terörist şebekeyi durdurmak, yok etmektir bana kalırsa.
Siyonizmi bugün affedersen yarın öldürür seni. Bugün bağışlarsan yarın katleder seni.
Belki bizim kuşak, belki hemen bizden sonraki kuşak başaracak elbette siyonizmi dünya üzerinden silmeyi. O gün geldiğinde, o kutlu, o müjdeli gün geldiğinde bu siyonistler derhal dünyanın en mazlum, en ezilmiş halkı olduklarını savunmaya başlayacaklar. Onların o çatal dilleriyle, o berbat, o leş zihinleriyle bizi kandırmalarına, bir kez daha kandırmalarına izin vermemek için yapılacak şey bellidir: Kinimizi diri, dipdiri tutmak.
Kinimizi diri tutalım ki Allah da bizi intikamına memur kılsın.