Yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle hayatını kaybedenlerin defnedildiği Ankara'daki Ortaköy Mezarlığı, hüzünlü hikayelere tanıklık ediyor.
ANKARA (AA) - Tüm dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgını nedeniyle, her gün yüzlerce insan sevdiklerine veda etmek zorunda kalıyor.
Salgının en çok etkilediği şehirlerden Ankara'da da vefat sayılarındaki artış sürüyor. Tüm çabalara rağmen kurtarılamayan ve hayatını kaybeden vatandaşların büyük bir çoğunluğu, Mamak ilçesindeki Ortaköy Mezarlığı'na defnediliyor.
Mezarlık içinde oluşturulan, sadece Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybeden kişilerin bulunduğu bölümde, bir yandan vefat edenlerin mezar taşları hazırlanırken diğer yandan olası ölümler için yeni mezarlar açılıyor.
Hüznün hakim olduğu mezarlığa gelen vatandaşlar, cenazesi olağanüstü şartlarda defnedilen yakınlarının mezarı başında dualar okuyor, mezarına karanfiller bırakıyor.
"Eşimizle, dostumuzla, sevdiklerimizle gelip defnetmek isterdik"Kovid-19 nedeniyle ekim ayında kaybettiği annesinin mezarını ziyarete gelen Murat Kahriman, AA muhabirine yaptığı açıklamada annesinin evden dışarı çıkmadığını, bu nedenle hastalığı nerden kaptığını bilmediklerini söyledi.
Annesinin ilk önce ateşlendiğini ve hastaneye gitmek istemediğini ancak birkaç gün sonra acile, oradan da yoğun bakım servisine kaldırıldığını belirten Kahriman, 12-13 gün sonra hayatını kaybettiğini anlattı.
Kahriman, salgın hastalık nedeniyle vefat ettiği için defin esnasında ve sonrasında yapmak istediklerini yapamadıklarını belirterek, şöyle konuştu:
"Eşimizle, dostumuzla, sevdiklerimizle gelip defnetmek isterdik ama burada birinci dereceden 5-10 kişiyle mezarın başında cenaze namazı kılınarak defin ediliyor. Kimisi tabutla gömülüyor, tabutla gömüldü annem. Yapmak istediklerimizi yapamadık. Ölümden sonra da törelerimizde olan yemeğini, mevlidini yapamadık. Eksikliği var. İnsanların daha da dikkatli olmasını istiyoruz. Şakaya gelecek bir yanı yok."
"Ailesinden birini kaybetmeyene bu hastalık grip gibi geliyor"57 yaşındaki kayınpederini kaybeden Hakan Kömbe de evde tedavi gören kayınpederinin ağırlaşınca hastaneye kaldırıldığını, bir gün servis odasında kaldıktan sonra yoğun bakıma alındığını ifade etti.
Kayınpederinin yoğun bakımda uyutulduğunu, durumunun iyiye gitmesini beklerken hayatını kaybettiğini aktaran Kömbe, şöyle konuştu:
"Ailesinden birini kaybetmeyen insana bu hastalık grip gibi geliyor ama ailesinden biri olup, bu sıkıntıları çeken insanlar hastalığın hiçbir şakası olmadığını biliyor. Virüs rüzgardan bile geliyor benim kanaatimce. Çok önlem alıyoruz, almak da zorundayız vatandaşlık görevimiz zaten. Devletimiz elinden geleni yapıyor. Sağlık Bakanlığımızın çalışmaları da takdire şayan. Allah herkese sabır versin ama her şey insanın kendisinde bitiyor, bir bakanın çabalamasıyla olmuyor. Herkes kendi önlemini almak zorunda."
"Başkalarında duyarken konuşması çok kolay oluyor"Babası İbrahim Toprak'ı ağustos ayında kaybeden Gülay Köksoy da babasının tabutla gömülmesinin kendisini çok üzdüğünü ifade etti.
Babasının kısıtlamalar nedeniyle zamanının çoğunluğunu evde geçirdiğini, bazen çarşıya bazen de camiye gittiğini dile getiren Köksoy, şunları kaydetti:
"Öksürükle başladı. Dışkapı Hastanesi'ne ilk yattığında 'negatif' denildi. Annem yanında üç gün kaldı. Daha sonra 'Kovid-19 değil ama biz Zekai Tahir'e alacağız, o bölüm bakıyor, antibiyotik tedavisine başlayacağız, gayet iyi' denildi. Babam dişlerini, ilaçlarını istedi bizden. Annemden bir gün ayrıldı. Saat 20.00 gibi bize 'Başınız sağ olsun, hastanız vefat etti' diye telefon edildi. Şok geçirdik. Anlamadık.
Babamı gömdüğümüz günün ertesi günü annem pozitif çıktı. Cenazemizi ne yaşayabildik ne anlayabildik. O yüzden çok üzüntülüyüz. Allah sağlık, dirlik, düzen versin. Biz başkalarında duyarken konuşması çok kolay oluyor. Fakat başımıza geldiği zaman çok şaşırıyoruz."
Köksoy, amcasının da Kovid-19 nedeniyle hayatını kaybettiğini belirterek bu hastalığın daha çok akrabalardan bulaştığını, en yakın akrabalara çok dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
İbrahim Toprak'ın damadı Deniz Köksoy da kayınpederinin 70 yaşında olmasına rağmen çok sağlıklı olduğunu ve hiçbir kronik hastalığı bulunmadığını ifade etti.
Hastalığı nereden kaptığını bilmediklerini aktaran Deniz Köksoy, "İnsanların şu an vurdumduymaz hareketleri var. Yeri geliyor biz de yapıyoruz. Hepimiz yapıyoruz. Sanki bize bulaşmayacak da ortada bir varsayım varmış gibi hareket ediyoruz ama hiç öyle değil. Eşim de oldu. Allah kimsenin başına vermesin bu hastalığı zor. Tarif edilemeyecek bir şey bu." dedi.
Kovid-19 nedeniyle 3 ay önce kaybettiği eşinin mezarını ziyaret eden 64 yaşındaki Emine Erol da eşinin 4 ay boyunca evden çıkmadığını, bir sağlık problemi nedeniyle hastaneye gittiğini, bu sırada koronavirüse yakalandığını anlattı.
Eşinin hastalığı kendisine de bulaştırdığını aktaran Erol, 12-13 gün hastanede tedavi gördükten sonra iyileştiğini ancak eşinin aldığı ilaçlar sonucunda kalp krizi geçirerek hayatını kaybettiğini ifade etti.
Erol, hastalık sürecinin çok ağır seyrettiğini belirterek, vatandaşlara maske takmaları, sosyal mesafeyi korumaları ve mümkün olduğunca evden dışarı çıkmamaları çağrısında bulundu.