Muş’a çeşitli illerden kafile halinde gelen fotoğraf sanatçıları, kırsal bölgedeki insan ve yaşam konularını ele almak için binlerce kilometre yol kat ederek fotoğraf çekimi yaptı.
Muş’a çeşitli illerden kafile halinde gelen fotoğraf sanatçıları, kırsal bölgedeki insan ve yaşam konularını ele almak için binlerce kilometre yol kat ederek fotoğraf çekimi yaptı.
İstanbul, İzmir, Edirne ve Konya gibi illerinden gelerek Muş’ta buluşan fotoğraf sanatçıları, merkeze bağlı Gölköy, Ulukaya, Çengilli ve Savaçılar köylerini gezerek fotoğraf çekti. Tarih, kültür, yaşam ve doğa fotoğrafı çeken sanatçılar, en iyi kareyi yakalamak için birbirleriyle kıyasıya yarış içerisine girdi. Dondurucu soğuğa rağmen bölge insanının sıcakkanlılığıyla karşılaşan fotoğraf sanatçıları, onların fotoğraflarını da çekmeyi ihmal etmedi.
“Karın olduğu ortam fotoğraf açısından ve bizim için çok avantajlı”
Fotoğraf sanatçısı ve grup sorumlusu Fatih Mehmet Özdemir, gazetecilere yaptığı açıklamada, 4 yıldır olduğu gibi bu yıl da Muş’a geldiklerini söyledi. 12 kişilik grupla Muş’a gelmeyi tercih ettiklerini kaydeden Özdemir, “Türkiye’nin çeşitli yörelerinden arkadaşlarımız var aramızda. Edirne’den, İzmir’den, İstanbul’dan, Konya’dan arkadaşlarımızla toplanarak bu bölgeye fotoğraf çekmeye geldik. Amacımız insan yaşamını en doğal haliyle görebilmek, buradaki eşsiz manzarayı en iyi şekilde fotoğraflamayı sağlamak. Özellikle karın olduğu ortam fotoğraf açısından ve bizim için çok avantajlı. Bunları değerlendirmek istedik. Burada ayrıca değinmek istediğim bir nokta var. İnsanlar gerçekten bizleri çok sıcak karşılıyor. Buradaki soğuğu bu insanlar sayesinde hissetmiyoruz bile. Bizim için gayet güzel bir fotoğraf gezisi oldu” dedi.
“İnsanların sıcaklığı bize soğuk havayı hiç hissettirmiyor”
Fotoğraf sanatçılarından İlknur Soyer ise Muş’a ikinci kez geldiğini ve tekrar tekrar gelmeyi çok istediğini ifade etti. Muş’ta şahane bir ortamın olduğunu anlatan Soyer, “Hava çok soğuk ama biz o eksi dereceleri hiç hissetmiyoruz. Buradaki insanlar bizi o kadar sıcak karşılıyorlar ki, o sıcacık sobanın yanında bize çaylarını, bir yudum tereyağını, balını önümüze severek koyuyorlar. Herkese tavsiye ediyorum. Çok özel yerlere gidip tatil yapan herkes muhakkak hayatlarında bir kere gelip bu ortamı, bu doğa harikasını, bu şahane insanları tanımalarını çok isterdim. Burada biz daha çok belgesel fotoğrafı çekiyoruz. Buradaki yaşam, doğal hal, coğrafyayla mücadele bizlere daha farklı bir ortam sağlıyor. Bizim görmediğimiz, yaşamadığımız bir ortam. O yüzden onları fotoğraflamaya çalışıyoruz” diye konuştu.