SBÜ Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, ruh sağlığı ile kalp-damar sağlığı arasındaki doğrudan bağa dikkat çekti. Stres, kaygı ve yalnızlığın kalp krizi riskini artıran bağımsız faktörler olduğunu vurgulayan Sarıkaya, profesyonel destek ve sosyal ilişkilerin önemini anlattı.
Ruh ve Kalp Sağlığı İç içe: Doç. Dr. Sarıkaya'dan Kritik Uyarılar
SBÜ Van Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Remzi Sarıkaya, ruh sağlığının genel sağlığımız üzerindeki belirleyici rolüne ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Sarıkaya, zihinsel ve duygusal durumumuzun, özellikle de kalp-damar sağlığımızın doğrudan bir belirleyicisi olduğunun altını çizdi.
Duygusal İyi Oluş Sadece Psikolojik Değil, Fizyolojik Bir Meseledir
Doç. Dr. Remzi Sarıkaya yaptığı değerlendirmede, ruh sağlığına dair yaygın bir yanılgıyı düzeltirken, şu ifadeleri kullandı: "Ruh sağlığı yalnızca 'duygusal iyi oluş' meselesi değil; beden sağlığı, özellikle kalp-damar sağlığıyla doğrudan ilişkilidir." Bu açıklama, psikolojik faktörlerin fiziksel sağlığımız üzerinde somut ve ölçülebilir etkileri olduğunu bilimsel bir gerçek olarak ortaya koyuyor.
Stres ve Kaygıyı Hafife Almayın, Profesyonel Destek Şart
Günlük hayatın içinde sıkça karşılaştığımız stres, sürekli kaygı hali ve düşük ruh halinin geçici ve önemsizmiş gibi görülmesinin tehlikelerine dikkat çeken Başhekim Sarıkaya, "Eğer stres, sürekli kaygı, düşük ruh hali gibi durumlar varsa — bunları sadece 'geçici şeyler' olarak geçiştirmemek; gerekirse profesyonel destek almak önemli" uyarısında bulundu. Bu durumların uzun süreli devam etmesinin, vücuttaki stres hormonlarını artırarak kalp ve damarlar üzerinde yıpratıcı bir etki yaratabileceği belirtiliyor.
Avrupa Kardiyoloji Derneği'ne Göre Yalnızlık Bağımsız Bir Risk Faktörü
Açıklamadaki en çarpıcı verilerden biri de yalnızlığın kalp sağlığına etkisi oldu. Doç. Dr. Sarıkaya, "Avrupa Kardiyoloji Derneği (ESC), yalnızlığı bağımsız bir kalp sağlığı risk faktörü olarak değerlendiriyor" dedi. Bu, yalnızlığın, sigara kullanımı, yüksek kolesterol veya hareketsizlik gibi diğer risk faktörlerinden bağımsız olarak, tek başına kalp hastalığı riskini artırabileceği anlamına geliyor.
Sosyal Bağlar ve Gönüllülük Kalbinizi Korur
Peki bu riskleri azaltmak için ne yapılabilir? Doç. Dr. Sarıkaya, koruyucu önlemleri şöyle sıraladı: "Düzenli olarak sevdiklerimizle iletişim kurmak ve gönüllü etkinliklere katılmak, sosyal destek sağlayarak stres yükünü azaltır." Güçlü sosyal bağlar ve topluma dahil olma hissinin, bireyi strese karşı koruyan bir kalkan görevi gördüğü, böylece kalp sağlığını da dolaylı olarak olumlu etkilediği ifade ediliyor. Uzmanlar, sağlıklı bir kalp için dengeli beslenme ve düzenli egzersizin yanı sıra, güçlü bir ruh sağlığı ve sosyal ağın da vazgeçilmez olduğunun altını çiziyor.
Kaynak: Van Postası Gazetesi