İyi Parti lideri Meral Akşener, seçim döneminde 6'lı masa olarak tabir edilen Millet İttifakı'nda yaşanılanları yeniden anlattı.
Seçim döneminde 6'lı masa olarak tabir edilen Millet İttifakı'nda yaşanılanları yeniden anlatan İyi Parti lideri Meral Akşener "O seçim kazanılsın diye ben zehir içtim zehir. Masadan kaldığım zaman ne anam kaldı, ne babam kaldı, ne sülalem kaldı, ne şahsım kaldı" dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri geride bırakarak yerel seçimlere odaklandı.
Kritik seçimlerin ardından muhalefet kanadında ise işler iyice sarpa sardı.
Seçim sonrası başta CHP olmak üzere muhalefetin hedefi İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener oldu.
6'lı masa üyeleri Meral Akşener ve İyi Parti'yi seçimlerde gereken desteği vermemekle suçlamaya devam ediyor..
Son olarak yerel seçimlere tek başına gireceklerini açıklayan Akşener, 6'lı masadayken yaşadıklarını tekrar anlattı.
Trakya Bölgesi İstişare Toplantısında konuşan Akşener, şunları söyledi:
Kutuplaştırma siyasetinin önüne geçemedik. Çünkü 2017'de referanduma sunulan partili cumhurbaşkanlığı sistemi Türkiye'yi ittifaklara mecbur bıraktı ve iki kutuplu bir dünya haline getirdi.
"Kılıçdaroğlu Gül'ün adaylığını söylemişti"
15 milletvekili için görüşmeye gittiğimde Kılıçdaroğlu Abdullah Gül'ün adaylığını bana söyledi.
Abdullah Gül beyefendinin aday edilmemesinden sorumlu tutulan ben oldum. Laik hassasiyeti yüksek partililerin 'Bu hatun kişi Abdullah Gül'ü engelledi, Erdoğan'ı seçtirdi' dediğini gördüm.
"6'lı masa seçimi kazansın diye zehir içtim"
3 Mart akşamında Saadet Partisi'nde toplandık. İsim oylayacakmışız. Ona döndü iş. Herkes Kılıçdaroğlu dedi. En son bana söz verildi, ben de vatandaşın nezdinde İmamoğlu ve Yavaş'ın önde olduğunu söyledim. Kılıçdaroğlu da döndü dedi ki Akşener uygun görmediğine göre biz beşimiz imzalayıp çıkalım. O seçim kazanılsın diye ben zehir içtim zehir.
"Sabır dedim"
Masadan kaldığım zaman ne anam kaldı, ne babam kaldı, ne sülalem kaldı, ne şahsım kaldı. O akşam size bunları anlatsam yakıp yıkacaktınız. Sabır dedim. O masa gitti. O gün bunları size anlatsan siz yıkardınız ortalığı. Aliya İzzetbegoviç’in demiş ya, “Gördüm ki düşmanımıza benzemiş birileri.” Aynı küfürler tekrarlandı."
"İki belediye başkanı evime geldi, tekrar sordum aday olmayacağız dediler"
İki belediye başkanı evime geldiler gece. Birer kere daha sordum. N’olur aday olabilir misiniz diye. Olmayacaklarını söylediler. Sayın Kılıçdaroğlu’na kazandırmak için 3 teklif geldi. Başkası olsa bir teklifi atlar. Ama Amaç Türkiye. Benim bir önemim yok ki. İkisinin başkan yardımcısı ve icracı Cumhurbaşkanı yardımcısı olma teklifini kabul ettim. Biz onu sanki biz söylemişiz gibi arafta bıraktık. Utanmadan bugün o arafı bile hakaretle anan ittifaktaşlarımız var. Korkunç bir şey.
"Bize verilen oyla Kılıçdaroğlu'na bizden giden oy aynı"
Sonra sayın Kılıçdaroğlu ile bir otelde buluştuk. 10 bin kişi dışarıda, bağırıyor. Sayın Karamollaoğlu, Babacan’ın haberi yok. Kiimsenin haberi yok. Meğer kimsenin haberi yokmuş. Ben o masada kalakaldım. Konuyu anlattım. Sayın Babacan iki kere sordu bunu CHP mi söyledi. Gitti arkadaşlarıyla konuştu bir saat. Biz kabul etmiyoruz dedi. Ben yine kalktım çıkıyorum. İnsan sağlığına onuruna aykırı işler bunlar. Sonra bir orta yol bulundu. O günden itibaren bizim seçmenimiz sayın Kılıçdaroğlu oy versin diye 45 ilde miting yaptım ben.
Çok enteresan bir şey, hiç çalışmadı İYİ Parti dediler. 17-15’se bizim oyumuz. 5-6 puan bizden gitti. Onlar Cumhur İttifakı paydaşlarından bize gelmiş oylar. Bu iki belediye başkanından birini aday edebileceğine inandıkları için bize gelmiş oylar. Esasında cezayı biz yedik. Bizim oyumuz 9,67. Yüzde 25 CHP. Yeşil Sol ve TİP’i koyun. Birinci turda alınan oyu görürsünüz. Bize verilen oyla sayın Kılıçdaroğlu’na bizden giden oy aynı. Pek çok ahmak, bizim partimizin seçmeninin oy vermediğini, teşkilatlarımızın çalışmadığını iddia ediyorlar.
"Bundan sonra yok! İttifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz"
Biz ittifak sisteminden vazgeçtik. Türkiye için eğile büküle öldük. Bundan sonra yok. İttifak sistemiyle yol yürümeyeceğiz. Sadece bugün değil 2028’de de kendi başımıza gireceğiz. Bu ortak seçilmiş belediye başkanlarımızı kötüleyeceğimiz anlamına gelmez. İstanbul’u alan Türkiye’yi alamıyormuş. Biz alamadık. İster beni suçlayın ister başkasını.
Pek çok CHP’li siyasetçi arkadaşımız televizyonlarda 15 milletvekili mevzuunu söylüyorlar. Bunun bir ödemesi vardıysa İstanbul ve Ankara’yı hediye ederek kendilerine ödedik, hâlâ alacaklıyız.