Yenidoğan çetesine karşı hemşirenin cesur ifadeleri.
Yenidoğan Çetesi soruşturması kapsamında, bir hemşire gerçekleri anlatmak için konuştu. 2018 yılında TRG Hospitalist isimli hastanede yoğun bakım hemşiresi olarak görev yapan Taner Karataş, "Sağlık Bakanlığı'na şikayette bulundum" ifadesiyle dikkat çekti.
İSTANBUL, TEKİRDAĞ VE ÇORLU'DAKİ YENİDOĞAN FACİASI
Türkiye'yi sarstığı belirtilen Yenidoğan Çetesi vakası, 12 bebeğin trajik ölümüne neden olmakla suçlandığı kaydedildi. Hem genç aileleri mağdur eden hem de onlara dayanılmaz acılar yaşatan çetenin dağılmasına savcının yürüttüğü soruşturmanın sebep olduğu belirtildi.
HEMŞİRE OLAYI DOĞRULADI VE ŞİKAYETİNİ DİLE GETİRDİ
TRG Hospitalist'te yaşanan olaylara tanık olan Taner Karataş, hastanede çalışmış olduğu süre zarfında yaşananlardan haberdar olup, işten ayrıldığını ve emniyet güçlerine haber verdiğini söyledi. Kendisi ve bazı meslektaşları, yaşanan olayların farkına vararak, ikinci haftada istifa ettiklerini ve ilgili mercilere şikayette bulunduklarını açıkladı.
YENİDOĞAN ÇETESİNİN MAĞDUR ETTİĞİ AİLELER VE EYMEN'İN DRAMI
Taner Karataş, çetenin mağdurları arasında yüzde 90 engelli kalan Eymen'in ailesini de anımsatarak, yaşanan dramı dile getirdi.
"BU OLAYIN FARKINDAYDIM, BU NEDENLE AYRILDIM"
İddialara konu olan kişileri tanıdığını ve kendileriyle beraber çalıştığını öne süren yoğun bakım hemşiresi Taner Karataş, “Ben 25 yaşındayım. Bağcılar’da bulunan Hospitalist Hastanesi’nde 2018 senesinde çalıştım. Kapanan diğer hastanelerde de dış nöbet gereği görev yapmışlığım oldu. Bahsi geçen bir çok kişiyi tanıyorum. Beraber çalıştık ve onlardan emir aldık.
Ben hastaneden ayrıldığımda bu olayın farkındaydım ve bu nedenle işten ayrıldım. Sağlık Bakanlığı’na şikayette bulundum. Ben ve 3 arkadaşım ikinci haftada fark ederek işten ayrıldık ve şikayette bulunduk.” dedi.
"HEMŞİRE DOKTOR GİBİ DAVRANARAK HASTAYI ALIYORDU"
Hasta sevk sürecine ilişkin konuşan Karataş, "112 Acil Sağlık Servisi hastaneyi arıyor ve doktorla görüşüyor. Benim çalıştığım hastanede bu işleri sorumlu hemşire yapıyordu. Kendisini doktor gibi gösteriyor ama hemşireydi. Sorumlu hemşire kendisini doktor olarak tanıttıktan sonra hastayı teslim alıyor ve hasta yakınları da onu doktor olarak tanıyor.
Aslında olay en baştan hastanın hastaneye gelişi itibariyle başlıyor. Hasta teslim alındıktan sonra çok iyi bir yoğun bakım değil ve tedavisi yarım oluyor. İyileşme süreci uzatılıyor, hasta iyileşse bile taburcu edilmiyor.
Yoğun bakım enfeksiyonuna maruz bırakılıyor ve hasta sürecin sonunda yaşamını yitiriyor. Ben yenidoğan kısmında hiç çalışmadım ama orada da süreç aynı bu şekilde işliyor. Yoğun bakım hemşireleri vicdanlarını bir süre sonra törpülüyor.
Önemli olan kim olmayı seçtiğiniz; katil mi olmak istiyorsunuz yoksa iyileştirici mi olmak istiyorsunuz. Biz yakalanacaklarını şüphesiz biliyorduk sonunda yakalandılar ve cezalarını çekiyorlar.” ifadelerini kullandı.
"İSTEMEDEN BU ÇETENİN ÜYESİ OLUYORSUNUZ"
Konuşmasına devam eden yoğun bakım hemşiresi Taner Karataş, “Ben özel bir hastanede çalışmaya devam ettim ve oradan ayrıldım. Yeni mezun olan arkadaşlarımız da çalışmak istemiyorlar çünkü kendilerini yetiştirecek olan kişiler bu kişiler. İster veya istemeden bu çetenin üyesi oluyorsunuz. Bu yapılanları yoğun bakımda çalışan herkes biliyor.
Temizlik görevlisi bilir, yardımcı personel bilir hatta bazen hasta yakınları bile anlıyor ama güvenmekten başka çareleri olmadıkları için ses çıkarmıyor. Benim şikayetimin ardından Sağlık Bakanlığı’ndan denetleyiciler o hastaneye gittiler aslında ama hastanenin denetimden önce haberi oldu ve her şeyi düzelttiler." dedi.