Bitlis’in Ahlat ilçesinden Ukrayna’daki akrabalarının yanına giden Ahıska Türkü Mansur Baytaroğlu, başlayan savaş nedeniyle 2,5 ay sonra Türkiye’ye geri dönebildi.
2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Ukrayna’dan getirilerek Ahlat’a yerleştirilen Ahıska Türklerinden olan 48 yaşındaki Mansur Baytaroğlu, oğluna kız istemek ve hasta olan kayınbabasını ziyaret etmek için 16 Ocak’ta Ukrayna’daki akrabalarının yanına gitti. Oradaki işlerini ve ziyaretlerini tamamladıktan sonra 20 Şubat’ta uçakla Türkiye’ye dönecekken yapılan koronavirüs testi pozitif çıkan Baytaroğlu, bir hafta karantinada kaldığı için uçak dönüş biletini 25 Şubat tarihine erteledi. Mansur Baytaroğlu, Ukrayna’dan dönmesine bir gün kala Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı savaş sonrası bir ay mahsur kaldığı Ukrayna’dan Türkiye’ye dönmek için çeşitli yollara başvurdu. Çifte vatandaş olduğu için Ukrayna’dan dönmelerine izin verilmeyen Mansur Baytaroğlu, Türkiye’ye dönmek için Romanya, Moldova ve Polonya sınırlarına da gitse bile başarılı olamadı. Baytaroğlu, Ukrayna’nın Chernivtsi şehrindeki camide 25 gün kaldıktan sonra Türk makamlarının araya girmesiyle çıkarılan geçici pasaportla ve Türkiye’den gönderilen otobüslerle geri dönebildi. 29 Mart’ta Türkiye’ye dönen Baytaroğlu, yaşadığı zorlu süreci gazetecilere anlattı.
Savaşın başlamasıyla birlikte çok kötü günler geçirdiğini ve ailesine kavuşamayacağını düşündüğünü söyleyen Baytaroğlu, “2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla Bitlis’in Ahlat ilçesine yerleştik. Ben 16 Ocak’ta Ukrayna’ya gittim. Hem hayırlı işlerimiz vardı hem de kayınbabam rahatsızdı. Harkov şehrinin bir köyüne gittim. Orada bizim Ahıskalılar yaşıyorlar. Orada Volkivka köyünde kalıyordum. 20 Şubat tarihine dönüş için bilet almıştım. 20 Şubat’ta Harkov havalimanına gittik ve koronavirüs testi verdik. Test verdim pozitif çıktı ve beni bırakmadılar. Büyük oğlumu gönderdim kendim kaldım ve köyüme geri döndüm. Köyde birkaç gün kaldım o ara kayınbabam rahatsızdı ve hayatını kaybetti. Bende biletimi 25 Şubat’a ertelemiştim ve 24’ünde savaş çıktı dönemedim. 1 Mart’ta yola çıktım. Küçük oğlumla Türkiye’ye dönelim istedik. Çünkü savaş başladıktan sonra tüm insanlar kaçmaya başladı. Çok büyük savaş başladı, Harkov’un havalimanını vurdular. Bütün havalimanlarını vurdular. Ben havalimanını aradım dediler artık havalimanı yoktur gidemezsin. O arada ben Ahlat’taki arkadaşlarımı aradım. Serdar Hacıyusufoğlu’nu aradım benim hem patronum hem de arkadaşımdır. Daha sonra Ahlat Belediye Başkanımız Mümtaz Çoban araya girdi ve girişimlerde bulundu. Beni daha sonra Türkiye’den aradılar ve nerede kaldığımı sordular. Ben çifte vatandaşım hem Türk hem de Ukrayna vatandaşıyım. Çifte vatandaş olduğumuz için de bizi serbest bırakmadılar. Sonra bize dediler Romanya, Polonya ve Moldova sınırından bırakıyorlar. Chernivtsi şehrine gittik. Oraya Türkiye otobüsler gönderiyordu. 4 otobüs Ahıskalılar olarak yola çıktık. Romanya sınıra gittik ve orada çifte vatandaş olanları bırakmıyorlar. Ondan sonra biz orada indik ve konsolosluğu aradık. Daha sonra 45 kişiyi geri çevirdiler. Chernivtsi şehrine gittik. Orada cami vardı. Türkiye’den giden bir hoca orada cami açmış. Hem medrese vardı hem cami. Birinde bayanlar ve çocuklar kalıyordu biz de orada 25 gün kaldık. Teşekkür ederiz Türkiye Cumhuriyetine, oraya AFAD ve Kızılay geldi. Battaniyeler getirdiler, yemek verdiler. Çünkü fazlaydık ve caminin içinde kalıyorduk. Abdest alırken bile sıra bekliyorduk. 25 günde ancak 2 defa banyo yaptım. Daha sonra konsolosluktan bize yardım ettiler ve biz geçici pasaportla geçiş yaparak otobüsle Türkiye’ye geldik. Allah razı olsun Cumhurbaşkanımızdan, tüm Türkiye’den ve yardımcı olanlardan. Ben şu an Ahlat’tayım. Allah’a şükürler olsun geldim evime kavuştum, aileme kavuştum” dedi.
“30 gün boyunca ağladık”
Mansur Baytaroğlu’nun annesi Adalet Baytaroğlu da, oğluna kavuşmanın sevincini gözyaşları içinde anlattı. Baytaroğlu, “Benim oğlum gitti Ukrayna’ya, orada hayır işi vardı o da olmadı. O arada kayınbabası da çok hastaydı. O da hayatını kaybetti, Allah rahmet etsin. 30 gün boyunca ağladık, nasıl gelecek diye? Gece gündüz ağladım Allah’ıma şükürler olsun. Vatanımızın büyüklerinden Allah razı olsun, yardım ettiler ve geldi. Vatanımız hiç zeval görmesin, Türkiye’de hiç savaş çıkmasın. Dünyamız sağ selamet olsun. Bütün dostlarımız şad olsun. Vatanımızın her vakit bayrağı parlasın” diye konuştu.