YEMEN (AA) - Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyon güçleri ile İran destekli Husiler arasında siyasi uzlaşı sağlanmasına yönelik çabaların tıkandığı Yemen'de, askeri çatışmalarda yeni bir aşamaya geçildiğinin ip uçlarını veren birtakım gelişmeler yaşanıyor.
Yaklaşık 6 yıldan bu yana çatışmalara sahne olan ülkede, son dönemde tarafların birbirlerine hiç olmadığı kadar üst perdeden karşılıklı tehditlerde bulunması, Yemen hükümetinin Husilerle mücadelesini yargıya taşıması, Husilerin Marib petrolünü elde etme noktasındaki "ısrarı" ve BM yetkilisinin görüşme talebini "sürpriz" bir şekilde ilk kez reddetmesi, ordu birliklerinin ise şiddetli bir çatışmaya hazırlandığının sinyalini vermesi, Yemen'de "karşılıklı şekilde gerginliğin tırmandırıldığı yeni bir dönemin işaretçisi" olarak yorumlanıyor.
Karşılıklı açıklamalar ve tehditlerİran destekli Husiler, 3 Temmuz'da Suudi Arabistan'ın güneyindeki Hamis Muşayt ve Necran kentlerine silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) geniş çaplı hava saldırıları düzenlediklerini duyurdu.
Husiler, söz konusu saldırılarda Necran Havaalanı'ndaki bir kontrol ve operasyon odası ile Hamis Muşayt'taki Kral Halid Hava Üssü'nde bulunan bir silah deposu, uçak hangarı ve bazı askeri hedefleri vurduğunu açıkladı.
Buna karşılık koalisyon güçleri ise aynı gün Husilerin Suudi Arabistan topraklarına gönderdiği 4 İHA'nın düşürüldüğünü bildirdi.
Karşılıklı açıklamalar Husilerin "Suudi Arabistan'da Kraliyete ait kurumları ve askeri noktaları vurma" tehdidinde bulunmasıyla dozunu daha da artırdı.
Yemen'deki gelişmeleri yakından izleyen uzmanlar, koalisyon güçlerinin bu tehditlere yanıt olarak daha önce yaptığı gibi - Husilerin Yüksek Siyasi Konsey Başkanı Salih es-Samed Nisan 2018'de koalisyon güçlerinin hava saldırısında öldürülmüştü - Husi liderlerini hedef alabileceği ya da taraflar arasındaki gerginliğin siyasi propaganda ve güç gösterisi kapsamında karşılıklı tehditlerden ibaret kalacağı görüşünü dile getiriyor.
Yemen hükümeti süreci Husiler aleyhinde yargıya taşıdıAralarında Husilerin lideri Abdulmelik el-Husi'nin de bulunduğu 175 sanığın "meşru yönetime darbe" ve "silahlı terör örgütü kurma" suçlamasıyla yargılandığı dava 7 Temmuz'da Yemen hükümetine bağlı Marib Askeri Mahkemesi'nde görülmeye başalandı.
Askeri Savcılık, Husi lider ve 174 sanığa "Lübnan'daki Hizbullah örgütü ve İran Devrim Muhafızları komutanları gözetiminde Ensarullah adlı silahlı terör örgütü kurma" suçlaması yöneltti.
Böylece Yemen hükümeti, ülkede 6 yıldır devam eden çatışmaların gölgesinde ilk kez süreci Husiler aleyhinde yargıya taşımış oldu.
Husiler, Marib'i ele geçirme konusunda "çok istekli"Bunlara ek olarak sahadaki bir diğer gelişme ise hiç şüphesiz Husilerin askeri alandaki hareketliliği ve milisleri cepheye çağırması.
Husilerin, milis güçleri özellikle "hükümetin kuzeydeki son kalelerinden, petrol yataklarına sahip Marib'e çağırması" dikkati çekiyor.
Marib cephesi birkaç haftadır şiddetli çatışmalara sahne oluyor. Geçen ay Marib yakınlarındaki önemli bölgelerde kontrolü sağlayan Husiler ile ordu birlikleri arasında ciddi kayıplara yol açan çatışmalar bugün bile devam ediyor.
Askeri kaynaklar, Husilerin, başkent Sana'nın banliyölerinde kendilerini destekleyen kabileleri Marib'de savaştırmak için seferber ettiğini belirtiyor.
Husilerin, Marib'i kontrol altına alma ve sahada ilerleme kaydetme konusunda "çok istekli" olduğu ifade ediliyor.
Uzmanlar, bu noktada Husilerin iştahını kabartan en önemli unsurun Marib'deki petrol yatakları olduğunu dile getiriyor. Husilerin petrol kaynaklarını ele geçirme stratejisi kapsamında Marib'i kontrol altına almak istediği belirtiliyor. Bu bağlamda Husilerin, dikkati dağıtmak için aynı anda birçok bölgede gerginliği tırmandırma stratejisi izlediği söyleniyor.
Yemen Savunma Bakanı'ndan "El-Cevf'de savaş hazırlığı" sinyaliBuna karşılık Yemen Savunma Bakanı Muhammed el-Makdisi, geçen hafta yaptığı açıklamada, halkın ve silahlı kuvvetlerin Husiler karşısında verdiği ulusal mücadelede tüm çabaların seferber edilmesi gerektiğini vurguladı.
Yemenli Bakanın bu açıklaması, mart ayında Husilerin kontrolüne geçen Hazm kentinin bağlı bulunduğu "El-Cevf ilinde yeni bir savaş hazırlığı" şeklinde yorumlandı.
BAE destekli güçler ile hükümet arasındaki gerginlik Husilerin işine yarıyorYemen'deki hükümet güçleri bir taraftan Husilerle diğer taraftan da aynı zamanda koalisyonun bir parçası olan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından desteklenen güneydeki ayrılıkçı Güney Geçiş Konseyi (GGK) ile mücadele ediyor. Bu denklemden kazançlı çıkan tarafın ise Husiler olduğu görülüyor.
BAE destekli GGK'nin 19 Haziran'da Sokotra Adası'nın merkezini ele geçirmesi, Yemen hükümetini aynı anda kuzeyde Husilerle, güneyde ise ayrılıkçı hareketlerle karşı karşıya bıraktı.
Koalisyon güçlerinin Yemen hükümetine sahada başarı kazanmasını sağlayacak gerçek anlamda bir destek vermediğini ifade eden uzmanlar, hükümetin de temel dayanak olarak koalisyon güçlerine güvenmesi nedeniyle zayıfladığını düşünüyor.
Ufukta siyasi uzlaşı görülmüyorYemen'de gözlenen bu tırmanışın temel sebebinin ise anlaşmazlıkları barışçıl bir şekilde çözmek için tarafları müzakere masasına dönmeye ikna edecek herhangi bir anlayışa ulaşılamamış olması gösteriliyor.
Tarafların yeniden müzakere masasına dönmesi için aylardır çaba sarfeden BM Yemen Özel Temsilcisi Martin Griffiths'in temmuz ayının başında yaptığı "Umman'ın başkenti Muskat'ta görüşme" teklifine Husilerin red cevabı vermesi şaşkınlık yarattı.
Öyle ki Griffiths'in BM Yemen Özel Temsilciliğine atandığı Şubat 2018'den bu yana ilk kez böyle bir yanıtla karşılaştığı ifade ediliyor.
BM kaynakları, Husilerin, Suudi Arabistan'ın başta Sana olmak üzere Yemen'deki kentlere düzenlediği hava saldırılarına tepki olarak Griffiths ile görüşmeyi reddettiğini aktardı.
Husilerin bu çıkışı, Yemen hükümetinin Griffiths'i "Husilerin eylemlerini ve ihlallerini görmezden gelmek ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde gerçeği yansıtan bilgiler vermemekle" eleştirmesi sonrası gerçekleşti.