Malatya Halk Eğitim Merkezi Müdür Yardımcısı ve 26 yıllık eğitimci Nurgül Yakın, 28 Şubat’ı konu alan “Ergenekon’un Çocukları” isimli bir roman yazdı. Yakın, romanında o dönemde yaşayan iki öğrencinin başından geçen olayları anlatarak 28 Şubat’ın bıraktığı kalıcı izlere dikkat çekiyor.
28 Şubat sürecinde başörtülü iki Hukuk Fakültesi öğrencisinin başından geçen olayları konu edinen kitabında öğrencilerin yaşadığı zorlukları ve o dönemde başörtülü insanlara yapılan baskıları anlatan Yakın, 28 Şubat’ın hafızalarda derin izler bıraktığını söyleyerek, bir daha böyle dönemler yaşanmaması için bu kitabı yazdığını ifade etti. Türkiye’de 10 yılda bir, bir şekilde gruplaşmalar olduğunu ve arkasından darbeler yapıldığını ifade eden Yakın, “Darbeler ülkemizde derin izler bırakıyor. Her 10 yılda bir büyük bir nesli kaybediyoruz. Her defasında küskünler ve kırgınlar oluşturuyoruz. 28 Şubat da bunlardan birisi. Belki etkisi 15 yılda bitti ama bana göre bilinçaltımıza 100 yıllık bir kara leke bıraktı. Ben, bu kara lekenin unutulmaması adına kitabı kaleme aldım. Kitabı yazmadaki amacım ise özellikle yeni neslin şu anda sahip olduğu özgürlüklerin farkında olmadığını görmemdendir. Yani o kadar çok özgür yaşıyor ve o kadar çok özgürlüğü var ki bizim çektiğimiz sıkıntılardan haberleri yok yeni neslin" dedi.
Türkiye’nin birlik ve beraberliğini istemeyenlerin ülkenin başına 28 Şubat gibi dönemleri musallat ettiğini aktaran Yakın, “Bizi Anadolu’da istemiyorlar. Biz bin yıldır bu toprakları şehit kanıyla sulayarak buraya sahip olduk. Hala bizi bu topraklarda söküp atmak istiyorlar. O yüzden bir ve beraber olarak bu topraklara sahip çıkacağız” dedi.
Kitabın adının ‘Ergenekon’un Çocukları’ olmasının sebebinden de bahseden Yakın, “Ergenekon’un kelime anlamı aşılamayan dağ demek. Yani 28 Şubat süreci de kadınlar için aşılamayan bir dağ, bir engeldi. Ancak onu yaşayanlar bilir. Toplumunda sürekli rencide edilenler bilir. Hepimiz Orta Asya’dan gelen boyların birer parçasıyız. Ve biz geldik buraya tutunmak istedik. ‘Anadolu’nun Çocukları’ diye de yazabilirdim bu kitabı. ‘Ergenekon’un Çocukları’ deme sebebim hem tarihi bir ismi hatırlatmak hem de bir mahkeme süreci ile kirletilmiş bir ismi aklamaktır. Ergenekon bizim ata yurdumuzun adı, demiri eritip geldiğimiz dağın adı. Bizim başka alternatifimiz yok, biz bu topraklara tutunmak ve burada yaşamak zorundayız. O halde biz birbirimizi sevmek zorundayız. Biz, Allah’ın emrettiği başörtüsü nedeniyle kadınları hor göremeyiz. ‘Başınızı açın’ diye bir dayatmayı kadınlara yapamayız” ifadelerini kullandı.
Kitapta, gençlere mesajlar verdiğini aktaran Yakın, “İstedim ki bundan sonraki nesiller küçük küçük meseleler için ya da uyduruk meseleler için birbirlerini incitmesinler. Birlik beraberlik içinde okullarına gitsinler. Devlet dairelerinde çalışsınlar, sokakta birbirlerine gülerek selam versinler. ‘Bu Alevi, bu Sünni, bu sağcı bu solcu’ demesinler. Bizim birbirimizi sevmekten başka alternatifimiz yok” şeklinde konuştu.
Kitapta o dönemde yaşamış iki Hukuk Fakültesi öğrencisinin başından geçen olayların anlatıldığını dile getiren Yakın, “Gerçek bir hikayedir. Buradaki çocukların hem kendileriyle hem aileleriyle hem de devletle mücadele vererek hayata tutunma mücadelesini anlatıyorum. İnşallah işe yarar. Şu anada kadar birçok kişi kitabı inceledi ve çok beğendiklerini söyledi” diye konuştu.