İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şansın Tüzün, üniversitede 'Hoca', müzik dünyasında 'ChanCe' adıyla tanınıyor.
İSTANBUL (AA) - İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şansın Tüzün, kemik sağlığı ve kemik erimesi konusunda da önemli çalışmalara imza atarken, hastane ve öğrencileriyle geçirdiği zaman dışında müzikle ilgileniyor.
Üniversite "Hoca", müzik dünyasında "ChanCe" adıyla tanınan Prof. Dr. Şansın Tüzün, pek çok film ve belgesele konuk olan çalışması "Gelibolu", Goran Bregovic ile "Hıdırellez" ve "Avare" şarkılarının müzik çalışmasını üstlenip seslendirdirdi.
Tüzün, söz ve müziğini yazdığı ve Medeniyetler Korosu ile seslendirdiği "Middle East", "I Love Jello", "Tutsak" ve "Sensizliğe dayanabilirim" gibi şarkılarına video-klip çekerek, müzik dünyasında ciddi adımlarla ilerliyor.
İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Hidroterapi havuzunda, hastalarını suyla tedavi eden ve onlara dans etmeleri önerisinde bulunan Tüzün, havuzdaki "Yunuslarım" diye tanımladığı hidroterapistleri yönlendirerek nasıl bir tedavi uygulaması gerektiğini anlatıyor.
"Kendi şarkılarımı yazmayı seviyorum"Tüzün, hastaları, öğrencileri ve müzik dünyasına ilişkin yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Çocukluk yaşlarından itibaren kısa öyküler yazdığını, edebiyat tutkusunun zamanla şarkı sözü yazmaya evrildiğini belirten Tüzün, "Şarkı sözleri yazdıkça müziğin tıptan çok ayrışmadığını gördüm çünkü her ikisi de ekip işidir. Kelimelerle saatlerce geçen zamanı düşündüğüm zaman tıbbın da aynı disipline sahip olduğunu görüyorum. Sıkı çalışmalar, makaleler ve tıbbi yayınların hakim olduğu bir dünyayı müzikten ayıramıyorum ve müzikte daha çok zaman geçirmeyi, kendi şarkılarımı yazmayı seviyorum. Bu kapsamda da arkadaşlarımla çeşitli konserler veriyoruz." diye konuştu.
Şansın Tüzün, müzik platformlarına baktığı zaman pek çok şarkıya imza attığını görüp mutlu olduğunu aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkçe ve İngilizce albüm yaptım, 5 klip çektim ve ayrıca single çalışmalarım var. Müzik çalışmalarımda 'ChanCe' ismini kullanıyorum. Değişik bir isim kullandığım için pek çok insan beni profesör kimliğimde bulamıyor. Profesör ve müzik kimliğimi bağdaştıran çok az kişi çıkıyor. Hemen her şeyimi ortaya sermemek adına müzikle uğraşmak bana belki de oyun gibi geliyor. ChanCe adıyla müziğimi yapıyorum, Prof. Dr. Şansın Tüzün olarak da hastalarımla ilgilenip akademik hayatımı sürdürüyorum.
Müzik çok farklı bir alan, tamamen şov işi ve farklı bir frekans alanı olduğu için şu an üzerimde olan beyaz önlüğü bile biraz yadırgıyorum açıkçası. Müzik ve tıbbı birbirine çok dahil etmemeye çalışıyorum. Öğrencilerimden müziğe yatkın olup gitar çalanlar, rol-model olarak 'Hocam siz müzik ve tıbbı nasıl bir arada yapabiliyorsunuz?' diye soruyorlar çünkü tıp zor ve uzun bir eğitim sürecidir. Fakat müzikle ilgilenmem öğrencilerime motivasyon oluyor. Bazen farklı projelerle gelen öğrencilerim oluyor, yardımcı olmaya çalışıyorum ama genel olarak tıbbı ve müziği birbirine karıştırmamayı tercih ediyorum."
"İstediklerini hayata geçiremeyen insanlar, ruhsal çöküntü yaşıyor"Doktor kimliğiyle şarkı söylemenin çok farklı bir duygu olduğunu anlatan Tüzün, "14 Mart Tıp Bayramı'nda veya 'Hekime şiddeti' kınayan birtakım projelerde sahne alırken, sahnede doktor kimliğimi daha çok hissediyorum. Sahneye çıkıp da son klibini çektiğim I Love Jello şarkısını söylerken ve I Love Jello derken doktorluğumu düşünmüyorum çünkü o anda farklı bir frekansta oluyorum." yorumunu yaptı.
Prof. Dr. Tüzün, Türkçe ve İngilizce şarkı sözleri yazdığını ve ilk klibini 2013'te çektiğini anımsatarak, Amerika'da yaşayan müzisyenlerle etnik müzik yapmak istediğini, farklı kültürleri tanımanın ve içinde olmanın kendisini çok mutlu ettiğini söyledi.
Müzik denilince akla dansın geldiğini ve dansın uzmanlık alanı olan kemik sağlığına büyük bir katkılar sunduğuna dikkati çeken Tüzün, şöyle devam etti:
"Dans, kemikler için çok faydalı çünkü bilimsel çalışmalarda da dans etmenin kemik sağlığına faydaları tespit edilmiştir. Yürümek de faydalı çünkü vücut ağırlığıyla yapılan bir egzersiz fakat dansta yön değiştirme var. Dümdüz bir hat üzerinde yürümektense yön değiştirici hareketlerin kemikleri daha çok uyardığı, yeni kemik yapımını daha fazla gerçekleştirdiği de saptanmıştır. Gelen hastalara, 'Hiç bir şey yapamıyorsanız, evde müziği açıp dans edin.' diyoruz. Müziğin ritmine uyarak hareket etmeleri bile faydalıdır. Dans gerçekten kemik sağlığında çok etkili, grup halinde yapılınca moral-motivasyon yönünden de kişiye pek çok faydaları var. Ben de kliplerimde şarkıya ve müziğin ritmine uyacak şekilde dans ediyorum, dans etmeyi seviyorum."
Şansın Tüzün, mutlu olunan yolda ilerlemenin önemine işaret ederek, "İnsanlar gerçekten istediğini hedefleyip, onun peşinde gitmeliler. Hayatta çok bahane var ama o bahanelerimizi bir kenara bırakıp, hedeflerimizi gerçekleştirmemiz gerekiyor. Çünkü istediklerini hayata geçiremeyen insanlar, ileri yaşlarında ya hastalık sahibi oluyor veya ruhsal çöküntü yaşayarak sıkıntıların içine düşüyor." dedi.
"Hastalarla birlikte suya girmek güzel bir fikir"Omurilik felçli 19 yaşındaki hastasının şu anda yürümesinin mümkün olmadığını ama suyun içinde uygulanan terapiyle daha rahat hareket edip yürüyebildiğini dile getiren Tüzün, böylece hastaların mevcut kas sisteminin korunduğunu belirtti.
Prof. Dr. Tüzün, kemik sağlığı ve kemik erimesi konusunda da özellikle yaşlı hastalarda, su içinde oluşturulan özel programlar sayesinde dengenin artırıldığını işaret ederek, "Suyun belli bir sıcaklıkta olması, suyun kaldırma kuvveti sayesinde hastaların normalde yapmakta zorlandıkları hareketleri, su içinde daha rahat yapabildiklerini gözlemliyoruz. Ayrıca basınç etkisi de hastalara çok faktörlü bir ortam sağlıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Suyla tedavi sırasında, hastaların hangi hareketleri yapması gerektiğine ilişkin havuz başında yönlendirmeler yaptığını söyleyen Tüzün, şunları kaydetti:
"Su çok mucizevi bir şey ama henüz yaygın şekilde kullanmıyoruz, sudan daha çok faydalanılması gerekiyor. Hastalarla birlikte suya girmek güzel bir fikir ama yurt dışı olmak üzere genelde hekim olarak tedavi sürecinde suya girilmiyor. Şimdi 'Neden olmasın?' diye düşündüm ve aslında hastaları motive etmek için zaman zaman ben de suya girebilirim. Bugün böyle bir karar verdim, hastaların motivasyonunu sağlamak ve moral vermek için hidroterapi sırasında ben de hastalarımın egzersizlerine katılmayı düşünüyorum."