İSTANBUL (AA) - MUSAB TURAN - Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Genel Müdürü Ece Börü, Türkiye’de çevreyi iyileştirecek projelere fon sağlayan tahvil ve diğer yatırım araçlarına ilginin arttığını belirterek, "Türkiye’de yaşayan yeşil ve sürdürülebilir tahvillerin toplam değeri 2,5 milyar doları geçti. Sektörümüzün artan sosyal ve yönetişim (ESG) odaklı yaklaşımları ile bu hacmin artacağına inanıyoruz. " dedi.
Börü, AA muhabirinin sürdürülebilir finans mekanizmalarıyla ilgili sorularını cevapladı.
TSKB olarak kuruldukları 1950 yılından beri sürdürülebilir ve kapsayıcı bir kalkınma misyonuyla çalıştıklarını belirten Börü, 2000’li yılların başından beri tamamen sürdürülebilir bankacılık yaptıklarını söyledi.
Sürdürülebilirlik Yönetim Sistemleri, ISO sertifikasyonları, Yönetim Kuruluna bağlı olarak çalışan Sürdürülebilirlik Komitesi ve imzacısı oldukları taahhütlerle aslında oldukça sistematik bir yaklaşımla ilerlediklerini aktaran Börü, "Bu modelin içinde banka olarak kendi içsel etkilerimizi ve kredi verdiğimiz yatırımların çevresel ve sosyal etkilerini yönetmek de bulunuyor.
TSKB’ye kredi başvurusu yapmış tüm yatırımların çevresel ve sosyal etkilerini ölçtüğümüz ERET isimli bir modelimiz var. Bu modelle yüksek riskli yatırımları belirliyor ve o tip yatırımlara kaynak sağlamıyoruz. Ülkemizin düşük karbonlu ekonomiye geçişine destek yönünde temiz enerji, enerji ve kaynak verimliliği ile çevre yatırımlarına yönelik temalı krediler sunuyoruz. Finanse ettiğimiz iklim dostu yatırımlarla her yıl ülkemizin karbon salımının azaltılması yönünde verdiğimiz destek ise 13 milyon ton seviyesinde." bilgilerini verdi.
- TSKB’nin ihracına planlanan tutarın 14 katı talep
Börü, iklim finansmanında uluslararası kalkınma finansmanı kurumlarından sağladıkları özel temalı kaynaklara ilaveten sürdürülebilir tahvil ihraçlarının da önemli bir yer tuttuğunu ifade ederek, 2016 yılında Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyan 300 milyon dolar tutarındaki ihraçlarının planlanan tutarın 14 katı talep görerek büyük başarı kazandığını söyledi
Düşük karbonlu ekonomiye geçişte finansman faaliyetlerinin yanı sıra kurumsal etkiyle de örnek olmayı önemli bulduklarını anlatan Börü, şöyle konuştu:
"10 yılı aşkın bir süredir karbon ayak izimizi Gold standart karbon kredileri ile sıfırlayarak karbon-nötr bankacılık yapıyoruz. İçinden geçmekte olduğumuz pandemi süreci, iklim kriziyle mücadelenin ne denli önemli olduğunu ve sürdürülebilir bir dünyanın gerekliliklerini net olarak ortaya koydu.
TSKB olarak bu noktada, sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmanın önündeki en büyük engel olan iklim kriziyle ortak mücadele ve farkındalık sağlamak amacıyla kurduğumuz Yeşil Kuğu Platformu çalışmalarımıza devam ettik. Kamu, özel sektör ve STK temsilcileriyle uluslararası kuruluşları, akademisyenleri, öğrencileri ve medya mensuplarını platform çatısı altında buluşturmayı hedeflerken, Yeşil Kuğu kapsamında 'İklime Dair' başlıklı raporlarımızı yayımlamayı sürdürüyoruz."
- "BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkı sağlama hedefiyle çalışıyoruz"
Börü, sürdürülebilirlik denince ilk akla gelen kurumlardan biri olmayı yola erken çıkmalarına bağladığını belirterek, TSKB’nin çevre kriterlerinin kredi faaliyetlerimizde yer almasının 1980’lerde başladığını söyledi.
Son dönemde BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’nı (SKA) merkeze aldıklarını belirten Börü, "Kredi faaliyetlerimiz, danışmanlık ve yatırım bankacılığı hizmetlerimizle BM Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na katkı sağlama hedefiyle çalışıyoruz. Bugün bankamızın kredi portföyünün dörtte üçü temiz enerji, çevre, enerji ve kaynak verimliliği ile kadın istihdamı sürdürülebilir ve kapsayıcı kalkınmaya dönük yatırımlardan oluşuyor. Kaynak aktardığımız bu projelerle 17 SKA’nın 7’sine yönelik doğrudan katkı sağlıyoruz." diye konuştu.
Kurum olarak sürdürülebilirlikle ilgili yayımladıkları raporların pek çok sektörün gelecek planları için ışık tuttuğunu belirten Börü, "Raporlarımızın ilgi görmesinin en önemli nedeninin veriyi ele alış şeklimiz olduğunu düşünüyorum. Doğru veriyi, doğru yöntemle işleyerek, doğru bir çerçevede ele almaya önem veriyoruz. Böylece veride var olan ama ilk bakışta görülmeyen bilgileri açığa çıkarıyor, analizlerimizi bu türetilen verilere dayandırıyoruz. Ekonomik Araştırmalar ekibimizin bu eksendeki çalışmalarının bir başka ayırt edici noktası makro ve kalkınma gündemini entegre etmesi. Bir yandan kısa vadeli gündemi izlerken, diğer yandan orta vadeli eğilimleri tespit etmek için kalkınma yaklaşımlarını analizlerimize dahil ediyoruz." İfadelerini kullandı.
- "Uluslararası sürdürülebilir borçlanma piyasası büyüyor”
Ece Börü, sürdürülebilirlik alanında 2016 yılında yürürlüğe giren Paris İklim Anlaşması ile ülkelerin taahhütleri kapsamında iklim aksiyon planlarını oluşturması ve devamında 2050’de karbon nötr olma hedefleri ile, özellikle son 5 yıl içerisinde gerek sürdürülebilirlik fonları gerek sürdürülebilir borçlanma piyasasında ciddi bir ivme gözlemlendiğini söyledi.
Uluslararası fonların, kendi sürdürülebilirlik hedeflerini belirlemeleriyle orta ve uzun vade taahhütlerini açıklamalarının ardından portföylerini de çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) uyumlu yatırımlara yöneltmeleri gerektiğini anlatan Börü, şunları kaydetti:
"Dünyada ivme kazanan sürdürülebilirlik dönüşümüyle yatırımcı ilgisi bu yönde arttıkça, uluslararası sürdürülebilir borçlanma piyasası da büyüyor ve büyümeye devam edecek.
Bugün başta finansal kurumların öncüsü olduğu bu alanda, çok önemli inisiyatiflerin oluştuğunu görüyoruz. Buna örnek olarak, 28,5 trilyon dolar büyüklüğünde uluslararası 48 bankanın dahil olduğu 'Net Zero Banking Alliance' girişimini verebiliriz. Bu inisiyatife dahil olan global bankalar, tüm faaliyetlerinden ve portföylerinden oluşan emisyonlarını 2050 yılına kadar sıfırlamayı taahhüt ediyorlar."
Bütün bu gelişmeler ışığında, sürdürülebilir tahvil piyasasının her geçen yıl önceki yılın çok üstünde bir ivme ile büyüyerek 2020 yıl sonu itibarıyla globalde 732 milyar dolar büyüklüğe ulaştığını aktaran Börü, "Bu tutar bir önceki yılın yaklaşık yüzde 29 üzerinde bir büyümeye işaret ediyor. Ancak bahsedilen rekor tutar içerisinde gelişmekte olan ülkelerin payı artmakla beraber, henüz 30 milyar dolar seviyesinde." dedi.
- Sürdürülebilir tahvillerde kamu ve özel sektör bankalarının etkinliği artıyor
Börü, Türkiye’de ise TSKB’nin öncüsü olduğu ve ilk 2016 yılında gerçekleştirdiği, bu sene başında ise üçüncü ihraçla yer aldıkları yeşil ve sürdürülebilir tahvil piyasasında, kamu ve özel sektör bankalarının da etkinliğini artırdıklarını memnuniyetle gözlemlediklerini söyledi.
Börü şu bilgileri verdi:
"Türkiye’de yaşayan yeşil ve sürdürülebilir tahvillerin toplam değeri 2,5 milyar doları geçti. Sektörümüzün artan sosyal ve yönetişim (ESG) odaklı yaklaşımları ile bu hacmin artacağına inanıyoruz. Son dönemdeki ihraçlarda, gelen yatırımcı taleplerinde önemli ESG yatırımcılarının bulunması bu ihraçları daha da başarılı kılıyor."
- "Etkin finansman modelleri dönüşüm sürecinde kilit rol oynayacak"
TSKB Genel Müdürü Ece Börü, Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın (AYM), Avrupa Birliği’ndeki (AB) ülkelerin ekonomilerini daha sürdürülebilir yapmak hedefiyle ortaya koydukları bir yol haritası olduğunu hatırlatarak, 2050’ye kadar yürünecek bu yolda AB ile kuvvetli ticari ilişkilere sahip Türkiye gibi ülkeler için hem ilave sorumluluklar hem de fırsatların söz konusu olduğunu kaydetti.
AYM’nin, döngüsel ekonomi, gıda güvenliği, karbon vergisi, orman politikası, toprak stratejisi gibi konuları içine alan geniş bir yelpazede dönüşüm öngördüğünü aktaran Börü, şöyle devam etti:
"AB ile ticari ilişki içindeki firmaların mevcut üretim modellerinin ve tedarik zincirlerinin döngüsel ekonomi uygulamalarıyla yeniden yapılandırılması, ilave istihdam ve teknoloji yatırımları, sürdürülebilir ürün sertifikaları ve temiz üretim gibi konuları gündemlerine almaları gerekecek.
Sınırda karbon düzenlemesi konusunda ise AB ile yoğun ticareti bulunan enerji ve kaynak yoğun sektörlerin gecikmeden gerekli adımları atmaları, daha az enerji yoğun sektörlerin de tedarik zinciri yönetimi kapsamında belli standartlarla karşılaşacaklarının farkında olmaları gerekiyor.
Finans sektörünün dönüştürücü etkisi ve sürdürülebilirlik yatırımlarına dönük etkin finansman modelleri de bu süreçte kilit rol oynayacak."