UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan Troya Antik Kenti'nde yapılan kazılarda ele geçirilen buluntular, bölgenin antik çağlarda da ilgi çektiğini ortaya çıkardı.
ÇANAKKALE (AA) - Çanakkale'nin merkeze bağlı Tevfikiye köyü sınırları içinde yer alan, dünyadaki arkeolojik çalışmaların önemli alanlarından biri olarak kabul edilen Troya Antik Kenti'ndeki kazılarda çıkarılan buluntular, bölgenin 2 bin 500 yıl önce de turistlerin gözdesi olduğunu gösterdi.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütünün (UNESCO) Dünya Kültür Mirası Listesi'nde yer alan kentte kazıların bu yıl 156. dönemi sürdürülüyor.
İlk olarak 1871'de Heinrich Schliemann, daha sonra Dörpfeld ve Blegen tarafından kazılan, Çanakkale'nin Tevfikiye köyü sınırları içindeki bu görkemli arkeolojik şehirde kazılar 156 yıldır aralıksız sürdürülüyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığınca 1996 yılında "Troya Tarihi Milli Parkı" ilan edilen antik kent için dönemin Troya Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann'ın önerisiyle UNESCO'ya başvuru yapıldı. 1998 yılı itibarıyla UNESCO Dünya Kültür Miras Listesi'ne kabul edilen Troya Antik Kenti, zaman içinde dünyanın en çok tanınan antik kentlerinde biri haline geldi.
Antik dönemin ünlü ozanı Homeros'un MÖ 730'da yazdığı, 10 yıllık Troya Savaşı'nın son 51 gününün anlatıldığı, 15 bin 693 dize, 24 farklı bölümden oluşan "İlyada Destanı"nda yer verdiği Troya'nın ünü, başrolünü Brad Pitt'in üstlendiği "Troy" filmiyle üst seviyeye ulaştı.
İÇDAŞ'ın ana sponsorluğunda antik kentte yapılan çalışmalarda ele geçirilen buluntular bölgeyle ilgili somut bilgilere ışık tutuyor.
"Troya'nın 2 bin 500 yıl önceki popülaritesi ortaya çıktı"Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Troya Antik Kenti Kazı Heyeti Başkanı Prof. Dr. Rüstem Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgede farklı alanlarda yaptıkları kazılarda her an değişik ve yeni bilgilere ulaştıklarını söyledi.
Bu yılki kazılarda Troya'nın bir anlamda günümüz bilinirliğini tanımlayan bazı bilgilere ulaştıklarını dile getiren Aslan, şöyle devam etti:
"Bu seneki çalışmalarda özellikle Agora bölgesinin olduğu kazılarda buranın Arkaik dönemden itibaren güney kapısı önünde bir kutsal alan olarak kullanıldığını bize gösteren hem mimari, hem de aynı zamanda küçük buluntularda karşımıza çıkmış durumda. Bizim burada terakota olarak tanımladığımız, o dönemde diğer Troya’nın kutsal alanlarından da bildiğimiz buluntuların iyi örneklerini de görebiliyoruz. Kazılardan elde ettiğimiz bu materyaller bize aslında Troya'nın barındırdığı kültürü ve yaşamı da örnekliyor. Bir anlamda Troya'nın 2 bin 500 yıl önceki popülaritesi ortaya çıktı diyebiliriz."
Prof. Dr. Rüstem Aslan, bu küçük buluntuların o dönem Troya'da satılan hediyelikler olduğunu hatta bazılarının diğer ülkelere hediye olarak götürülen önemli malzemelerden oluştuğunu hatırlattı.
Antik kentteki her alanın günümüzdeki Troya'nın bilinirliği ile ilişkili bilgilere işaret ettiğini aktaran Aslan, "Küçük bir heykelciğin ya da bir el oyması ürünün benzer şekilde bölgedeki el sanatının ne kadar gelişmiş olduğunu ortaya koyduğunu açıkça söyleyebiliriz. Kazılarda çıkan eserlerle buluntularla Troya Antik Kenti'nin bin yıllardır gezilen, ziyaret edilen, bilinen, fark edilen bir yer olduğunu anlıyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
"Troya o dönemlerde de ilgi çekiyordu"ÇOMÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Eski Çağ Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Reyhan Körpe ise Troya'nın sadece bu dönemde değil antik dönemlerde de yoğun ilgi çektiğini ifade etti. Buluntuların bu bölgede büyük bir kutsal alanın olduğunu gösterdiğini anlatan Körpe, şunları söyledi:
"Sadece kutsal alan değil aynı zamanda burası Troya’nın önemli bir girişi. Etrafında dükkanların da olduğu önemli bir cadde, önemli bir giriş. Tabii bu yol antik çağlarda da oldukça önemliydi. Yani Pers Kralı Kserkses’in, Büyük İskender’in ve yani antik çağlarda çok sayıda turistin bu yoldan geçtiğini, burada görülen sergilenen buluntuların aynı zamanda ticari olarak bu turistlere satılan parçalar olduklarını söyleyebiliriz."
Reyhan Körpe, son yıllarda Troya yoğun bir şekilde turist çektiğini hatırlatarak şunları kaydetti:
"Çok modern turistleri çekiyor kendisine fakat Troya antik çağların aynı zamanda en önemli turizm merkezlerinden birisiydi. MÖ 6. yüzyıldan itibaren Roma İmparatorluğu'nun sonuna kadar bütün antik dünyadan buraya yüzlerce turist gelmiş. Troya savaşlarının yapıldığı bu alanları, bu tapınakla bu kenti tıpkı günümüzdeki turistler gibi ilgiyle gezmişler. Bölgenin 2 bin 500 yıldır yoğun bir ziyaretçi akınına uğradığını, Troya'nın 2 bin 500 yıl öncede turistlerin gözdesi olduğunu söyleyebiliriz."