Prof. Dr. Dağlı, Türkiye'nin son tüketiciye sunulması amaçlanan gıdalarda ve perakende satışa yönelik gıdalarda trans yağ kısıtlaması getirdiğini belirterek, 'Bu sorumluluk Ocak 2021'den itibaren gıda işletmecilerine yükletilmiş oldu.'
İSTANBUL(AA) - Trans yağ ve sağlığa olumsuz etkileri ile ilgili farkındalık oluşturmak amacıyla Türk Kardiyoloji Derneği ve Sağlığa Evet Derneği iş birliği ile sürdürülen "Trans Yağ Projesi" kapsamında online toplantı düzenlendi.
Toplantıya, Sağlığa Evet Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, Türk Kardiyoloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Ayça Boyacı, Türk Kardiyoloji Derneği Saymanı Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan ve Türk Kardiyoloji Derneği Üyesi Doç. Dr. Öner Özdoğan katıldı.
Toplantıda yaptığı konuşmada Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) endüstriyel trans yağların, gıda tedarik zincirinden tümden kaldırılması için 2023 yılını hedef gösterdiğini aktaran Prof. Dr. Dağlı, şu bilgileri verdi:
"Avrupa Birliği'nin ardından Türkiye de son tüketiciye sunulması amaçlanan gıdalarda ve perakende satışa yönelik gıdalarda 100 gram yağ için maksimum 2 gram trans yağ kısıtlaması getirdi. Mevcut etiket düzenlemesiyle trans yağlardan korunma tamamen tüketicinin sorumluluğuna bırakılmıştı.
Türk Gıda Kodeksinde Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde yapılan değişiklikle bu sorumluluk Ocak 2021'den itibaren gıda işletmecilerine yükletilmiş oldu. Son tüketiciye veya toplu tüketim yerlerine yönelik olmayan bir gıdayı diğer gıda işletmecilerine arz eden gıda işletmecileri ise trans yağ kısıtlamasından muaf tutuldu. Ham madde tedarikçileri, ürünlerindeki endüstriyel trans yağ miktarının 100 gram yağ için 2 gramı aşması durumunda trans yağ miktarı hakkında üreticileri bilgilendirecekler."
Dağlı, DSÖ'nün 2023 hedefine yönelik ilk uygulamanın Ocak 2021'de başlayacağını ifade ederek, "Hayvansal ve endüstriyel trans yağın nasıl ayrıştırılacağına ve endüstriyel trans yağın ölçümüne dair standart bir metot belirlenmesi, üretilen gıdaların uygunluğunu denetlemek açısından önemlidir. Yeterliliği bulunan laboratuvar sayısının az olması mevzuatın uygulanması önünde bir engel olabilir. Her ilde analiz yapılabilmesi için gerekli yatırımın gerçekleştirilmesi gereklidir. Trans yağ miktarının üründe hangi miktarda bulunduğuna dair bilgilendirme yapılması da önemlidir." diye konuştu.
Prof. Dr. Dağlı, aynı üründen birden fazla tüketilmesi veya farklı ürünlerin aynı zamanda tüketilmesi nedeniyle kolayca önerilen günlük limit üzerine çıkılabileceğini, bu nedenle tüketicinin etiketlerde kısıtlı trans yağ miktarını da görmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
"Zengin Akdeniz tipi bir diyet tercih edilmelidir"Doç. Dr Ayça Boyacı da Türkiye'de 2016 yılında 3,4 milyon kalp ve damar hastalığı olan kişi bulunduğunu, bu sayının 2035 yılında 5,4 milyona ulaşmasının beklendiğini belirterek, "Sağlıklı bir diyet ve yaşam tarzı kardiyovasküler hastalıklarla savaşta en önemli silahlarımızdır. Kan kolesterol düzeyinde düşme amaçlanıyorsa diyetteki doymuş yağlar total kalorinin yüzde 5-6'sından fazla olmamalı, et ve süt ürünlerinden fakir, sızma zeytinyağı, sebze, meyve, tam tahıl ve baklagillerden zengin Akdeniz tipi bir diyet tercih edilmelidir." şeklinde konuştu.
Türk Kardiyoloji Derneği Lipid Çalışma Grubu Başkanı Doç. Dr Öner Özdoğan da yüksek LDL kolesterolün, kardiyovasküler hastalığa neden olacağını, kanda çok fazla LDL kolesterol varsa, atar damar duvarlarında birikebileceğini kaydetti.
Özdoğan, trans yağların damar iç yüzeyini bozduğuna ve iltihabı arttırdığına işaret ederek, kolesterole bağlı damar bozulmasının erken yaşlardan itibaren görülebildiğini vurguladı.
Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan da Türkiye'deki tüm erişkin erkeklerin yüzde 30'unun, kadınların ise yüzde 35'inin yüksek tansiyona sahip olduğunu belirterek, "İlaç tedavisinin yanı sıra lifli gıda alımı, diyetteki yağ ve alkolün azaltılması, fiziksel aktivitenin arttırılması önerilmiştir." dedi.