ANKARA (AA) - Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) ile Kore Ticaret ve Sanayi Odası tarafından düzenlenen ve iki ülkenin iş insanlarının iştirak ettiği Türkiye-Kore İş ve Yatırım Toplantısı'na video konferans yöntemiyle katıldı.
Küresel ekonominin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle zor bir dönemden geçtiğini ifade eden Pekcan, bu olumsuz koşullara rağmen Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını ve dinamizmini gösterdiğini, ihracat kapasitesini ve performansını önemli düzeyde koruduğunu söyledi.
Pekcan, iki ülke arasındaki ticaret hacminin geçen yıl 6,7 milyar dolar olduğu bilgisini vererek, Güney Kore ile ticaret hacmini artırmak istediklerini ancak ikili ticarette Türkiye aleyhine ciddi bir ticaret açığının söz konusu olduğunu bildirdi.
Güney Kore ile Serbest Ticaret Anlaşmasının (STA) 2013'te, Hizmet Ticareti ve Yatırım Anlaşmalarının ise 2018'de devreye girdiğini anımsatan Pekcan, şöyle konuştu:
"Bu anlaşmaları biz çok değerli buluyoruz. STA devreye girdiğinde Türkiye'nin ticaret ve yatırım ilişkileri açısından şu anki durumdan çok farklı beklentileri vardı. Kore 2019'da ithalatta Türkiye'nin 9'uncu büyük ortağı ancak ihracat yaptığımız ülkeler arasında 43'üncü sırada. STA'mız olmasına rağmen, Türkiye'nin toplam dış ticaret açığındaki en yüksek paya sahip ülkelerden biri. Türkiye'nin Kore ile olan dış ticaret açığı sürdürülebilir değil. Şu anki uluslararası ortamda STA'lar ve tercihli ticaret anlaşmaları sorgulanıyor ve ülkeler kendi yerli sanayilerini koruma gerekçesiyle farklı tedbirlere başvuruyor. Böyle bir ortamda inanıyoruz ki Kore ile dış ticaret açığı sürdürülebilir değil. Her iki ülkenin ticari ilişkilerini karşılıklı olarak kazan-kazan ilkesiyle, dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde geliştirebilmelerini sağlamak için Kore'den somut adımlar bekliyoruz. Koreli firmalardan Türkiye'ye daha fazla yatırım ve Türkiye'den daha fazla alım yapmalarını bekliyoruz."
Pekcan, Güney Kore'den sadece ticaret değil, yatırım olarak da yüksek beklentilerinin olduğunu ancak bunların henüz karşılanmadığını belirterek, STA'dan önce bu ülkeden Türkiye'ye toplam yatırımın 2012 yılına kadar 437 milyon dolar civarında olduğunu, STA'dan sonra ise 2013-2019 yıllarında toplam yatırım akışının aynı düzeyde kaldığını dile getirdi. Bakan Pekcan, ikili ekonomik ilişkileri derinleştirmek istediklerini bildirdi.
İhtisas serbest bölgelerine yatırım davetiTürkiye'nin salgın sürecine rağmen dinamizmini koruduğuna ve küresel olarak en cazip yatırım destinasyonlarından biri olmaya devam ettiğine dikkati çeken Pekcan, yenilikçi, teknoloji odaklı, Ar-Ge yoğun ve katma değeri yüksek ürün ve hizmetle ilgili yatırımları teşvik ettiklerini söyledi.
Pekcan, Türkiye'nin teknolojik dönüşüm sürecini destekleyebilecek Kore yatırımlarıyla özellikle ilgilendiklerine işaret ederek, "Türkiye'de yakın zamanda yüksek teknoloji yatırımları çekmek için yeni teşviklerle donatılmış 'İhtisas Serbest Bölge' modelini başlattık. İlk ihtisas serbest bölge, halihazırda İstanbul'da belirlendi ve yeni yatırımcıları bekliyor." ifadelerini kullandı.
Türk şirketlerinin Güney Kore şirketleriyle üçüncü ülkelerde iş birliğine ve ortak yatırımlara açık ve istekli olduğunu vurgulayan Pekcan, bunun özellikle yurt dışı müteahhitlik sektörleri ve inşaat projelerinde olduğu gibi diğer sektörlerde de yapılabileceğini anlattı.
"Ulusal para birimleriyle ticaret teşvik edilmeli"Pekcan, ulusal para birimlerini kullanarak ticarete önem verdiklerine dikkati çekerek, "Firmalarımızı ikili ticarette mümkün olduğunca ulusal para birimlerini kullanmaya teşvik etmeliyiz." değerlendirmesinde bulundu.
Güney Kore'nin Türkiye'nin ekonomik ortağı olmasının yanı sıra dost ülkelerinden biri niteliğini taşıdığını belirten Pekcan, bu ülkeyle uzun vadeli yapıcı bir ekonomik ortaklık perspektifine sahip olmak istediklerini, bunun için de kolektif çalışmanın önem taşıdığını sözlerine ekledi.