ELAZIĞ (İHA) – Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Türkiye’nin bir diktatörlük olduğunu iddia eden ve bu algıyı yaratmak isteyen ABD ve Avrupa toplumları, böyle bir algıyı yerleştirmek için çalışan
ELAZIĞ (İHA) – Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Türkiye’nin bir diktatörlük olduğunu iddia eden ve bu algıyı yaratmak isteyen ABD ve Avrupa toplumları, böyle bir algıyı yerleştirmek için çalışan PKK, FETÖ ve onların tetikçisi DHKPC işbirliğiyle bir lobi yapmaktadır. Bu lobi Türkiye’nin yargı reformu paketini çıkarmakta samimi olmadığı inancını dünya kamuoyunda yerleştirmeye yöneliktir. 1,5 senedir binlerce insanın emek harcayarak Türkiye’nin önünü açacak bir yargı reformu çalışması yapması Türkiye’nin diktatör olmadığının bir ispatıdır” dedi.
Çeşitli ziyaretler kapsamında Elazığ’a gelen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu ilk olarak Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı Osman Köseyi ziyaret etti. Feyzioğlu ardında Elazığ Barosu ev sahipliğinde ‘Disiplin Hukuku’ konulu meslek içi eğitim seminerine katıldı. Elazığ Adiye binasında düzenlenen seminerine, Feyzioğlu’nun yanı sıra, TBB Disiplin Kurulu Başkanı Av. Uğur Üzer , TBB YİK Üyesi Av. Sabri Erdal Güngör, TBBB Basın Müşaviri Av. Mehmet Türker Karapınar, Elazığ Barosu Başkanı Av. Mustafa Yentür ve çok sayıda avukat katıldı.
Huzurun sigortasının adalet olduğunu belirten TBB Başkanı Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, “Dolayısıyla vatandaş adalet ve adalete güvenmek istiyor. Öyleyse bizim hep birlikte güven veren ve erişilebilir bir adalet sistemini kurmamız lazım. Şu anda top Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde. Türkiye’nin son 25 yılda en geniş katılımlı, çoğulcu katılımcı demokrasi anlayışına uyan yargı reform çalışmasını yaptık. Alın terlerini esirgemeyen, fedakarca sabahlara kadar çalışan tüm avukat, hakim, savcı, Adalet Bakanlığı bürokratı, akademisyen ve hukukçulara teşekkür ediyorum. Binlerce kişinin bu yargı reformunda emeği var. Cumhurbaşkanı Türkiye’nin en üstünden, en yetkili kişisi olarak açıkladı, ilan etti ve ‘Temmuz ayında meclis kapanmadan ilk kısmını çıkartacağız’ dedi. TBMM’nin, Türkiye’nin Cumhurbaşkanın sözünü havada bırakma hakkı yoktur. Bu söz verilmiştir, siyasi sorumluluk üstlenilmiştir. Ancak şuanda Ekim ayına kalabilir deniliyor. Bu da bizi Türkiye adına üzüyor. Paketi küçümsemeye kalkanların niyetlerini biliyoruz. Ancak o niyetlere su taşımanın da anlamı yoktur. Bu paket, bu reform süreci Türkiye’nin önünü açacaktır. Bir başlangıçtır. Olağan üstü hal dönemi sonrasında Türkiye’nin yeniden ve eskisinden daha güçlü bir şekilde hukuk devleti inşası sürecine yönelimidir” dedi.
Bu reform sürecini hiç kimsenin küçümsemeye hakkı olmadığını vurgulayan Feyzioğlu, “Bu reform süreci açıklamasının arkasındaki nedeni okumak isteyenler ya da okumaya kalkışanlar, zaten böyle bir reformu yapmaya kimsenin niyeti yok, bir seçim yatırımı olarak ifade edilmiştir dediler. Biz buna inanmadık, inanmıyoruz ve inanmayacağız. Çünkü hayata geçirilmesini bekliyoruz. Altında Cumhurbaşkanının imzası vardır. Temmuz ayında ilk reform paketinin hayata geçmesi, Türkiye hukuk devleti inşasında samimi değildir senaryosunu hayata geçirmek isteyenlerin elinden malzemeyi, altından halıyı çekecektir. O yüzden milletvekillerimiz çok çalıştılar ama 3 gün daha çalışalım. Gerekirse tüm baro birliği ve başkanları olarak mecliste yatalım, evimize de gitmeyelim ama bunu paketi hayata geçirelim. Çünkü ilk paket bitti” şeklinde konuştu.
“Türkiye’nin üzerinde çok senaryolar var”
Başta ABD ve Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin üzerinde çok senaryosu olduğunu dile getiren Feyzioğlu, “Türkiye’nin bir diktatörlük olduğunu iddia eden ve bu algıyı yaratmak isteyen ABD ve Avrupa toplumları, böyle bir algıyı yerleştirmek için çalışan PKK, FETÖ ve onların tetikçisi DHKPC iş birliğiyle bir lobi yapmaktadır. Bu lobi Türkiye’nin yargı reformu paketini çıkarmakta samimi olmadığı inancını dünya kamuoyunda yerleştirmeye yöneliktir. Bunda amaç, demokrasi değilseniz dünyanın emperyal güçlerinin müdahalesine açık olursunuz. Bu bölgede çok senaryo vardır. Emperyal güçlerinin müdahale etmesinin her zaman gerekçesi diktatörlüğe, demokrasi getirmektir. 1,5 senedir binlerce insanın emek harcayarak Türkiye’nin önünü açacak bir yargı reformu çalışması yapması Türkiye’nin diktatör olmadığının bir ispatıdır. Ama bu ispatın alenileşmesi için ilk paketin meclis tatile girmeden geçmesi zorunludur. Ekim ayı çok geçtir. Paketin Ekim ayına bırakılması, Türkiye üzerine tüm senaryoları güçlendirecektir. Türkiye’nin silkinmesini, yatırım almasını, yerli ve yabancı yatırımcıların gelip burada kalıcı bir şekilde fabrikaya dönüşmesini, iş istihdamına dönüşmesini geciktirecektir. Döviz üzerinde oynanan he türlü spekülasyonun daha da güçlenmesine ve aleyhimize olmasına sebebiyet verecektir. Bu kadar ciddi bir meseledir bu” diye konuştu.
Seminer, soru cevap bölümü ile sona erdi.