Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Eğilmez: “Eski Türk toplumlarında kadına ve çocuğa tecavüzün cezası idamdı”

Eski Türk Uygarlıklarında Uygulanan Cezalar Hakkında Bilgi Veren Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, Bu Toplumlarda Kadına Ve Çocuğa Tecavüzün, Vatan Hainliğinin, Masum Birini Kasten Öldürmenin Cezasının

Genel 19.02.2020 10:00:15 0
Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Eğilmez: “Eski Türk toplumlarında kadına ve çocuğa tecavüzün cezası idamdı”
Tarih: 01.01.0001 00:00

Eski Türk Uygarlıklarında uygulanan cezalar hakkında bilgi veren Atatürk Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez, bu toplumlarda kadına ve çocuğa tecavüzün, vatan hainliğinin, masum birini kasten öldürmenin cezasının idam olduğunu söyledi.

Türk tarihi boyunca kurulan bütün devletlerde, töre diye isimlendirilen hukuk sistemine sıkı bir bağlılık görüldüğünü ifade eden Eğilmez, bugün modern toplumlarda ayıp sayılan ama herhangi bir ceza karşılığı olmayan unsurların Türk töresi içerisinde bir cezayla yaptırımın uygulandığını belirtti. Eğilmez, “Mesela, yere tükürmek toplum tarafından hoş karşılanmayan bir davranış ama bunun caydırıcı bir cezası yoktur. Ağaç kesmek, bitkiye zarar vermek, hayvanlara zarar vermek Türk töresi içerisinde bunların ciddi anlamda tazminat, ceza usulleri var. Bunun yanında dayak cezası vardı” dedi.

Suçların cezalarının 5 başlıkta kategorize edilebildiğini kaydeden Eğilmez, “Bu başlıkları kamuya karşı işlenen suçların cezaları, inançlara ve tabulara karşı işlenen suçların cezaları, namusa karşı işlenen suçların cezaları, cinsel suçların cezaları var birde devlete karşı işlenen suçların cezaları var. 5 maddede kategorize edilebilir. Para cezası, dayak cezası, hapis cezası, sürgün cezası var ve birde en ağır olanlar bedene karşı yapılanlardı. Organ eksiltme, idam etme şeklinde cezalar görebiliyoruz. Türk töresinin en tepkili olduğu konu kadın ve çocuklara karşı işlenen suçlardır. Bilerek yada tasarlayarak adam öldürme, idamla karşılık buluyordu ama bazen de zor şartlarla ikna ederek tazminat karşılığında geçiştirilebiliyordu” diye konuştu.

“Cezalandırma işlemi ölümden sonra da devam ediyor”

Cinayet, kadına ya da çocuğu tecavüz gerçekleşiyorsa bunun cezasının ölüm olduğunu vurgulayan Eğilmez, “Kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla 1050’li yıllarda en hafifi tecavüz suçunun karşılığı 300 sopaydı. Eski Türkçede ceza uygulanan sopa ya da kamçılara berge ismi veriliyordu. Ama bu 300 sopanın da sonucunda insan bedeni dayanmıyor ve bu ceza da ölümle sonuçlanıyordu. Kadın ve çocuklara işlenen suçlarda cezalar kamuoyu önünde gerçekleştirilip ibret olması sağlanıyordu ve ceza ölümden sonra da devam ediyordu. Mesela, 1156 yılında Malatya’da bir Ermeni Papaz, kilisede yalnız kaldığı sırada günah çıkarmaya gelen yeni nişanlanmış bir genç kızdan yaralanmak istiyor. Bu genç kız buna itiraz ediyor ama bu itirazları papaz fiziksel güç kullanarak bertaraf edip genç kıza tecavüz ediyor. Sonrasında bu olayın duyulmaması için genç kızın başını taşla ezerek öldürüyor. Otorite bu suçtan papazı ele geçirdikten sonra derisini yüzerek öldürüyor ve cesedini de kamuoyu önünde yakıyor. Bu şu mesajı veriyor; ibretlik bir cezadır, bir daha toplum tarafından işlenmemesi işlendiği taktirde de başına neler gelebileceğinin bilinmesi için yapıyorlar. Çocuklara karşı işlenen suçlara işkenceli ölüm cezaları veriliyor. Derisi yüzülüyor, ağaçlarla gerdirilerek öldürülüyor, bazı bölgelerde kaynar sulara atılıyor. Bu kadar şiddetli cezalar olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Vatan hainliği, hırsızlık gibi suçların cezaları da idam olmuştur”

Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Savaş Eğilmez son olarak şu açıklamalarda bulundu:

“Devlete karşı işlenen suçlarda vatan hainliği, görevi kötüye kullanma, halka zulmetme suçlarının da Türklerde ölüm cezası ile son bulduğunu görebiliyoruz. Hırsızlığa Türk toplumu çok tepkilidir. Kaynaklardan öğrendiğimiz kadarıyla Göktürklerde, Hunlarda, Bulgar Türklerinde ve Kırgız Türklerinde de büyük hırsızlık cezasının ölüm olduğunu belirtebiliriz. Töre çok sıkı kurallarla çevrelenmiş bir yapıya sahip. Bununla beraber devletin başındaki Türk Hükümdarı yargının da başı kabul ediliyor. Devlete, millete veya şahsına karşı işlenen suçlarda da kendisi yargıda bulunabiliyor. Vatan hainlerine, saltanata karşı işlenen suçlarda, hazine yağmalanmalarında, görevi kötüye kullanmada verdiği ölüm cezalarına ‘siyaseten katl’ ismini veriyoruz. Türk töresinde ki bu uygulama İslam Hukuku ile de örtüşüyor.”


Anahtar Kelimeler:
Haberi Sesli Oku

İŞ İLANLARI

ÖTEKİ GÜNDEM

Bosna'nın Özgürlük Sembolü Aliya İzzetbegoviç: Bağımsızlık Mücadelesinin Yıl Dönümünde Anıyoruz


Öteki Gündem

Simpsonlar Trump'a yönelik suikast girişimini de bildi mi? Trump Suikastını Öngörmüşler mi?


Öteki Gündem

Simpsonlar, Trump'ın 2024 başkan adaylığı öngördü iddiası


Öteki Gündem