SETA) Güvenlik Araştırmaları Direktörü Yeşiltaş, 'Jeostratejik rekabetin bir uzlaşmaya doğru gitme ihtimalinin çatışmaya doğru gitme ihtimalinden çok daha az olduğu kanaatini taşıyorum.' dedi.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Güvenlik Araştırmaları Direktörü Murat Yeşiltaş, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının, küresel siyasette olduğu gibi Orta Doğu’nun güvenlik mimarisinde de bazı etkiler ortaya çıkartacağını belirterek, "Bazı değişim ve dönüşüm alanlarının korona salgınıyla birlikte hızlanabileceğini söyleyebiliriz." dedi.
Yeşiltaş, SETA tarafından düzenlenen "Web Seminer Dizisi" kapsamında yaptığı "Kovid-19 Sonrası Ortadoğu’nun Güvenliği" adlı sunumda, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sonrası Ortan Doğu'nun güvenliğini değerlendirdi.
Küresel siyasette ortaya çıkacak dönüşümlerin, Orta Doğu’yu da doğrudan etkileme potansiyeli olacağını aktaran Yeşiltaş, salgının küresel ölçekte siyaseti nasıl etkileyeceğine ilişkin şunları kaydetti:
"Bir tarafta salgının gerçekten uluslararası siyasette yeni bir durum ortaya çıkaracak bir sonuçla sonuçlanacağını iddia eden bir kategori var. İkinci yaklaşım ise koronanın dünya düzenini değiştirme konusunda bize gerekli araçları göstermediğini, gerekli sonuçları da üretmeyeceğini iddia ediyor. Üçüncü pozisyon ise ikisinin arasında ne yeni bir dünya düzeni doğacak ne de bu düzen olduğu gibi gidecek."
Yeşiltaş, devletler arası jeostratejik rekabetin Orta Doğu’nun en büyük rekabet alanlarından birini oluşturacağını belirterek, "Zaten çok sert bir şekilde yaşanıyordu. Jeostratejik rekabetin bir uzlaşmaya doğru gitme ihtimalinin çatışmaya doğru gitme ihtimalinden çok daha az olduğu kanaatini taşıyorum." şeklinde konuştu.
Koronavirüsün, güçlü devletin kim olduğunu gösterdiğine işaret eden Yeşiltaş, şöyle devam etti:
"Kim güçlü devlet? Silahı olan devlet mi, kriz anında toplumunu yönetebilen, o krizi çözebilen, o krizden çıkarabilen, o krizde dayanıklı olan devlet mi? Birincisi bize Orta Doğu’nun gerçekliğini gösteriyordu ama ikincisi olmazsa olmaz bir gerçeklik olduğunu yeniden hatırlattı. Kamu sağlığını organize edemeyen, ventilatör üretemeyen, hastanelerinde vatandaşlarına bakamayan devletler güçlü devletler değil. Böylesi dönemlerde toplumu kendi problem çözme mekanizmalarıyla yönlendiremeyen aktörlerin, çatışma içerisinde daha kırılgan olan aktörlerin iç çatışmalarının daha da derinleşme ihtimali yüksek olabilir."
"Türkiye gibi aktörlerin önünde daha fazla fırsat alanı olduğunu söyleyebilirim"
Yeşiltaş, Orta Doğu’nun bundan sonra alabileceği şekille alakalı 3 tahmininin söz konusu olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
"Birincisi tek kutuplu Orta Doğu, aslında bu küresel siyasetin bundan sonra nasıl bir kutupluluğa dönüşeceğiyle ilgili bir şey. Bir taraftan Çin’in yükselmesi, diğer taraftan Rusya’nın kendi gücünü toparlayıp yeniden aktif bir siyaset izlemesiyle birlikte büyük ölçüde ABD’nin tek kutupluluğu 2015’li yıllarda sona erdi ve yeni bir süreç başladı. Artık yeni süreçte küresel siyasetin çok kutuplu mu olacağı yoksa ABD-Çin ekseninde iki kutupluluğa mı yöneleceği önemli bir soru.
Başka bir alternatif tek merkezli çok kutupluluk. Yani ABD gücü hala varlığını koruyor ama bunun altında birçok kutupluluk olabilir mi? Dolayısıyla bu bizim Orta Doğu’daki tartışmayı da beraberinde yapmamızı getirebilir. Orta Doğu’da da bir tek kutupluluk olabilir mi? Bu spekülasyonlardan bir tanesi. İkincisi çok kutuplu dünya Orta Doğu’da da doğrudan çok kutupluluğu dönüşebilir. Üçüncü bir ihtimal ise kutupsuz bir Orta Doğu."
Orta Doğu’nun geleceğinin koronavirüs ile çok kutupluluğa daha elverişli olduğunu ve çok kutuplulukta bölgesel aktörlerin bundan sonra daha fazla ortaya çıkabileceğinin altını çizen Yeşiltaş, "Korona ile birlikte Türkiye gibi aktörlerin önünde daha fazla fırsat alanı olduğunu söyleyebilirim. Bu fırsat alanı Türkiye gibi aktörlerde ekonomik ve askeri güçle tahkim edilebildiği ölçüde, Orta Doğu’da Türkiye’nin kendini daha fazla belirgin hale getirdiği müstakil bir güç pozisyonu ortaya çıkabilir." dedi.